PARKASIZ DELİKANLI DENİZ GEZMİŞ
Söz vardır, zihinlere kazınır, belleklerde kalır, insan ruhunu okşar. Söz vardır, yıllar yılları kovalasa da unutulmaz, tekrarında nefret, iğrençlik hasıl eder.
Şu günlerde, Türkiye gündemini meşgul etmekte olan bir söz bulunmaktadır: " Parkasız delikanlı Deniz Gezmiş!" sözüdür. Bu sözü dillendiren konuşan, söyleyen bir zamanların meşhur futbolcusu şeytan lakaplı Rıdvan Dilmen'dir.
Belki, Rıdvan hoca; şöyle bir söz söylemiş olsaydı, yani " en büyük futbolcu, en büyük hakem" demiş olsaydı, belki de dikkat çekmeyecek, hiç bir kimse de kınamayacak, söylenen sözün arkasına düşmeyecekti.
Bilmem ki, " Parkasız delikanlı Deniz Gezmiş" yakıştırması, sözü, boş ve saçma nitelemesi , Rıdvan hocanın nereden aklına düştü, nereden onu gündeme taşıdı, ne irtibatı vardı, onu dillendirmesi ne içindi, bu yakıştırmanın izahı kendisine aittir.
Aksi halde, " Parkasız delikanlı Deniz Gezmiş" sözü, söylenmeye devam edecek, haklı veya haksız, eski bir futbolcuyu tedirgin edecektir.
Sanırım, sayın Cumhurbaşkanı; " Parkasız Delikanlı Deniz Gezmiş" uydurmasını, yakıştırmasını kat'iyyen kabul etmeyecektir. Çünkü, onun hayatında, çalışmalarında, okumuş olduğu İHL. okulunda böyle bir kişinin, ne ismi geçer, o ne taklit edilir, nede o zatı poh pohlayıcı ifadeye rast gelinir.
Çünkü, Deniz Gezmiş, sola inanmış aşırı sosyalizmi ideal kabul etmiş hatta ötesinde kömünizmi , bunun toplumlara hükümferma olmasını istemiş birisidir.
Hatta, böyle olduğu, bu şekil için idam edildiği TBMM. kayıtlarında da mevcuttur. Meclis'te bu kişinin " Komünist" olduğuna karar vermiştir.
Hal böyle iken, sayın Cumhurbaşkanı methü sena edilecekse, gelmiş geçmiş İslam büyükleri, devlet başkanları zikredilerek ifade edile bilinirdi. Örneğin,
" Selahaddin-i Eyyubi", " " II. A. Hamid Han", " Aliya İzzet Begoviç", İslam'a hizmetleri yönüyle " Yavuz Selim Han", dindarlığı sebebiyle " Turgut Özal", vb. isimlere benzetile bilirdi.
Ama, Rıdvan hoca, kafasının arkasındaki düşünceyi nihayet kusmuş, dillendirmiş, ülkemizin Cumhurbaşkanını, iman, islam, amel, inanç yönüyle idam edilmiş bir komüniste benzetmesi abesin abesi olmuş, ayıbın ayıbını işlemiştir. Yazıklar olsun!..
Be kardeşim Rıdvan bey; sayın Recep Taayyip hocanın, hayatında, yaşamında ne silah merakı, ne askere kurşun atma, ne polis öldürme, ne anarşizm gibi bir tiyneti olmamış, bundan sonra da olmayacaktır!..
Deniz Gezmiş; bendeniz ölenin arkasından konuşmam ama, hayatı boyunca, hiç bir zaman, din nedir, diyanet nedir, inanç nedir, iman nedir, amel nedir, iyi bir vatandaşlık nasıl olur? türü düşüncelere yaklaşmamış, hayatı, vurma, kırma, ihtilal denemeleri, örgüt militanlığı olarak geçip gitmiştir.
Sol, solculuk, aşırı sosyalizm ve komünizm uğruna diyar diyar eğitim almış, sonrasında da almış olduğu eğitim gereği, silahı, komünistçe düşüncesini bu yurdun, bu vatanın askerine, polisine yöneltmiştir.
Hal böyle iken, Rıdvan Dilmen' bu konuda bir iş , görev düşmektedir!.. Aziz milletimizden ve sayın Cumhurbaşıkanından özür dilemesidir. . Özür dilemediği takdir de ne olur?
Belki, Deniz Geezmiş hayranlarını memnun ederse de, onlar bile bu yakıştırmayı hoş görmeyecek, lüzumsuz, gereksiz, sallama bir söz olarak havada kalmış olacaktır!..
Tüm bu ifadelerden sonra şunu demek istiyorum: Herkes kendi konumunu bilmeli, toplum nezdindeki sevgisini, saygısını iyi algılamalı ve konuşurken; sohbet ederken, sözünü, konuştuğunu bilerek konuşmalıdır.
Sayın Dilmen; Cumhurbaşkanımızı çok sevebilir, fikirlerine, düşüncelerine eylemlerine hayran da olabilir. Ama, benzettiği kişi ile ne derece bağdaşır, hangi noktalarda benzeşme durumu var, fikren, zikren, fikri yönü ile bunları hesap ederek konuşmuş olsaydı, daha güzel olacak, sözleri sallama, atma pozisyonuna düşmeyecekti.
Onun içindir ki, olabilir ki, insan; bazan boş bulunur, ağzından lüzumsuz, gereksiz bir söz çıkmış olabilir. Çünkü, insanız, insan olmamız hasebiyle, dilde de kemik bulunmadığına göre, hata yapılabilir, saçma söz söylenebilir.
Bazan, canlı bir televizyon yayınına rast gelebiliyoruz. Canlı yayında, öylesi hatalar olabiliyor ki, konuşan, yayına alınan kişi, pot kırdığı için, özür üstüne özür, af üstüne af diliyor.
Rıdvan hoca da öyle yapmalıdır. Sayın Cumhur Başkanını, benzete benzete bir anarşiste benzetmesi, bir komünistle eş değer görmesi, yenilir, yutulur cinsten bir hata değildir. Onun içindir ki,
Olan, ölen, yok olan bir hata kabul edersek, Rıdvan hocaya bir görev düşmektedir. Seksen milyon milletimizden özür dilemeli, bir yanlış benzetme hatası yaptığını itiraf etmelidir. Bu tutum bir erdem olacaktır.
Netice olarak;
İnsanlar, hata yapmakla, günah işlemekle düşünülen bir yaratılışa sahiptir. Deniz Gezmiş'i; kendisi yine de çok çok sevsin, ama, aynı kişiyi hiç de, en yakından bile bir alakası olmayan Recep Tayyip beye benzetmesi, yan yana koyması abesle iştigal olacaktır.
Çünkü, bu aziz millet evlatları, komünizmden, sosyalizmden nefret eder, zaten çok da zararını yaşamış bir millettir.
Komünizm, aşırı sosyalizm, hangi millete tebelleş olmuş ise, o millet insanlarını mağdur etmiş, aç bırakmış ve halen de süründürmeye devam etmektedir.
Yıllar önce, Rusya eski Devlet başkanı Gorbaçov ülkemize bir konferans için gelmişti. Gorbaçov; konferans salonunda, konuşurken, komünizmin ne şerir bela olduğundan bahsederken, dışarıda da, bazı gençlerin aleyhe nümayiş yaptıklarını görmüştü.
Gorbaçov, bu gösteri üzerine, " Ahmak İvan'lar" sözünü söylemişti.. Yani, insanımız; akıllı olmalı, akıllı konuşmalı, " Ahmak İvan" olmamalıdır.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın