SAHTE ERMENİ TEHCİR OLAYI!..
Ne talihsiz milletmişiz!.. Türkiye topraklarında her çeşit mensubiyet sahibi insan yaşamaktadır. Doğulusu, batılısı, güneylisi, kuzeylisi, Arab'ı Türk'ü, Kürd'ü, Laz'ı, Çerkez'i her çeşit insan idame-i hayat etmektedir!..
Günümüz dünyasında, hali hazır Suriye'li, Irak'lı, İran'lı, Turan'lı, Afgan, Bengladeş'li ve Pakistan'lı insan yaşamaktadır. Bu insanların ne mağdur, ne kavmi yaklaşıma maruz kalmış, nede aşağılanmış insanlardır!..
Bilhassa, sekiz asır boyunca bir ve beraber olmuş, koyun koyuna yaşamış Ermeni insanlarla hemdem olmuşuz!.. Yememiş, yedirmişiz, giymemiş giydirmiş, onların din ve inançlarına bir halel gelmemesi için tüm sa'yü gayretlerimizi ifade etmişiz!..
Ama, huzurlu ortam, ahenkli durum ne zamana kadar devam etmiştir?.. Kuruluş döneminde rahat etmişler, Yükselme devrinde huzurun daniskasını yaşamışlar, gerileme döneminde bile ayaklarına diken dokunmamıştır!.. Ama, ne zaman ki!..
Dünya emperyal güçleri bir araya gelmişler, bu huzurlu ortamı bozmak, dejenere etmek, saboteye uğratmak içn tüm hünerlerini göstererek, vatanın her tarafına dal budak salmışlardır.
Tabii ki, bu vahim gidişatda da Ermeni insanlarımız alet edilmiş, onların emel ve arzularına alet edilmek için her türlü entrikaya, hileye, desiseye kurban edilmişlerdir.
Onun içindir ki, binlerce masum insanımız katledilmiş, canları yanmış, ateşlerli tandıra atılmış, derileri yüzülmüş, kadınların mahrem yerlerine dokunulmuştur. İğrenç emel ve arzularından sonra da çarmıhlara geçirilmiştir.
Tabi ki, hem suçlu, hem güçlü olmak için bir suçlu,bir bahane gerekti oda bulunmuştur. Sözde tehcir vak'ası!. (!)..Boğazlıyan Kaymakamı şehid Kemal bey gibi, Ilıca şehidleri Binbaşı Süleyman bey gibi kahraman şehidlerin ruhları şad olsun!.. Makamları cenneti âlâ!..
Sözün burasında merhum General Fahreddin beyi saygı ile, selam ve dua ile yad ediyorum. O büyük insan kendisine yakışır şekilde tehcir harekatını yönetmiş, hiç bir insanın burnu bile kanamadan isyancı Ermenileri gidecekleri yere kadar sağ salimen ulaştırmıştır.
Ama, buna rağmen, emperyal güçler, kuvvetler, düşünce sahipleri için bir plan, bir safsata lazımdı, ve oda bulunmuş oldu. " Sözde Ermeni tehcir harekatı".. Halbu ki,
Erzurum olayları, Muş olayları, Maraş Zeytun vahşetleri, Adana saldırıları, Saimbeyli ve civar ilçelerdeki zulümat bir bir anlatılsa, bundan tabii ki, insanlığın utanması lazımdı ama, kim utanacaktır ki?
Hem suçlu olacaksın hem de güçlü!.. Arsız, yüzsüz, utanmaz emperyal güçler her yıl 24 Nisan günleri geldiği zaman sahte ağlamalarla, göz yaşları ile suçlu bulundu kabilinden ağıt yakarlar, sürgün harekatından, toplu ölüm hallerinden bahsederler!..
Oysa, ne ölenden bir eser, ne tehcir olayından bir iz bulunmaktadır. Bir kere sormalı, görmeli ve müşahede edilmelidir ki, İstanbul'da yaşayan, yaşamakta olan Ermeni iş sahibi, çalışan bu memleketi seven insanlardan sorup öğrenilmesi lazımdır.
Türkiye'de rahatmısınız, özgürmüsünüz, ayinlerinizi huzur içerisinde yapıyor musunuz? diye tek tek sormak lazımdır. Sanırım, alınacak cevap göz dolduracak, hiç bir kimse bu ülkeye, bu ülke insanlarına kem gözle bakmayacaktır!.. Sadece dış emperyal güçler dışında!..
ABD. ülkesi için, Batı ülkeleri için bir sudan bahane lazımdır. Onlarda, bu sözde bahaneyi güzel güzel kullanarak, Türkiye'ye, Türk insanına karşı düşman olduklarını sergilemektedirler.
Bir Batı ülkesinde yaşamış olduğumuz için yakın komşum bir Ermeni familyadır. Hatta, kardeşleri Kilise Pastörüdür.. Ama, en çok konuştuğum, selamlaştığım insanlar bunlardır. Selamlaşma arasında ne Türkiye tehcir harekatından, ne Türkiye'den kaçıp gelme olayından, nede Suriye Kamışlı'ya sürgün harekatından bahsedilmez, hiçde bahsetmezler!..
Ama, gelin görün ki, olayla hiç bir alakaları bulunamayan güçler, mes'eleyi bilmedikleri halde, bu olaya burunlarını sokarlar, kirli ellerini uzatıp karıştırıp dururlar. Kendilerine teklif edilen, arşivlere inilmesi davetinden, tarihi vesaikleri kontrol edelim, teklifinden şiddetle kaçınmış olurlar!..
Netice olarak;
Türk ve Ermeni halkları asırlarca bir ve beraber olmuşlar, kız almış, evlilik yapmışlardır. Her türlü kültürel bağımız oluşmuş giyme kültüründen tutunda, yemek kültürüne kadar aynı kültürü paylaşmış milletleriz.
Tabii ki, bize düşen ve bilhassa Ermeni cenaha düşen görev, bu iddiaları ellerinin tersi ile itmek, iddiaları toptan reddetmektir. Utanmazlık yapmayın demektir..
Yalan iddiaların, asılsız bühtanların sonu felakettir. Boşa zaman geçmekte, insanlık boşa mesai harcamaktadır. Hal böyle iken gerçekler tüm açıklığı ile ortada iken, hala ne güne boş duruyoruz?
Silkinip kalkmalı, her iki millet unsuru gereğini yaparak, Tüm dünyaya dost olduklarını izhar etmelidirler. Göreceksiniz ki, bundan Türkiye insanı mutlu olacak, Ermeni cenahı rahata ermiş bulunacaktır.
Emperyal güçler, bu mes'elede olduğu gibi sair sürtüşmelerde de boş durmamaktadırlar. Örneğin, Kıbrıs Rum kesimi, Yunan vesaire sürtüşmeleri.. Halbu ki, hiç bir mevzuda milletimiz fitneye mahal vermemiş, öne sürülen yersiz, mesnetsiz iddiaları da kabul etmemiştir..
Rabbimiz!.. Bu aziz milletin, mağdur milletin yâr ve yardımcısı olsun!.. Her türlü iftiradan, mağduriyetten hıfz-u emin eylesin!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın