Ramazan, Kalpsiz Dümyaya Kalp Olmaktır
RAMAZAN; KALPSİZ DÜNYAYA KALP OLMAKTIR!..
" Artık bu gün hiç bir kimseye zerre kadar haksızlık yapılmayacak ve sadece yaptıklarınızdan sorumlu tutulacaksınız." ( Enfâl sûresi, âyet 54 )
24 Nisan 2020 tarihi itibariyle, oruca niyetler edildi, sahura kalkıldı, birlik ve bütünlük içerisinde, genç ihtiyar ellerimizi duaya açarak sabah namazlarımızı eda etmiş, mübarek oruca başlamış olduk. Rabbim; kabul eylesin!..
İçerisinde yaşamış olduğumuz felaket ve risk dolu alemin beynini çatlatırcasına, oruç tutmalı, orucun ehemmiyeti üzerinde durmalıyız.
Kirlenmiş, örselenmiş kalpler temizlenirken, beyinlere Kur'anî şırıngalar enjekte edilmeli, kuru, yavan aç kalmaktan ziyade, düşkünlerin, açların, sefillerin, ezilmişlerin, yetimlerin, öksüzlerin, dulların ve kimsesizlerin kimi olacağız, ekmek bulamayanlara ekmek ulaştırıp, onların hayır dualarını almalıyız. Çünkü,
İnfak'ın kelime anlamı " elden çıktı, bitti" anlamlarına gelmesiyle, aşı, ekmeği, parayı, pulu, giyeceği, yiyeceği, her türlü in'amı yani yararlı şeyleri ona muhtaç olanlarla, olmayanlarla, bulamayanlarla Allah rızası için, karşılıksız, hiç bir şey beklemeden paylaşmaktır.
Kur'anî ifadeyle, farz olan vermelere zekat, nafile olanına sadaka, Ramazan'a özel olarak verilenlere fıtr , sadece maldan yapılanına hayır dendiğine göre, infak'ı nifak denilen zararlıdan ayırmak gerekir.
Nifak, iki yüzlülük, iki çeşitlilik, içi başka, dışı başka olmak iken, infak, zenginin malına kötü bakışları, kem gözleri, hırsızlığı, arsızlığı, hasedi, fesadı önlemektir. Onun içindir ki, aziz Kur'an'da, üç şey üzerinde durulur: 1- cihad, 2- infak, 3- hicrettir.
" Bizim Peygamberimiz'in yanağına, başını koyduğu hasırın izi çıkıyordu. Kendisine rahat bir yatak temin etmek isteyen Hz. Ömer " Dünyadan bana ne, benim halim, yol kenarındaki ağacın gölgesinden istifade eden yolcunun hali gibidir. O yolcu ağacın gölgesine ne kadar önem verirse ben de dünyaya o kadar önem veriyorum." buyuruyor idi.
Örneğimiz peygamber olmaktan çıkıp, hayatı dünyadan ibaret bilen insanlar olunca, doymak bilmeyen bir iştiyakla , hep daha diyen gözü doymaz bir insan oluveriyoruz. İnsanın bu hasletini Peygamberimiz şöyle dile getiriyor;
" İnsanoğlunun bir vadi dolusu malı olsa ikincisini ister, onun gözünü ancak bir avuç toprak doyurur." Doymayan bu özellikler bir de tüketimi teşvik için körüklenince canavarlaşıyor, hayatın tek amacı haline geliyor, insan artık ihtiyaçlarına ve isteklerine kul oluyor.
İnsanı, geldiği veya getirildiği bu noktadan kurtararak varoluşunun esas gayesi olan Allah'a kulluğa (" Ben insanları ve cinleri sadece bana ibadet etsinler diye yarattım" buyrulan amaca) ulaştırmak olmalıdır. İştahı kabartılan insanı, vereceğiniz kredilerle tatmin etmekte mümkün olmayacak, geldiği her noktadan sonra daha ötesini isteyecektir." ( Müs. Sor. H. Bülbül, sayfa 531)
Dolayısıyla, böylesi kutlu ve mutlu bir ayı vesile edinerek, infak. zekat, sadaka, fıtra ve sosyal yardımlaşmalarla , muhtaç komşuyu, fakir insanları koruyup gözetmede daha duyarlı, daha rikkatli, daha titiz olmalıyız.
Bunun yanı sıra, görkemli iftarlar, iftar davetleri bu yıl olmadığına binaen, " hepsi benim, ne yaparsam yaparım" oburluğundan, aç gözlülüğünden kurtulup daha diğergam, daha hasbi bir tutum içerisine girmeliyiz.
Ramazan şenlikleri ve şölenleri!.. (!)
2020 yılı Ramazan ayında Ramazan şenlikleri, cümbüşleri olmayacaktır.. Hani, teravih saatlerinde, insanların saf saf dizildiği bir hengamede, dışarıda da, parklarda, mesire yerlerinde sözde sanatçı geçinenlerin para uğruna, menfaat devşirebilmek için sazlı, sözlü, kadınlı-kızlı proğram yapmaları utanç duyulacak bir davranış idi!.. İyi ki " Coronovirüs" sebebiyle, bu iş sonlandırılmıştır.
Nice nice insan tanıyorduk ki, daha yatsı namazını kılmadan, teravihi sonlandırmadan, tesbih ve dua bile yapmadan sanatçı dinlemek, onu bol bol alkışlamak için bir koşuşturma olmaktaydı. Rastlantıya bakınız ki, bu yıl, böylesi bir rezalet olmayacaktır.
Sonuç yerine;
Malumdur ki, Ramazan ayı girince, bir kısım medyatik hocalar hemen paçalarını sıvayıp bir TV'ye abasını atmakta, doğru, yanlış, Kur'anî veya Kur'anî olmayan konuşmalarla halkın zihnini, fikir dünyasını din adına allak bullak ederler..
Cübbeli, tarikatı adına saçma sapan konuşur iken, Döngeloğlu, M. Karataş, hanımların rüyalarını, Ramazan gecelerinde anlamsız Kur'an okumalarını tefsir ediyorlar, olmadık Kur'an dışı hikayelerle etrafındaki kitleleri memnun ediyorlardı.
N. Hatipoğlu hoca, babası da tanınmış bir hoca idi!.. Ama, gelin görün ki, işgal etmiş olduğu kanalı memnun etmek, etrafında toplanın kadın erkek kesimleri mutlu olarak uçurmak için neler neler savurmaktadır. Ama, hepsini toplayın, derleyin bir görün ki, anlattıklarının hiç birinde Din, Diyanet, Kur'anî mesaj bulunmamaktadır..
Umarım ki, zikredilen hikayeci, mev'izeci, rüyacı, halkı aldatan hocalarda bu yıl bir inkıta uğramış olurlar. Olurlar da, insanımızın ruh dünyasını vesveseye vermezler.. Hasılı,
İnsanımızın; kadın-erkek bu aya iyice odaklanması lazımdır. Kur'an, meal, tefsir okuyarak, okuduklarını bir nebzecikte olsa, hayatlarına yansıtmalıdırlar. Rabbim!.. Böylesi anlayışları, düşünceleri aziz milletimize nasibi müyesser eylesin!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın