Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

TÜRK VATANI, TÜRK BAYRAĞI, TÜRK DEVLETİ, TÜRK MİLLETİ VE SABETAİZM TEHLİKESİ!..

 Dört kutsalın varlığı, bilinci, millet olarak sahibi olmamız ve aidiyet şuurumuz bizleri gururlandırmakta ve göğsümüzü kabartmaktadır. Çünkü, özgürlüğümüz, bu dört unsur ve değer sayesinde bizlere iman gücü vermekte, azim ve irademizi bilemekte, korkmadan, ürkmeden yarınlara doğru hızlı adımlarla, koşarak gitmekteyiz!..

Allah korusun!.. Vatanımız olmasa, bu millet nereye gidecektir? Dirimiz üzerinde yaşamakta, ölümüz bağrına defnedilmekte, camilerimiz onun toprakları üzerinde dikilmekte, minarelerimizde ezan sesi yükselmektedir!..

Al bayrağımızda öyledir!.. Onun nazlı nazlı üzerimizde dalgalanması bize onur, şeref ve izzet vermektedir. Onun varlığı, özgürlüğümüzün alameti farikasıdır.. Gözümüz hep yükseklerde onu arar, onun dalgalanmasını izzetle seyreder, ruhumuz, gönlümüz ve kalbimiz onun varlığı ile neşe ve haz duyar rahatlarız!..

Devletimiz var olsun, sağ olsun, nur olsun, ebedi olsun İnşallah!.. Dünya kurulalı onun üzerinde ikamet etmekte, yaşamakta ve nefes alıp vermekteyiz!.. Millet olarak, dünya kurulalıdan bu yana Devletsiz yaşamamış bir milletiz!.. Coğrafya onun sayesinde güç ve kuvvet bulmakta, tabiat varlıkları onun sayesinde yaşama imkanı yakalamaktadır!..

Millet olarak yaşam boyu devletsiz yaşamamış bir milletiz!.. Orta Asya bölgelerini geziniz, görünüz, oralarda Türk izleri ile hem hal olmamız mümkündür.. Büyük Selçuklu devleti, Anadolu Selçuklu varlığı, alametleri, nişanları, varlığı sanki bu günde yaşanır gibi bizlere izzet ve ikram sunmaktadır.. 623 yıllık imparatorluk ve ulaştığı topraklar, bizim tarihimizi süslemekte, Türkiye Cumhuriyeti de gücümüze güç katmaktadır..

Millet olarakda öyleyiz!.. Yeryüzü coğrafyasını şenlendirmiş, süslemiş bir milletiz!.. Milletimizin yaşamında tutsaklık, esir yaşama, zillete boyun eğme, başka milletlerin tasallutu altında barınma, boyun eğme görülmemiştir.. Yokluk çekmişiz, fakirlikle karşı karşıya gelmiş bir milletiz ama, onur ve şerefimizden, izzet ve ikbalimizden ödün vermemiş bir milletiz!.

Bu aziz millet, dünya coğrafyasını yakinen tanımış, müdrik bir millettir!.. Yemen topraklarından tutunda Hint coğrafyası, Cebeli Tarık boğazı, Viyana önleri, Kafkas dağları, vesair yerler bizi tanımız, bizde millet olarak oraları yaşamış, belleğimize yerleştirmiş bir milletiz!..

Ama, ne hazindir ki;

Bu güç ve kuvvet ve irademize binaen, içimizde bir kısım tehlikeler dün bu gündür hep sinsiliğini, kurnazlığını devam ettirmiştir.. Dün devam etirmiş, el'an bu gündee aynen kurnazlığını devam ettirmekte, varlığımıza içten içe kastetmektedir!..

1492 yıllarında İber Yarım adasında vuku bulmuş feci akibetlerinden ötürü öldürülen, diri diri yakılan masum insanları kurtarmak pahasına devlet olarak oralara gemiler göndermiş, insanları yakılmaktan, yıkılmaktan kurtarmış bir milletiz..

Devletin en mümtaz, en seçkin, verimli, üretken yerlerine yerleştirmiş. onlara cephelerde vuruşmayı göstermemiş, yaşatmamız bir milletiz!.. Lakin, görülen, şahit olunan şudur ki, devletin bu in'amlarına, nimetlerine karşılık dün ve bu gündür arkamızdan bizleri hançerlemişler ve hançerlemeye devam etmektedirler!..

Bir kere iyice düşünmeliyiz ki!.. Son zamanlarda bunların cibilliyetsizlikleri iyice su yüzüne çıkmış, şerlerini, şirretliklerini gösterir olmuşlardır. Ne demek, Türkiye Devletini. milletini başka milletlere şikayet etmek, ürünlerini almayın, başka milletlerin ürettiklerini alınız!.. demek!..?..

Demek ki, Sabetaizm fitnesi, fücürü tüm çirkefliğini göstermeye başlamış, Siyon saldırılarını alkışlarken, bir avuç Gazze'linin ölmesini, ezilmesini, yok edilmesini alkışlamaktadırlar!..

Netice olarak!..

Bu milletin, bunlardan ders çıkararak uyanması, ibret alması, dostu ve düşmanı idrak etmesi lazımdır!.. Çünkü, dünyada emsali olmayan bir yıkıntı ile karşı karşıyayız.. Hiç bir ülkede böylesi bir rezalet, bir çirkinlik müşahede edilmiş değildir!..

Şimdi bunu sormadan edemiyorum!.. Böylesi bir rezilet, Gavur Kayırıcılık değil de başka türlü ne olabilir? Halbu ki, politik çalışmalar meşru şekilde olmalı, varlığını göstermelidir.. Ama, şirazeden çıkarsa, kendi emel ve arzularını öne çıkarırlarsa buna ne denmelidir?

Dostu düşmanı nasıl tefrik edeceğiz?.. Böylesi çirkinlikler ortada iken, bizler bundan ders çıkarmazsak ne zaman uyanmış olacağız? Rabbimdin niyazım, bu aziz milete akıl, düşünme, ibret alma, mes'eleleri enine boyuna kavrama, fehmetme basireti lütfetmesidir!.. Selam ve dua ile...

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın