Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

PEYGAMBERLERİN SIFATLARI!..

    " İnsanların hesaba çekilmeleri yaklaştı. Onlar ise gaflet içinde yüz çevirmektedir." ( Enbiyâ sûresi, âyet 1 ) 

     " Kendilerine, Rablerinden her yeni mesel geldiğinde, onlar bununla hep alay ederek dinlemişlerdir. O zalimler şu gizli fıısıltıyı yapmışlardı: " Bu Muhammed) sizin gibi insandan başka nedir ki ! Siz şimdi göz göre göre büyüye mi geliyorsunuz." ( Enbiyâ sûresi, âyet 2--3) 

     İnkârcıların kendileri gibi bir insan olan peygamberle alay edenler, dün olduğu gibi, günümüz dünyasında gün geçtikçe azalacağına çoğalmaktadır. 

     Ellerinde sanat sermayeleri  tükenen, bitmiş insancıklar, gün geçmiyor ki, günümüzde dünyalarını bırakmış gibi, taa Hz. Âdem peygambere saldırmakta, onun afif, iffetli hanımı Havva annemize bile dil uzatmaya yeltenmektedirler. 

      Oysa, bütün peygamberler; dünya hayatını hiçe saymışlar, yokluğa, zorluğa katlanıp kendilerine ümmet olan insanları huzur ve bir Allah'a çağırmışlardır. Şu ayete dikkat çekmek istiyorum:

     " ( Âdem ve eşi yasak ağaçtan) yemiş ve edep yerleri görünmüştü. ( ardından) bahçenin yapraklarından üzerlerine örtmeye başlamışlardı. ( Böylece) Âdem ( unutarak) Rabbine karşı gelmişti  ve şaşmıştı." Tâhâ sûresi, âyet 121) 

     " Daha sonra Rabbi, onu (âdem'i) seçkin kılmış, tevbesini ( yönelmesini) kabul etmiş ve (ona) doğru yolu göstermişti." ( Tâhâ sûresi, âyet 122) 

     Zikredilen âyeti kerimelerden anlıyoruz ki, Hz. Âdem'in cennetten çıkartılma nedeninin şeytan olduğunu göstermektedir. 

     Sanıldığı veya iddia edildiği Hz.Âdem'in cennetten çıkarılmasının sebebi eşi Hazreti Havva değil, iblistir. Günümüz dünyasında, Hz. Adem'in iffetli eşi Havva'ya saldıranlar, hücum edenler olduğu, böylesi salvoların her zaman olabileceği mümkündür. 

     Minik Karga namında bir zavallı, eldeki sanat (!) adına malzemesi, birikimi tükenmiş, en son ulaştığı, Havva annenin tertemiz, iffetli  hali olmuştur, 

     Oysa, bu küçük Karganın uğraş verdiği, ilgilendiği nokta, memleket  hasımları olmuştur. Ne yazık ki, bunların varlıkları tükenmişliğe işarettir.  Öyle görülüyor ki, bunlar meydanı boş bulmuşlar, Hz. Âdem'den başlayarak, Hz. İbrah'ime, Hz. Meryem anneye  ve oradan Rasulullah (sav)'in annesi, hanımları Hz. Hz. Hatice ve Hz. Aişe (ra) olacaktır. Şu ayeti kerimeye dikkat kesilelim: 

    " Ey Elçi! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! ( Bunu)  yapmazsan O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni ( inkârcı) insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz ki Allah o kâfirler topluluğunu doğru yola ulaştırmaz. " ( Mâide sûresi, âyet 67 ) 

     Yüce Rabbimiz: zikredilen bu ayeti kerimesinde Rasulullah'a hitap etmekte ve muhataplarından hiç bir şekilde çekinmeden ve başkaca bir hesap gütmeden onlara gerçeği tebliğ etmesini emretmişlerdir.  Demek ki,

     Peygamber kelimesi, Farsça bir isimdir. " Haber getiren" anlamına gelmektedir. Dini, Şer'î manası ise: " Yüce Allah'ın vahiy yoluyla öğretttiği bilgileri ve emirleri tebliğ etmesi için insanlardan seçip gönderdiği elçi" demektir. 

     Aziz kitabımız Kur'an'da, peygamber adının karşılığı, nebî, resûl ve mürsel anlamlarına ulaşılır. Rasul ve Nebiler, Allahü Teâlâ'nın yüce emirlerini ümmetlerine tebliğ etmek , duuyurmak, söz konusu emirlerin yeryüzünde mâkes bulması, yaşanması için, var güçleriyle, bütün imkanlarını kullanmışlardır. 

    Hatta, bu uğurda dünyanın en acı, kötülük ve zulümlerine maruz kalmışlar, huzur , rahat, sıcak yemek, yumuşak döşek görmemişlerdir. Onların dertli gönülleri, yaşlı gözleri, çağlayanlar misali dinmemiştir. 

     Netice olarak;

     Rasulullah (sav)'in Hayber'e gitmesi, oradaki insanları hakka davet etmesi neticesinde, taşlanması, eziyet görmesi, Cebrail (as)'ın " dağı tepelerine geçireyim" teklifine karşı çıkmıştır. 

     Onun içindir ki, ortalıkta görünen kendini bilmez, aşüfteler ne yaptıklarını, hareketlerini kontrol altında tutamayarak, Adem (as)'a, muhterem eşleri Hz. Havva'ya bühtanda bulunmaları, kendisini bilgin zannedip, onların " cahil" olduklarını söylemeleri ayıbın ayıbı, çirkinliğin, edepsizliğin taa kendisidir. 

    Halbu ki, günün inanmışları, böylesi minik Kargaya sormuşlar olsalar, izzet, edep, iffet, temizlik, gusül nedir denilse, belkide soran inanların bu sorularından ötürü pılını, pırtısını toplayıp kaçacaktır. 

    Ama, nereye kaçacaklar? Kendileri imansız da olsalar, bir yaratıcının mevcudiyeti ortada iken, tüm Müslümanların nefret, husumet beslemeleri  Küçük Karga için bir züldür, edepsizliktir. 

     Dünya ve insanlık var olduğundan bu yana, gelmiş peygamberlere saldırmak, yani, Hz. Adem'den tutunda, son Rasul Hz. Muhammed'e kadar her peygamberin ortak vasıfları olan, Sıdk, tebliğ, emanet, fetanat ve ismet sıfatlarına haince, rezilce, bir saldırıdan başka bir anlam ifade etmemektedir. 

     Rabbimiz!.. 21 nci çağın Müslümanlarına imani gayret, dinamizm, küfre karşı dayanışma nasibi müyesser eylesin!.. Selam ve dua ile...

    Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın