ŞEHİDLER ÖLMEZ!..
" Ama davamız uğrunda var gücünü harcayanları, elbette kendi yollarımıza yönelteceğiz: ve şüphesiz Allah iyi ve erdemli olanların yanındadır." ( Ankebut Sûresi, âyet 69)
Zikredilen bu ayeti kerime mealinden yola çıkarak, her zaman yaşamış olduğumuz gibi, bu gün yine on iki şehidimizin olması bizleri derinden sarsmış üzüntüye boğmuş, kahrı perişan etmiştir..
Nasıl üzüntü duymayalım ki, şehidlerimizin de anneleri, babaları, eşleri çocukları bulunmakta idi.. Onlar, sınır boylarına kendilerini siper ederek küfrün, düşmanın, şer güçlerin içeri girmesine engel olmak için terü taze canlarını feda etiler, biz ölelim, şehid olalım ama, vatan sağ olsun, vatan ayakta kalsın düşüncesiyle dar-ı bekaya gittiler.
Dün böyle idi, bu gün yine böyledir. Hatta, diyebilirim ki, bir kısım şer odakları Meclise kadar sızmışlar, utanmadan, sıkılmadan, arlanıp haya hicap duymadan batıl, sapkın yollarının savunuculuklarını yapmaktadırlar.
Hemde nasıl bir savunma içersindedirler!.. Kızarmayan yüzler, utanmayan söylenmiş sözler, takip edenleri çileden çıkarmakta, içten içe üzmektedir. Terü taze çocuklar dağa kaçırılmış, ellerine acımasız silahlar tutuşturularak, vatan, hudut boyları, asker, polis, millet ahfadı hedef gösterilmiştir.
Hazreti Ömer (ra) buyurmuştur ki: " Şehid kendisini Allah'a adayan kimsedir." müjde yüklü ifadeden yola çıkarak, evdeki, aileleri, anne/babaları, yavukluyu Allah'a teslim ederek dağ, bayır yollara düşülmüştür. Bu yollarda, kör bir kurşun, nereden geleceği belli olmayan bir bomba, envai çeşit silahlardan çıkan kurşunlar yavrularımıza doğrultulmuştur. Şu ayeti gönlümüze su serpmektedir:
" Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın. Bilakis onlar diriler; Allah'ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehid kardeşlerine de hiç bir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar." ( Âl-i imran sûresi, âyet 169-170)
Maalesef, gün geçmiyorku acı bir haber yüreklerimizi dağlamakta, kırsal kesimlere, köy evlerine kerpiç yuvalara figan düşürmektedir.Kandilden gelen iğrenç, nefret edici haber, aziz millet evlerini yüreklerini dağlamakta, annenin, babanın, eşinin ve çocukların bir nevi diri diri ölmelerine sebep olmaktadır.
Örneğin, bendeniz dedesinin Yemen çöllerinde şehit olmasından ötürü, halen acı duymektayız. yüreğimiz sancı duymaktadır. Her ne zaman ki, " Burası Muştur'tur, yolu yokuştur, giden gelmiyor acep ne iştir" hüzünlü türküsü ile kendimizden geçer, ahı vah etmeden duramayız.
Hamdü sena olsun büyük Akif, bu nesle " Asım'ın nesli" diye şiirleştirerek, o gündür ve bu gündür bu topraklar için van vermiş Mehmet'leri Asım'a benzetmiş oradan almış olduğu şuurla yüklü imanla şehidlerimizi taltif etmiştirr.Onun içindir ki,
Yetkili merciler, bir an önce bu işe bir çözüm bulmalı, gerekirse, her nerede bir vampirlik hortlamıışsa, o bölgede taş taş üstünde koymadan, mülevves başlar kesilerek ne ABD'den ürkmeli, ne İngiltere'den, nede sair emparyalist ruhlu vahşilerden..
Çünkü, onların emel ve arzusu Türkiye birliğine, toprak bütünlüğine yönelik hal ve davranışlardır. Ne acıı kii, yazımın başında 6 şeehiden bahsetmiştim Daha sonraki saatleerde alınan kara haber içimizi burktu, kalpler için için yandı ve on iki şehidin dar-ı bekaya gittiği öğrenildi, Şu ayeti kerimeye nazar edelim:
" Eğer ona siz destek vermezseniz, unutmayın ki ona Allah ona Allah yardım edecektir: inkârda direnenler onu sürüp çıkardıkları zaman ( Muhammed sadece) iki kişiden biriydi. Hani o ikisi mağaradayken, o arkadaşına " Tasalanma, Allah bizimle beraberdir!" demişti de, bunun üzerine Allah ona katından bir sükunet indirmiş ve onu sizin göremediğiniz güçlerle takviye etmişti: böylece inkârda ısrar edenlerin dâvâsını alçalttı, Allah'ın dâvâsıysa en yüce olma konumunu korudu; çünkü Allah'tı her işinde mükemmel olan, her hükmünde üstün hikmetler bulunan." ( Tevbe sûresi, âyet 40)
Hani, Rasulullah (sav), arkadaşı Hz. Ebu Bekir (ra) ile baş başa Sevr mağarasında düşmanın ber taraf olmasını beklerken, Hz. Ebu Bekir'in telaşlanmasına, ürkmesine, endişe etmesine karşılık " Tasalanma Allah bizimle beraberdir"demişti. Onun içindir ki, yüçe Allah ona katından bir sükunet indirmiş ve onu sizin görmediğiniz güçlerle takviye etmişti.
Dolayısıyla , bu gün içersinde bulunduğumuz puslu, sisli günler İnşaallah ber taraf olacak, şehidler ukbaya uçarken, geride kalan bu aziz millet onların yerlerini boş bırakmayacak, "" bir ölür bin diriliriz" muştulu haberle bu aziz millet evladları teskin edilecektir.
Netice olarak;
Millet çocukları olarak, İslam milletleri olarak küfrün, küfranın baskısı ile zor günler yaşamaktayız. Ama, biliinen, görünen odurki, batıl fikirler, düşünceler, hesaplar, kitaplar hak ile yeksan olacaktır.
Varsın, dünya miletleri sessiz kalmayı, rahatı, yan gelip yatmayı tercih etsinler. Keyiflerine göre yaşamış olsunlar. Onların batıl, düzenbaz şeytanları bulunuyorsa, Müslümanlarında bir Allah düşünceleri inançları, imanları bulunmaktadır. .
Eminim ki, bu iman tüm zorlukların üstesinden gelecek,batıl, tümüyle hak ile yeksan olurken, gerek ülke sınırlarında, gerekse Gazze'de hak yerini bulacaktır.
Ne yazık ki, içimizdeki baykuşların sevinmeleri, şen şakrak gülmeleri sürekli olmayacaktır. Bilhassa, ülkemizin en büyük partisinin mensuplarının tuplanıp küffar tarafına geçmeleri, tutmaları bir sonun geldiğini göstermektedir.
Son sözler olarak, duamız, dileğimiz şehidlere rahmet diliyor, makamlarının âli olmasını, cennette buluşmak üzere onlara rahmet diliyoruz. Makamları cennet olsun. Allah, yakınlarına genişlik, sekinet versin.. Cennette Mus'ab'la bir, sair şehidlerle buluşsunlar İnşaallah!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın