RASULULLAH (sav)'IN RÜYASI !..
" ( Yakub): " Ey yavrucuğum!" dedi, " Rüyanı kardeşlerine anlatma , sonra sana karşı bir tuzak kurarlar; çünkü Şeytan insan soyu için apaçık bir düşmandır." ( Yusuf sûresi, âyet 5)
Dolayısıyla, rüyanın ilk muhatabı Yakup ve Yusuf ( as)'lar bulunmuş olsa da, Rasulullah (sav)'e hitaben, " Ey Mekke'nin Yusuf'u! Olana bakma, onun altında yatan hakikate bak! denilmektedir.
Te'vil, bir şeyi hakikatine ircadır. Te'vili'l-ehadis , " olayların özünü kavramak için onları illet ve sebeplerine irca etmek" demektir.
Rüya âlemi mülke ait beden ile âlemi ervâha ait ruh arasında bir perde olan âlem-i misale yansıyan görüntülerdir. Bu görüntüler " hakiki değil" " temsili" bir mânaya sahip olduğu için " tasdik" edilmezler, " tabir ve tevil edilmezler, " tabir ve te'vil " edilirler.
Hz. Yakub oğlu Yusuf'un gördüğü rüyayı tabir ve tevil ederek ulaştığı sonuçları aktarıyor. Yusuf'un kardeşlerinin Yusuf'a karşı düşmanlıkları, hileleri unutulacak bir dram değildir.
Resulullah'ın rüyası!..
" Hâdise Medine'de Ubade İbni Samit'in evinde geçmiştir ve hadiseyi gören ve bize nakleden zat, ashabın ve gençlerinden ve peygamberin hususi hizmetinde bulunan Enes Bin Malik'tir.
Bu zat müşahadelerini şöyle beyan ediyor: " Resulullah, teyzem Ümmü Haram'ın arada sırada ziyaretine gelir, teyzem de ona sevdiği yemekleri hazırlar, ikram ederdi. O sırada teyzem, İbade İbn-i Samit'in nikahında idi ve bir gün bir ziyafet hazırladı.
- Ya Resulallah niye güldün?.. Diye sordu. Resulullah - Rüyamda bana, ümmetimden bir kısmının şu gök denizin üstünde padişahların tahtlarına kurulduklaarı gibi ihtişamla gemilere binerek Allah yolunda deniz gazasına gittikleri gösterildi de ona güldüm, dedi.
Sonra Resulullah (sav), başıını tekrar yastığa koyarak biraz daha uyudu gene gülümseyerek uyandı. Teyzem-Ya Resulallah niye güldün? Diye merakla tekrar sordu.
Resulullah- Bu defada ümmetimden bir kısmının tahtlarına kurulan padişahlar gibi kara nakliyeleri üstünde ve depdebeli bir mevkip halinde Kayseri şehinşehrine gazaya gittiklerini gördüm. Bunlar için rahmet mağfiret vardır, dedi.
Teyzem- Ya Resulallah! Bunlar arasında benimde bir gazi olarak bulunmaklığıma dua buyursanız dedi. Resulullah - Hayır, sen bunların değil, fakat birincilerin ( deniz gazilerinin) arasında bulunacaksın. Diye cevap verdi. ( Sahihi Buhari)
Filhakika Ümmü Haram bu hadiseden yirmi sekiz sene sonra Hz. Osman'ın hilafeti ve Muaviye'nin Şam valiliği zamanında Kıbrıs üzerine sevkedilen deniz kuvvetlerine zevci Ubade ile birlikte iştirak etmiş ve karaya çıkarlarken attan düşüp arzusu veçhile gaza yolunda orada ölmüştür. Halen orada medfundur.
Bu hadise; Medine'de peygamber'in gördüğü ve haber verdiği rüyanın kendisidir ve bir mucizeden başka bir şey değildir. Ümmü Haram bu gaza için zevci ile birlikte Suriye sahilinde kâin Trabluşşam şehrine geldiği zaman orada sakin Tabiinin büyüklerinden Ümeyir İbni Esved'e bu rüya hadisesini naklettiği gibi daha önce Muaviye'nin karısına da bahsetmişti." ( Fetih ve Fatih, M. Nalbantoğlu, say. 74,75, 76,77)
Maalef, Hala sultan, günümüz dünyasında Kıbrıs Rum kesiminde bulunduğu içini, Müslümanlar kabrini istenilen ortamda ziyaret edememekte, bir Fatiha bile okuyamamaktadır.
Netice olarak;
Askerimizin 1974 yılında Kıbrıs'a çıkartma yapmasıyla birlikte gönlümüz Hala sultanın da esaretten, Rum densizliğinden kurtarılmasını istemişti.
Ama, aiz milletimize nasip olmadı, istediğimiz an, istenilen şekilde böylesi bir kabri ziyaret edemiyoruz. Umarız ki, bağnaz Rum çeteleri insan olur, insanlığın kıymetini öğrenirlerde bizlerde Hala sultanı ziyaret etmiş oluruz.
Halbu ki, aziz millet fertlerimiz, hiç bir ekalliyet mensubunun mezarını, tarihi varlığını hor kullanmamaktadır. Kiliseleri, Havraları istenilen şekilde varlığını korumakta, oraya gelen müntesipleri ibadetlerini yapmakta, haç çıkarmaktadırlar.
Ümid ederiz ki, gerek Kıbrıs Türk kesimi ve gerekse ülkemiz, milletimiz Avrupa Birliğine adım atmış olurda, böylesi tarihi yerlerimiz özgürlüğüne kavuşmuş olur. Dolayısıyla,
Hala sultana dualar eder, mekan ve makamının cennet olmasını niyaz ederim. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın