Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

TÜRBECİLİK, ALLAH'A ŞİRK KOŞMAKTIR!..

" İsrailoğullarını denizden geçirdik, orada kendilerine mahsus bir takım putlara tapan bir kavme rastladılar. Bunun üzerine: Ey Musa! Onların tanrıları olduğu gibi, sen de bizim için bir tanrı yap! dediler. Musa: Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz, dedi." ( A'raf sûresi, âyet 138 )

Türbecilik mevzuunda, mü'minler olarak en çok sıkıntıyı ülkemiz topraklarında yaşamaktayız. Çünkü, hangi yana dönmüş olsak, nereye nazar etsek, yönümüzü çevirsek, inanın ki, orada bir tümsek, bir türbe ile karşılaşmamız mümkündür!..

Türbecilik; dünkü zamanlarda, asırlar öncesi insanlığını meşgul ettiği gibi, 21 nci çağın insanlarını da meşgul etmekte, Müslümanların zihin dünyalarını herc-ü merc etmektedir. Hani:

İsrailoğulları denizi geçtikten sonra buzağıya tapan Amalika milletine rastladılar, kendi peygamberlerinden, onların tanrıları gibi bir tanrı yapmasını istediler. Hz. Musa (as) onların bu sapıkça tekliflerini reddetti ve onları cehaletle suçladı.

İnşallah!.. Konumuza ışık tutması bakımından M. Halil'in " Müseddes" inden bir şiirle açıklık getirmiş olalım:

" Eğer birisi putlara tapsa , deriz ona kafir. Allah'a oğul isnat etse ona da deriz kâfir.
Eğer birisi ateşin önünde başını eğip secde etse o da kafir, yıldızlarda bir güç görse o da kafir. Ama bize gelince, bütün yollar açıktır. Heyhat, dilediğine kul ol!

Kâh gelir Nebi'yi tanrı yaparız. Kâh gelir İmamları Nebi'den üstün tutarız,
Kabirlere gider, adaklar adarız. Şehidlerin ruhlarından yardım dileriz.

Yine de Tevhid inancımıza ne bir halel gelir, ne İslamımıza bir küsur, ne imanımıza bir fütur."

Ne acı ki; Tevhidi sistemin bireyleri, hele hanım kesimleri, türbe türbe dolaşmakta, kurtarıcı aramakta, şefaat, yardım ve istimdat dilenmektedir. Kiminin elinde Cevşen, kimilerinin elinde çeşit çeşit dua kitapları, kimileri göz yaşları içerisinde mahvolmuş durumda, ezgin, büzgün, kederli ve solgun alemleri ile türbelerden şefaat ve dilekte bulunmaktadırlar.

" Toplumda Allah'tan istenmesi gereken destek ve bereketin kutsallaştırılan, iyilik ve kötülük için etkili ve yetkili olduğu var sayılan salih olarak meşhur olmuş kimi şahıslardan, yatır ve türbelerden istenmesi anlamında Teberrük adına da yapılan bu uygulamanın cahiliye döneminin anlayışı olduğunda şüphe yoktur.

Günümüzde Öğrenci Seçme Sınavı, zifaf ve sünnet düğünleri, askerliğe yollama, hatta Hac ve Umre için yolculuğa çıkma, gibi olayların arefesinde, sözde mübarek kimi gün ve gecelerde kadın erkek, genç yaşlı, tesettürlü ve tesettürsüz kişilerin Eyüp Sultan, Hacı Bayram, Mevlana, Somuncu Baba, vd. meşhur türbe ve yatırlara giderek onlarla teberrük etmesi, dua ve yalvarmalarla oralardan yardım ve istek istemesi, hatta bunun hac ve umre ibadetinin bir mukaddimesi yahut gereği olarak görülmesi ve bu yolculuğa çıkmadan önce meşhur bazı türbe ve dergahların ziyaretine gidilmesi cahiliye şirkinin hortlamasından başka bir şey değildir.

İslam bunu şiddetle yasaklamış ve şirkin ya kendisi veya kapısı olduğunu belirtmiştir." ( Şeytan Üçgeni; Prof.Dr. İ. Sarmış, say. 182 )

Şimdi sözün burasında sormadan edemiyorum. Durum böyle değil midir?.. Yaşamış olduğumuz çirkinlikler, kerihler, nefretamiz durumlar bunlardan da ibaret değildir. Hatta, bazı zavallı, biçare hanımlar, türbeye giderken, ellerinde paket paket şeker, çikolata götürdükleri bilinen, şahid olunan bir realitedir.

Bir iki ay öncesi idi!.. Ankara Hacı Bayramda öğle namazını eda için camiye gittiğimde, hemen caminin avlusunda, sanırım, Doğu bölgemizden gelme olduğu bilinen ve tahmin edilen bir hacı baba uzun sakalı ile, uzun entarisi ile, etrafındaki dalkavukları ile gelene, gidene himmet etmeye çalıştığını, dualar savurduğunu görmüş oldum.

Onun içindir ki, gelin , eyy ehli irfan, bilgi sahipleri, Diyanet İşleri, Müftüler, imamlar ve tüm İslam aydınları; insanlarımızı, dini bilmeyen, şirkin mahiyetini kavrayamamış bu biçareleri böylesi rezalet içeren durumlardan kurtaralım. Onları, türbeye tapınır değil de, sadece dua eder hale, pozisyona sokalım.

Hem de, bu mevzuyu bir kere değil, güncel hale getirip, ülkemizden bu şirkleri def edinceye kadar, yok edinceye kadar uğraş verip, cihad edelim. Şu hadisi hiç bir zaman geri plana atmayalım:

" Resulullah'la beraber Huneyn seferine çıktık. Bizler küfür ve şirkten yeni ayrılmıştık. Müşriklerin Zatu Envat dedikleri ( çaput bağlayıp kutsal saydıkları) bir ağaçları vardı. Bereket getirir inancıyla onun yanında durup ibadet ederler, silahlarını onun altında kuşanırlardı.

Biz de bir başka ağacın altına geldiğimiz sırada Peygamberimize " Ey Allah'ın Resulü! Onların Zatu Envat'ı gibi bize de bir Zatı Envat yap" dedik. Bunun üzerine Resulullah " Allahu Ekber" Yine aynı yol. Allah'a yemin ederim. İsrail Oğullarının " Ey Musa! Bunların ilahları gibi bize de ilah yap" diyen ve Musa'nın;

" Siz gerçekten cahil bir topluluksunuz." ( A'raf 138) diyerek eleştirdiği İsrail oğullarının dediklerinin aynısını dediniz. Sizden öncekilerin yolundan yürüyeceksiniz." dedi." ( a.g.e. sayfa 182-183)

Netice olarak;

Dünün İsrail Oğulları kavmi, bedevi Araplar, sanki yeniden hortlamış gibi, günümüz Müslümanları da, aynısını, tıpkısını icra etmektedirler.

Çocuğu olmayanların, hamile olanların çeşitli türbelere, yatırlara adakda bulunmaları gibi.

" Adağım olsun, çocuğum sağ salim doğarsa, Ashab-ı Kehf'de kurban keseceğim, Somuncu Baba'da Koç kurban edeceğim" türü bir hayli sapkın teşebbüsler, midelerimizi bulandırmakta, nefretimizi artırmaktadır.

Doğmuş çocukların, yakalarında, omuz başlarında sallanan mavi boncuk reziletleri, iğde taneleri, hamail, cevşen yaprakları vb. bir hocaya karalattırılmış ayet varakaları gerçekten inanan bizleri üzmekte ve sanki cahili Arapların halini anımsatmaktadır. Hasılı,

Tevhide inanan bizlere, Kur'an'a dilbeste olmuş görevlilere, bütün müminlere büyük görevler düşmektedir. Şirki anlayıp, anlatmalıyız. Nerede, şirk vari bir tatbikat görürsek hemen anında müdahale etmeli, " Yapma!" diye ikazda bulunmalıyız.

Rabbimiz!.. Günün Müslümanlarına; İslami basiret, duygu, his, bilgi, akıl, izan, idrak ve mantık lütfetsin!.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın