TANRICI BİR HOCAMIZ VARDI
Aslında iyi bir hocaydı...
Dersinden, hocalığından, anlatmasından, ders saatinden hiç tavizi yoktu...
Ona atan, tutan, hakkına giren çoktu...
Ama onun ben kimsenin aleyhinde konuştuğunu görmedim...
Bize İslam Felsefesini, Kelam İlmini anlattı...
Öyle sabırlı bir hocaydı ki, anlamayan olsa defalarca, bıkmadan anlatırdı...
Doktorasını İngiltere'de yapmıştı...
Arapçası ve İngilizcesi vardı...
İngilizcesi Arapçasından daha iyiydi...
Hem öğrenci olduğum yıllarda hemde Yüksek Lisan yaptığım zamanlarda hocamdı...
Gıyabımda yüksek lisan övrencisi olduğum sırada "onda kelam kafası var, bana öğrenci olarak verirseniz onu verin" demişti...
Kimse ondan yüz alamazken ben bir kere 100 aldım, bir kere de 95...
95'e itiraz ettim....
Yazılı kağıdımı istedim...
Benden Cehm bin Safvan yazacağıma Saffan yazdığım için bir harf hatasından 5 puan kırmıştı...
Namaz kıldığını, cumaya gittiğini görmedik...
Bu yüzden Yüksek Lisans dersinde kendisine "hocam siz Allah'a inanmıyor musunuz?" sorusunu sorduk...
Cevabı " inanıyorum ama sizin inandığınız gibi değil" olmuştu...
Konuyu izah etmediği için nasıl bir Allah'a inancı olduğunu bilemiyorduk...
Sanırım belkide Deizm'e inanıyordu...
Yalniz o Allah diyenlerden değil Allah'a Tanrı diyenlerden idi...
Bu söz doğru olur mu bilmem ama o bir Tanrıcı (Tanrı kelimesi taraftarı) idi...
Her Allah demesi gereken yerde Tanrı derdi...
Belkide bunu kasıtlı yapıyordu...
Maksadı bizi de Tanrıcı yapmaktı...
Ama biz Allah'tan asla taviz vermiyorduk...
Allah'a bir defa olsun Tanrı'dır demiyorduk...
Çünkü biz Allah kelimesini de Tanrı kelimesini de iyi biliyorduk...
Hatta özel olarak araştırıyorduk...
Bizim araştırmalarımızda gördük ki Allah kelimesinin çoğulu, dişili, ikili yoktu...
Ama Tanrı kelimesinde bunların hepsi vardı...
Mesela Tanrılar, Tanrıça, Gök Tanrı, Yer Tanrı deniliyordu...
Günlerden bir gün, dersteydik...
İlm-i kelam dinliyorduk...
Hiç adeti olmadığı halde hocamız "arkadaşlar bu gün 15 dakika önce çıkmam lazım, bana müsaade" dedi...
Hava sıcak olduğu için ceketlerimizi çıkarmıştık...
Acele ile kalkıp benim ceketimi giydi...
Ceketlerimiz birbirine benziyordu...
Kolları kisa kaldı...
Çünkü hocanın kolları uzundu...
Kollarına bakarak "Allah Allah niye bu kısaldı?" dedi...
Hep Tanrı diyen hocamız benim ceketim sayesinde Allah dedi...
"Hocam o benim ceket" dedim...
"Öyle mi?" Dedi... Ve gitti..
Boylece Tanrıcı hoca Allah deyiverdi...
Sağol benim ceketim...
Ali Aslan
Facebook Yorum
Yorum Yazın