Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ŞEHİDLER; ŞU AN DİRİMİDİRLER?..

     " Allah yolunda öldürülenler için " ölü" demeyin! Aksine onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz." ( Bakara sûresi, âyet 154) 

      Ayeti kerimeden anladığımıza göre , Râzî, Kâbî ve Ebu Müslim'e atfen " diridirler" ifadesinin " dirilecekler" anlamında kullanıldığını söyler.  Bu cennete girecekler için geçmiş zaman kipinin kullanıldığı  âyetlerden kolayca çıkarılabilir.  Şu ayete dikkat çekmek istiyorum: 

     " Hakimiyetin tamamı o gün, sadece Allah'a ait olacaktır. O onları yargılayıp aralarında hüküm verecektir. İşte bunun sonucunda iman eden ve o imanla uyumlu davranış sergileyen kimseler, her tür nimetle dolu olan cennetlere yerleşecekler." ( Hac sûresi, âyet 56 ) 

     Allah yolunda ölen veya öldürülen kimse, hayatını ve canını, malını imanına şahit kılmıştır. Ancak böyleleri şehîd olarak adlandırılmayı hak ederler. 

     Allah'tan başkasından korkan iki cezaya çarptırılır. Korkunun kendisi ve korktuğunun başa gelmesi. Allah yolunda ölmek veya öldürülmek her baba yiğidin harcı değildir. Biz bunu tarihi hadiselerden öğrenip, ona göre de değerlendiriyoruz!. 

     Ayetin asıl maksadı; müminleri müjdelemek, kalplerine sekinet indirmek, yatıştırmak, Allah'ın dini uğrunda sabır ve sebat göstermelerini sağlamaktır. Çünkü şehidlere ölüler demek, Allah yolunda kendini feda edenlerin cesaretini kırar.

     Yine ( Bakara/154) deki,  ' Siz bilemezsiniz' ifadesini bazı müfessirler; ' Bu dünya hayatındeki halinizi ahiret ahvalini anlayamazsınız' şeklinde anlamışlardır. Yine müfessirler ' diridirler' kelimesini ' dirilecekler' şeklinde anlamışlardır.

     Gerçekten de Kur'an gerçekleşmesi kesinlik arz eden geleceğe ait olayları bazen geçmiş, bazen de şimdiki zaman sıygasıyla anlatır. Ayette geçen ' Onlar Rableri katında rızıklandırılmaktadır' ifadesi, ' onlar ahirette rızıklanacaklardır' anlamındadır. " İnde rabbihim/ rableri katında" demek; rablerinin yanında mekânsal beraberlik değil , O'nun katında mertebesi , şanı yüksek olmak anlamındadır.

     ( Bakara/154) teki " onlar diridirler" ayetini, ( Al-i İmran /169) ayeti tefsir eder. " Onlar Rableri katında diridirler", bu dünyada değil! Onlar bu dünyada değil, ahirette diriltileceklerdir. İsfehani, iyi kimselerin cennete yaşayacağı, kötü kimselerin cehennemde ceza göreceği Kur'anî gerçeğini esas alarak, şehidlerin yaşayacağı ve rızıklandırılacağı yerin cennet olduğunu söyler. Allah katında olmak, mekânsal birlikteliğe değil, cennette oluşa işaret eder. Cennete giriş ise kıyametten sonra gerçekleşecektir. 

     Şehidlerin ve diğer insanların ölümleri arasında mahiyet bakımından bir fark yoktur. Onlar dinleri, milletleri için kendilerini feda ettiklerinden ölümleriyle ölümsüzlüğü kazanmışlardır. Yoksa gerçek anlamda mezarlarında yaşıyorlar anlamına asla gelmez. Şehitlerin cesetlerinin çürümediği hakkında anlatılanlar tam bir şehir efsanesidir. Kur'an; şehitler, peygamberler de dâhil olmak üzere ölen tüm insanlar için ' ölüler' ifadesini kullanır. " ( S. Merdin) 

       Zikredilen ayet meallerinden ve bu ifadelerden anlamış oluyoruz ki, her insan, her canlı ölüm denilen sıkıntı ile karşılaşıp dünyasını değiştirecektir. 

       Kim olursa olsun, ister Peygamberler, isterse şehidler, tamamı öldükten sonra sair insanlar gibi ahirette dirilecekler, peygamberliğin ve şehidliğin lütfundan istifade ederek, mahşere yollanacaklardır. 

     Maalesef, " Peygamberimiz şu an diridir" sözü, " şehidler şu an diridirler" sözü sadece müridanı kandırmak, oyalamak, etraflarından kaçmalarını, firar etmelerini önlemek için söylenmiş Kur'an'a ters ifadelerdir. 

     Bedir şehirdleri, Uhud şehidleri, Malazgirt şehidleri, Çanakkale şehidleri Yemen şehidleri, Plevne şehidleri diye onları anarken, tüylerimiz diken diken olmakta, onları her anışımızda onlara 'Fatiha' okumadan  etmemekteyiz. 

      Örneğin, vatan Anadolu da, Çanakkale topraklarını,şehidliğini ziyaret ederken, gezerken, bastığımız topraklara daha dikkatli, daha rikkatli, daha itina ile basmaktayız. Olabilir ki, burada bir şehid yatmış olabilir diye!.. Dolayısıyla,

     " Onlar Allah'ın lütfundan kendilerine bağışladığıyla kıvanç duyarlar. Arkadan gelip de henüz kendilerine kavuşmamış olanlara, geleceğe ilişkin kaygı ve geçmişe ilişkin üzüntü duymayacakları müjdesini vermekten haz alırar." ( Âl-i imran sûresi, âyet 170) 

     "  Ya da şehadet şerbetini içenler, öldüklerinin farkında değillerdir. Ölüm acısını tatmamışlardır. O iç huzuru ile kıyamet sabahı tekrar dirildiklerinde kendilerinin hep hayatta kaldıklarını hissedeceklerdir. Allahu A'lem!

     Şehidlerin cesetleri de diğer cesetler gibi çürür, toprağa karışır! Kur'an; şehidler için peygamberler de dâhil olmak üzere tüm insanlar için ' ölümlüler' ifadesini kullanırı. ( Enbiya/34, Cuma/29, Ankebût/57) ayetleri peygamberlerin öldüğünü ve onlara ölüler denilebileceğini belirtir. "  ( S. Merdin) 

     Netice olarak;

       Kur'anî gerçekler ortada iken, bir kısım okumamış, araştırmamış, Kur'an bilgini olmayan zevatın bu mes'elede şişirmelerine, oldum olası anlatımlarına kulak asmamalıyız. 

      " Allah yolunda ölmeniz ve öldürülmeniz Allah'ın rahmeti ve bağışlamasına uğramanız demektir." ( Al-i İmran sûresi, âyet 157) 

      Demek ki, tüm Kur'anî ayetler, birbirlerini tamamlayıp, birbirleriyle çelişkili bir ifade kullanmamaktadır. Allah; " tüm insanlar için ölümlüdür" gerçeğini belirtmektedir. Bunun dışında .başka başka bir istisnai durum söz konusu değildir. 

     Hani Mekkeli müşriklerde de peygamberlerin ölümlü olamayacağın iddia ettikleri gibi, Rasulullah (sav) vefat ettiğinde, Hz. Ömer (ra) başta ıolmak üzere, sahabe-i kiram " peygamber ölemez" diye itiraz ettiklerinde, " Ey Muhammed! Şüphesiz ki Sen de öleceksin, onlar da ölecek." ( Zümer/30) emri bu gerçeği yansıtmaktadır. 

      Dolayısıyla, müridanın iddia ettikleri gibi "velileri toprak çürütmez, onlar diridirler " ifadeleri gerçeği yansıtmamakta, sadece okumamış, bilgisiz insanları oyalamaktan öte ye geçmemektedir

      Müridan; Kur'an'a uymayıp, iddialarını kitaba uydurmaya çalışırlar. Daha doğrusu, aziz Kur'an'ın emirlerini kendi yanlış, safsata iddialarına uydurmaya çalışırlar.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın