ÖZLEM
Eskiye özlem yazıları gündemdedir hep. Ah benim çocukluğum, ah benim gençliğim serzenişleriyle dolu yazılar yazılır hep yazılacaktır da.
İnsan varoldukça geçmişe özlem duyacaktır gününün kıymetine eremeden. Ama dedik ya insanız pek de nankörüz zaman zaman dedikten sonra, ben de başlayayım özlemimi kanatmaya usulca..
Ne zor artık oturduğumuz evlerimizden gökyüzünü görememek . En çok da ağrıma giden bu.
Devasa binaların arasından başımızı uzatsak da mavimsi beyaz tonlamanın en güzel halini göremiyoruz artık, yazık.
Oysa çocukluğumda yaşadığımız sık sık dizili evlerin içinden olmasa bile sokağına çıktığımızda o güzelim bulutlar konardı başımıza neredeyse. Her bulut kümesine gülen yüz, asık surat çizerdim hayalet kalemimle. Bazen eline bir çanta tutuşturup, ayakkabı giydirip gezmeğe giderdik bulut kardeşle. İsim koymadan olur mu hiç bütün klişe isimler ilk kez ben tarafından bulunuyor edesıyla sıralanır: Pamuk Teyze, Mavi Şeker, Pofuduk Kardeş . Bunların arasından kafamda günlerce süren kararsızlıktan sonra karar kılınır en şirinine .
Hele köyümüze gittiğimizde karşı dağları yeşil bir tül gibi kaplayan ormanları seyretmek yeşilin içinde gözlerinin dinlenmesine, kalbimin bütün tutsaklıklarından kurtulup havalanmasına yeter de artardı bile. Taştan sokaklarda birdirbir oynarken ki tüm dünyayı unutmuşluğum hali.
Tek derdimin en iyi saklanacak köşeyi bulabilmek oluşu saklambaçta.
Defalarca küstüğüm küçük dostlarımla barışma yollarını çaktırmadan arayışım çocukça.Minnak bir kediyi kapı önünde nasıl besleyeceğimizin derdini taşımamız masumca.Çok yaşlı Ayşe Hanım Teyzenin ölümüne karşı duyduğumuz o tarifsiz korku iki gün bizi yaramazlık yapmayı bırak çıt çıkarmaktan bile alıkoymuştu. Aradan biraz zaman geçince ruh çağırma seanlarıyla korkumuzun yön değiştirdiği o muazzam merak duygusu.Büyüğümüzün bize bakkaldan rica minnet aldırdığı ekmeğin kalan üstünü istemem deyince aldığımız aferinin haklı gururuyla oyuna geri dönmemiz . Ne kadar ’’ safi saf ‘’ çocuklardık. Sizleri duyar gibiyim .Ever zaman değişti Çağ atlıyoruz .
Elbette çağ atlıyoruz ,zaman değişiyor Fakat keşke çağ atlarken özgürlüğümüz hep bizimle kalsa ,gökyüzü bu kadar ulaşılmaz olmasa.Nefes almayan ,ruh taşımayan evlerden gönlümüzün kanatlanıp ulaşacağı güzelim doğayı gören evlerde yaşasak yine Keşke kapı komşumuzu tanısak , bir kahve içimi girebilsek teklifsiz evine .Keşke yine birilerine faydamız dokunsa ve kendimizi dünyayı kurtarmış sansak.Keşke dünya bu kadar büyük olmasa da yüreklerimiz dünyadan büyük olsa .
Ne güzel günlerdi demeyeceğim bu haksızlık olur .Ben yaşadım keşke çocuklarımız da yaşasın diyeceğim . Büyüyen dünyalarında küçücük yürekleriyle ne zor bir kuş gibi özgür olmak onlar için.Ne zor bunca nimet arasında yokluk duygusu yaşamak .Fakat her şeye rağmen ümitvarım , bir gün çocuklarımız bizim gibi birdirbir oynayacak ve o gün özgür olup kırlara koşacaklar.
Facebook Yorum
Yorum Yazın