Senin derdin ne?
En kısa film yarışmasında, en yüksek ödülü alan bir fragmanı izlemek için sinema salonu hınca hınç doldurulmuştu.
Heyecanla sahne açıldıktan sonra perdede, sadece bir evin TAVANI gösteriliyordu.
6-7 Dakika böyle geçtikten sonra çok sıkılan izleyiciler, “Bu ne biçin fragman” diye homurdanarak çıkmaya başlamışlardı ki, tavan görüntüsü aşağıya çevrilmeye başladı.
Bir de ne görülsün?
Küçük yaşta felç geçirip yatağa düşen ve hiç kıpırdamadan sürekli tavana bakmaya mahkûm bir genç gösterilirken, perdede akan şu cümleyi, gümbür gümbür bir ses okumaya başladı.
Saygı değer izleyiciler, sizlere, sürekli yatağa bağlı kalıp, uzun yıllardan beri hiç kıpırdayamadan, tavana bakmaya mahkûm olan bir gencin, sadece 6-7 dakikasını gösterdik. Siz, rahat koltukta çekirdek çıtlattığınız halde, buna bile tahammül edemediniz…
Oysa bu şekilde sadece tavana bakmaya mecbur olan, yüzbinlerce insan var.
SENİN DERDİN NE ki, haline hâlâ şükretmiyorsun?..
Evet dostlarım.
Bu ibretlik anonstan sonra, tüm salon ayağa kalkarak, bu fragmanı alkışlamaya başladı.
O felçli gencin o ahvâvinin sürekli sıkıcılığı, elbette başka türlü anlatılamazdı…
Bendeniz de geçici bir hastalık sınavı sebebiyle, 25 gün yatağa bağlı kalmıştım.
Farz namazlarımı, sadece göz îmâsı ile edâ edip, sonra kaza etmiştim.
Bu nedenledir ki bu olay, en çok beni etkiledi.
Üstelik de hem semtimizde, hem akrabalarımız arasında, böyle yatalak olarak, sadece tavana bakmaya mahkûm, birçok dertli insan var.
“Başka hangi dert, böylesine sıkıntılı olabilir ki?” ..diye düşünürken, birden CEHENNEM HAYATI aklıma geldi.
6-7 Dakika değil, bir saat değil, bir gün veya bir sene de değil, sadece tek bir vakit namaz borcu için UZUN YILLARCA, bu Cehennem azâbına, acaba nasıl tahammül edilecek? (Tavana bakarak değil!)
Parmağımıza tutulan bir çakmak alevine bile, 5 dakika dayanabiliyor muyuz?..
Peki, işlediğimiz diğer günahlarımız için hak edeceğimiz, yüzyıllar sürecek olan CEHENNEM azâplarına nasıl dayanabiliriz ki?..
Düşmanlarının ifadeleriyle de “dünyanın en doğru sözlüsü olduğu bildirilen” Hz. Muhammed SAV, “CEHENNEM ATEŞLERİNE DAYANABİLECEĞİN KADAR, GÜNAH İŞLE” (Rivayet: İmam-ı Şiblî)buyurarak bizleri uyarıyor.
Âhiret hayatımız 100 sene, BİN sene, KATRİLYON veya SEPTRİLYAR (10 üzeri 24) SENTİLYAR (603 sıfırlı bir rakam= 10 üzeri 603) sene değil ki; SONSUZ, SINIRSIZ ve EBEDÎDİR...
- Bu gerçekler nedeniyledir ki; hepimizin EN BÜYÜK DERDİ, şu dünya SINAVINI ihmal etmeden, Âhiret hayatımızı mutlaka kazanmak olmalıdır.
Milli Eğitim Müfredatımız da bu gerçekler üzerinde ciddi eğitimler verilmeli.
Bu gerçekleri örtbas etmekle veya Allah cc inancından mahrum nesil yetiştirmekle değil…
Ancak Şeytan da boş durmuyor. Sinsi şeytanlığını yapıyor ve bazı aydın görünümlü kimseleri kandırarak, bu gerçeklere “ÇAĞ DIŞI” dedirtiyor ve bu gerçekleri inkârlaetkisiz hale getirtmeye çalışıyor.
Oysa göz kapatmakla kişi sadece kendisine gece yapar ve kendi dünyasını karartır.
Aynen böyle; Kişilerbu gerçekleri inkâr etseler de, Âhirete ve Mahkeme-i Kübra’ya asla engel olunamaz. Sadece EBEDÎ Cennetlere engel olunur…
Dost acı söyler, fakat kendini de dostlarını da çok daha dehşetli acılardan ve azâplardan kurtarmaya çalışır.
Nasıl ki Doktorunuzun, sizin amansız ve ölümcül hastalığınızı teşhis edip, âcilen tedbir alınmasına kızmadığınız gibi, bu gerçekleri ifade etmeye çalıştığım için, lütfen bana gücenmeyiniz. Bana da hayırlı dualar ediniz…
İşte UYARICI ÂYETLERDEN SADECE BİR KAÇI:
Ayetlerimizi inkâr edip yalanlayanlar, bunlar ateşin (Cehennemin) ehlidirler (halkıdır), orada ebedî kalacaklardır. O ne kötü bir dönüş yeridir. (64/10.)
And olsun ki biz, (dünyadayken) onların arasına uyarıcılar yollamıştık. (37/72.)
O gün, yüzleri ateşe (Cehenneme) çevrilirken: “Eyvah bize! Keşke Allah'a itâat etseydik, peygambere de itâat etseydik!” ..Ve: “Rabbimiz! Gerçekten biz, liderlerimize ve büyüklerimize uyduk da (onlar) bizi (hak) yoldan saptırdılar” “Rabbimiz! Onlara azapdan iki kat ver ve onlara büyük bir lâ'netle lâ'net et!” diyecekler. (33/66, 67, 68. Âyetler.)
Onlara denir ki: “İçinde ebedî kalacağınız cehennem kapılarından girin. Kibirlilerin kalacakları yer ne kötüdür.” (39/72.)
- Ansızın O GÜN gelip çatmadan, bu gerçekler ışığında; şu MÜBAREK gün ve gecelerde KENDİMİZE GELELİM istedim.
Saygı ve muhabbetlerimle…
Facebook Yorum
Yorum Yazın