SAMSUN'DA KARAYA ÇIKAN İLAH

Başlıktaki yakışıksız sözler, sayın Devlet Başkanı tarafından, Din Görevlileri haftası toplantısında  söylenmiş bir sözdür. Bu söz, Gazi Mustafa Kemal'i; büyüteyim, ona nasıl tapayım, onu nasıl göklere çıkarayım diyen yağdanlıklara, yağcılara ait bir sözdür.

Belki de, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu sözü duymuş, bizzat yüzüne söylenmiş olsaydı, söyleyenin, dile getirenin yüzüne tükürecek ve derhal huzurundan kovacakt!..

Ne yazık ki, Gazi Mustafa Kemal döneminde böylesi kişi ve zümreler, Rusya politbürosu için yanıp tutuşan, içi yanan, Marksizm uğruna can atan biçareler ve zavalılar idi.

Mustafa Kemal Atatürk; dini, dini hükümleri iyi bilen, Hamdi Yazır gibi bir alime " Hak Dini, Kur'an Dili" tefsirini yazdırarak, tüm Müftülüklere meccanen gönderen bir dahi devlet adamı idi.

Kur'an Meali için merhum Akif'e görev verilmiş, ama, ne hikmetse meal tamamlanmamıştır. Tamamlansa ne olurdu? Milletimiz; Kur'an'la buluşur, Arapça okur, Türkçesini anlar ve aziz Kur'an'ın emirlerini hayatına uygulardı. Helali bilir ve yaşar, haramı anlar ve şiddetle haramlardan kaçar idi!..

Sahih-i Buhari diye meşhur olmuş, hadis kitabı da, yine Atatürk tarafından terceme ettirilmiş, Türkçeye kazandırılmış bir eserdir. Bu gün, bu eserin içerisinde mevzu hadisler bulunmakta ise de, Diyanet İşleri Başkamlığı'nın yüz akı olmaya devam etmektedir.

Tabii ki, Başkanlık, mevzu hadisleri, Kur'an, ilim, bilim ve akıl ile çelişen, çelişkiye düşen hadisleri bir bir ayıklayacak, Kur'an'a ve akla uygun hale getirecektir.

Mustafa Kemal Atatürk; ehl-i Kur'an din adamlarını, akli hareket eden bilim insanlarını sever, " Komünizm, görüldüğü yerde başı ezilmelidir" der, Türkiye'de faal halde bulunan mason derneklerini kapatmıştı.

Atatürk, niçin tarikat yuvalarını yok etmiş, oralarda toplanan biçareleri dağıtmıştı? Elbette ki, tarikat, sufi, mistik haneler, Kur'an'ın içeriğine aykırı, birer miskin hane oldukları için kapatmıştı. Onun içindir ki,

Bu gün, " Atatürkçü", "Kemalist", geçinen insanlarda, komünizmin palazlandığı, kuvvetli zannedildiği, dünyaya hakim olacak tahmin edildiği yıllarda, ne Atatürkçü idiler, nede Kemalist idiler. Sol elleri havada, Lenin marşları söylenir halde, " Yaşasın Komünizm" naralari ile, sloganları ile, sokakları kirletirlerdi.

Baktılar ki, bu iş olmayacak, Komünizm denilen dünya cehenneminin hiç bir kimseye faydası yok, bu defa da hedef ve yöntem değiştirerek, Atatükçü pozisyonuna bürünmek zorunda kaldılar. DHKPC'side, ılımlı soluda, aşırı sosyalizmi de Atatürkçü oldu ve Komünist marşları yerine, " Yok Atatürk İlah", " yok yaratıcı" temasına sarılmaya başladılar.

Oysa, Atatürk ne  İlah, ne Yaratıcı değildir. Atatürk; iyi, tecrübeli bir komutan, ileriyi gören bir devlet adamı ve millet sevdalısıdır. Ezileni tutan, ezileni koruyan, ezenden nefret eden, " Köylü milletin efendisidir" diyerek, onları, " göbeğini kaşıyan hanzolar" yerine koymayan bir kurtarıcıdır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk; hayatında olmak üzere, 4000 bin kitabı ikişer defa okumuştur. Sormak gerekir? Bu gün, ilim adamı geçinen zevat daha hayatta iken kaç kişi dolu dolu kitap okumaktadır?

Netice olarak;

Gazi Mustafa Kemal; eşi, dengi, menendi bulunmaz bir dahi insandır. Gerek yetişme tarzı ile, okumaya, öğretime aşık ve meftun olmasıyla, ileri görüşlülüğü ile, komutan ve üstün devlet adamı olmasıyla eşi  bulunmaz bir kahramandır.

Ancak, tüm bu güzel özelliklerini bir tarafa bırakıp, onun şahsiyetini, insanlığını geri plana atarak, " Tanrı", " İlah" gibi vasıflarla övmek, onu üzmek, ruhaniyetini incitmektir.

Atatürk; çok okuyan din adamlarına vermiş olduğu değerle, her zaman hayırla, rahmetle yad edilecek bir önderimizdir. Zaten, vefatından sonra, tesbihin imamesi kopmuş gibi, onu istismar edenler, hakında olmadık ifadeler kullananlar eksik olmamış, halen de onların varlığı bulunmaktadır.

Ne acı ki, aziz peygamber (sav)'i bile, medhü sena edeyim derken, öveyim derken, İsa ile yarıştıranlar, göklerde uçuranlar, taşlarla, agaçlarla konuşturanlar eksik değildir.

Rabbim!.. Bu aziz millete, akıl, sağ duyu, basiret nasip eylesin.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir