Organ Naklinde Yaşanan Zorluklar
ÜLKEMİZDE; ORGAN NAKLİNDE YAŞANAN ZORLUKLAR!..
" O, size yalnızca leşi, kanı, domuz etini ve üzerine Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen hayvanı haram kıldı. Kim bunlara mecbur kalırsa - iştahı kabarmadan ve haddi aşmadan- ona bir günah yoktur. Allah tarifsiz bağışlayıcıdır, eşsiz merhamet kaynağıdır." ( Bakara sûresi, âyet 173 )
Bu ve benzeri ayeti kerime meallerinden yola çıkarak, konumuzu değerlendirmek, Müslüman milletçe nerelerde hata yapıyoruz konusunu açıklamak istiyorum:
Ne acı ki, ülkemiz bir İslam ülkemiz bir İslam diyarı olarak, halkında İslam insanları olması hasebiyle, bu konuda sınıfta kalmış, beyinlerdeki, zihinlerdeki bir kısım yanlış, ucûbe, hurafe tereddütler hali hazır atılmış değildir.
Ülkemiz hastanelerinde, kendi evlerinde yüz binlerce böbrek bekleyen, karaciğer, kalp vesair organları bekleyen insanlar bulunur iken, hacımız, hocamız, bilginimiz, okurumuz, yazarımız, entelektüelimiz yanlış bir algı sebebiyle organ ve doku nakline iyimser, sıcak, candan bakmamaktadır.
Oysa, aziz Kur'an'da ve sahih hadislerde; organ ve doku nakilleri ilgili bir hüküm, bir emir bulunmamaktadır. Konu, sadece, ehli Kur'an ve Nebevi haberlere vukufiyeti olan alimlerin ictihadları ile tıp ehlinin önünü açacak, saf, tertemiz inançlı Müslümanlarda bilgi sahibi olacaklardır.
Bu konuda, esas olarak Din İşleri Yüksek Kuruluna taşıyan eskimez Başkan, Tayyar Altıkulaç hoca efendiyi saygı ile, sevgi ve hürmetle selamlıyorum. Her konuda olduğu gibi, bu hususta da Başkan olarak gereğini yapmış, organ ve doku nakli hususunu ülkemize ve milletimize duyurmuş, tavsiye etmiştir.
Müslümanların endişesi Kur'anî değildir!..
" Ahirette elsiz, ayaksız, gözsüz kalkarım, böbreksiz, kalpsiz vesair organsız" kalmak endişesi, sıkıntısı ve düşüncesi Kur'an temelli, sahih, Nebevi temelli değildir. Sadece, hurafi bir düşünceden, uydurmadan, düşünceden ibaret bir hikayedir.
Bir kere, insan kabire konulduktan sonra, üç ay içerisinde toprakla buluşuyor, bahsi geçen organlar toza, toprağa kavuşmuş olmaktadır. Bu nedenle " organsız kalkarız" sıkıntıları, öne sürülen iddialar, ortalarda hocayım diye gezen, hurafeci, hikayeci, meşrepçi, cemaatçi, Fetöcu , tarikatçı zümrelerin hüneridir.
Oysa, bilgin, alim, araştırmacı, Kur'an Müslümanı alimler; ortaya çıkarak, bu mes'eleenin " Sadaka-i Cariye" olduğunu millete izah ederlerse, tıp uzmanlarımız korkmadan, ürkmeden, dobra dobra konuyu insanımıza anlatılırsa, hurafecilerin işi bitecek, halkı kandırma rolleri iflas etmiş olacaktır.
Batıda yaşamış olduğum için, zaman zaman, hastanelerde organ ve doku bekleyen vatandaşlarımızın kendi insanımızdan değil de, Batılı insanlardan organ bağışı beklediklerini görüyorum. Hele, bir insanımız beş yıl gibi bir zaman Böbrek nakli beklemiş, sonunda kendi yakınlarından, kardeşlerinden, evlatlarından değilde, bir Batılı insandan gelen Böbrekle bu gün hayatını devam ettirdiği görülmektedir.
Haftanın üç günü Diyaliz makinasına giren bir hastanın psikolojisini iyice bilmeli ve düşünmeliyiz. Sürekli acı, depresif haller yaşamaktadır. Ama, bir gün oluyor ki, Doktoru, bahsi geçen Türk insanına; " Gözün aydın, senin için bir Böbrek bulundu" müjdesi ile yere, göğe sığmaz oluyor, o gündür sevincini, dualarını unutmamak lazımdır.
Tabii ki, organ ve doku nakli, kolay bir eylem değildir. Zaruret halinin bulunması, hastalığın bu yolla tedavi edilmiş olacağı, organı alınacak kişinen o anda ölmüş olması, organ nakli toplumun huzurunu bozmayacak şekilde olması ve ücretle satılmaması önemli, ciddi bir mes'eledir.
Sonuç yerine;
21 nci çağın ilim adamlarına, tıp doktorlarına, Kur'an alimlerine, Din İşleri Yüksek Kuruluna bu hususta büyük görevler,, üstün vazifeler düşmektedir..
Kenarda, köşede kalmış gelenekçi, atalarcı alim geçinen sofilerin, cübbelilerin, bir kısım Mehdici, Mesihci şarlatanların sözlerine, fetvalarına itibar edilmeyerek, bu konuda çok acil çalışmalar yapılmalıdır.
Bu konu, sıradan, basit bir husus olmadığı için, Devletimiz; emirleriyle, yaptırımlarıyla; organ bağışı hususuna eğilmeli, insanlarımız bilgi sahibi edilerek, gerekli, acil çalışmalar yapılmalıdır..
Çünkü, ülkemizde görmekteyiz ki, her köşede bir " diyaliz merkezi" açılmış, böbrek hastası sair, hastalar böylesi yerlere dolmuşlarla taşınmaktadır.
Oysa, her mevzuda örnek almış olduğumuz Batı ülkelerine nazar edecek, azıcık tetkik edecek olursak, görmüş oluruz ki, Batı ülkeleri, her bireyi " Organ naklinde" sanki otomatiğe bağlamış durumdadır... Bu sebeple, gönül istiyor ki, bir an önce yetkili merciler bu önemli, ciddi mes'eleye eğilirde, insanlarımız kahr-ı perişanlıkla ölmezler...Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın