ÖLÜLER VE DİRİLER!..
ÖLÜLER VE DİRİLER!.. KİME KUR'AN OKUYALIM?..
" Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa ( taşa, toprağa) indirseydik muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz." ( Haşir sûresi, âyet 21 )
Hamdü sena olsun ki, kul olarak, Resulullah (sav)'in ümmeti bir birey olarak, sürekli Kur'an talimi, eğitimi, tedrisatı yapan birisiyim. Yaş yetmiş, iş bitmiş düşüncesiyle hareket etmeyip, güncel hayatta aziz Kur'an'ı; bütün yönleriyle, emirleri ile hakim ve hüküm ferma olmasını istiyorum.
Elimde, değişik Kur'an mealleri bulunmaktadır. Diyanet, Diyanet Vakfı, M. Hamdi Yazır, H. Karaman, M. İslamoğlu gibi ne tür elimde meal bulunuyorsa, hepsini de okur, tetkik etmeye çalışırım.
Tefsir olarak, M. Hamdi Yazır, S. Ateş'in ve benzeri ulemanın tefsirleri bulunmaktadır. Hepsini saygıyla anıyorum, severek de okuyorum. Şu ayete dikkatle nazar edelim:
" Bütün bunların ardından yürekleriniz katılaştı, taş gibi, hatta daha da katı hâle geldi. Çünkü, nice kayalar var ki bağrından ırmaklar fışkırır, öyleleri de var ki yarıldığı zaman su çıkar, ve kimileri de var ki Allah'ın haşmetinden harekete geçip yuvarlanır. Allah yaptıklarınıza karşı duyarsız değildir." ( Bakara sûresi, âyet 74 )
Ayeti kerimeden de anlaşılacağı üzere, bu gün, Face'de dolaşır iken, kubbeli, lüks mermerden yapılmış bir mezar gördüm. Üzerindeki şu cümleler " Lütfen! Fâtiha ve Yasin okumayınız. İstemiyorum. Ölüler duymaz!" Yazılı idi..
Kabire yazılmış bu cümleler, bu ifadeler biraz sert, katı yazılmış ama, yazıda da bir hakikat, bir gerçeklik payı bulunmaktadır. Çünkü, kabir başında Fatiha okumayı, sair duaları kıraat etmeyi terkettirmek, yanlıştır demek doğru değildir.
Yukarı da okumuş olduğum Kur'an Meallerinde ve tefsirlerde, benzeri ilmî yorumlarda, " ölülere Kur'an okuyun" diye bir tembihe, bir emre rast gelmiş değilim. Tabii ki;
" Kuşkusuz ölülere, hayatta yapılması istenen ayetleri okumak, maksadın dışına çıkmak olur. Onları öğrenmeye ve uygulamaya dirilerin ihtiyacı var. Yine biliyoruz ki asıl olan insanın, ölmezden önceki inancı düşünceleri ve yaptıklarıdır. İnsan, bunun karşılığını görecek. Ancak, ölülere uygun düşen dua ayetlerini okumayı da Rabbimiz yasaklamıyor. Hatta okumamızı istiyor. Mesela:
" Rabbimiz, Hesap Günü'nde beni, babamı, anamı ve bütün inananları bağışla. " ( İbrahim sûresi, âyet 41)
"Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de... Bizi cehennem azabından koru!" ( Bakara sûresi, âyet 201)
" Ey kerim Rabbimiz, bizi ve bizden önceki mümin kardeşlerimizi affeyle. İçimizde müminlere karşı hiç bir kin bırakma. Duamızı kabul buyur ya Rabbena; çünkü Sen Raufsun, Rahimsin." ( Haşr /10)
" Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: ' Rabbim, küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse şimdi de sen de onlara ( babama ve anama öyle rahmet et.' diyerek dua et." ( İsra: 17/24)
Anlaşılıyor ki ölülere uygun düşen Kur'an'dan dua ayetleri okunur. Bunda şüphe yok. Ancak- ölüye yararı olur, sevap olur ümidiyle ölüyü ilgilendirmeyen sure ve ayetler okunur mu? ( Kur'an ayetleri, yaşanmak için okunursa sevap olur ve ancak o zaman insana yararı olur.)
" O ( Allah), ölümü ve hayatı, hanginizin ( vahye uyarak) daha güzel davranacağını sınamak için yaratmıştır." ( Mülk, 67/2)
Hemen söyleyeyim: Ben, hem hastanın hem de ölünün baş ucunda Kur'an okunacağı kanaatindeyim. Hem de Kur'an okumanın en güzel yerinin, bir hastanın veya ölünün baş ucu olacağını düşünüyorum. Peygamberimizin yukarıdaki sözünü " Ölülerinizin başında Kur'an okuyun." şeklinde anlamak gerekir diye düşünüyorum." ( Nida, sayı 137, sayfa 51, A. Akkoyunlu)
Ne acı ki, asırlar oldu Kur'an okumaları, sadece tek gaye için okunur oldu. " Ölüyü kurtarma." amacıyla okunmaktadır. Halbu ki, ölüye okunan aşırlerin, mihrabiyelerin, Yasin'lerin bir bir içeriğine muttali olursak, görmüş oluruz ki, okunan ayetlerin anlamlarında ölü ile ilgili bir tek cümleye, kelimeye rast gelinmeyecektir.
İsterseniz, sürekli ölüye okunmakta olan Yasin suresine bakalım. Vallahi, Billahi, Yasin suresinde, ölü ile ilgili bir ayet bulunmayacak, bir cümleye bile rast gelinmeyecektir.
Aslında, ölü başlarında veya yanında Kur'an tilavet edenler, orada oturmakta veya dinlemekte olan insanları " Hödük", " Cahil", " bilmez", " anlamaz" olarak görmekte, öylesine insanları uyutup gitmektedirler. Yoksa;
Ölüye, faiz ayetlerini, nikah ayetlerini, kısas ayetlerini, yalan ayetlerini, müşrik ayetlerini, münafık ayetlerini, müfsit ayetlerini vb. okumanın anlamı nedir ne olmaktadır?
Yasin suresinde, dirilere hitap eden öylesi ayeti kerimeler vardır ki., insanın dimağını, beynini dondurur, gerçekten gerçeğe ulaştırır. Örneğin, Yasin 70 nci ayet!..
Netice olarak;
21 nci çağın din adamlarına, alimlerine, Kur'an insanlarına büyük hem de çok büyük vazifeler düşmektedir. Öylesine, ölü etrafında toplanmış bulunan insanları teselli etmekten ziyade, onlara Kur'anî hakikatleri duyurmak, okunan Kur'an'ı; ölüye değil de orada toplanan insanlara tilavet etmek gerekir..
Ölü başında Kur'an okuyan kardeşimiz, bir kere okuduğu Kur'an'ın maksadını bilmeli, verilmek istenen mesajın mahiyetini tanımalıdır. Hal böyle iken, okuyan kişi tanımaz ise, orada toplanan insanlar nereden tanıyacak, nereden bileceklerdir?
Ölü başında Kur'an okuyan zat, nikah ayetlerini, kısas ayetlerini, faiz ayetlerini ha bre başını sallayarak okursa, dinleyen cemaat de ha bre başlarını sallayarak duygulu, hisli bir şekilde kendilerinden geçeceklerdir.
Talihsizliğe bakınız ki, çağımıza aziz Kur'an'ı konuşturamıyoruz!.. Böyle gelmiş, böyle gider hesabıyla kitleleri uyutmaya, avutmaya, onların saf, temiz duyguları ile oynamaya devam ediyoruz..
Bu yanlışlık ne zaman kadar devam edecektir?.. Kitleler; aziz Kur'an'ı anlamaya başlayıncaya kadar devam edecektir!.. Zaten, Kur'an anlaışlmaya başlandığında da, ölüye Kur'an okuyanların ipliği pazara çıkacaktır!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın