Nur topu gibi bir çocuğumuz daha oldu!
Şimdilerde sosyal medyanın konuları arasına, Atatürk'e hakaret eden çarşaflılar ve sapkın, sapıtmış tarikatlar girmeye başladı.
Bir de bunlar, dindar kimseler tarafından kamuoyuna servis edilince işin seyri daha da farklı bir hal almaya başladı.
Tarikatlara ve giyim tarzına ön yargılı olanlar, iyi ile kötüyü genelde ayırt etmezler. Hepsini bir kefeye koyarlar ve karalamaya başlarlar:
Bunların hepsi böyle...
Bunlar gerici...
Bunlar dinin altını oyuyorlar...
Bunlar şeriatı getirecekler!
Bunlar devleti ele geçirecekler... vs..
Yurt dışına gidenler iyi bilirler; hâlâ barbar Türkler söylemi vardır. Peki, kendisini barbar olarak gören Türk var mı aramızda? Bizler gerçekten onların söyledikleri gibi barbar mıyız?
Türkiye'de her gün belki yüzlerce suç işleniyor...
Bunların her birini Avrupa televizyonlarında, sosyal medyada göstersek, sizce Türkiye hakkında nasıl bir intiba oluşur?
Türkiye yaşanacak bir ülke değil intibaı oluşur, değil mi?
Bugün bile Türkiye'yi gelip görmeyenler, ülkemiz için hiç de iyi fikir yürütmüyorlar. Bazı çevrelerde ülkemiz adına korku dağları oluşmuş durumda.
Topluma ne gösterirseniz, neyi sunarsanız, (eğer o konularda fikirleri yoksa), sunduklarınızı kabul ederler, onu alırlar. Çünkü sunan kaynak güvenilir olarak kabul edilen bir kaynak ise genelde sunduğu sorgulanmaz. Çoğu zaman da araştıracak imkanlarımız yoktur.
Hele hele bu sunuşlar devletin itibarlı kanallarından yapılırsa, itibarlı kişiler tarafından servis edilirse işin seyri daha başka oluverir.
Çoğu zaman bilinçaltına çalışılır:
Bir zamanlar Yeşilçam'da bir tek iyi imam profili bulamazdınız. Sizce Yeşilcam amacına ulaştı mı?
Maalesef ulaştı! Halkın gözünde itibarı alınmış imam profili çıktı önümüze!
İslam tarihinde yer almış şahsiyetlerin isimleri veya İslamda adı geçen isimler Yeşilçam'da kötü veya aptal karakterlere verildi.
Dolayısıyla, bu kötü örnekleri sosyal medyada paylaşmak farkındalık filan oluşturmuyor! Olan şu; bütün tarikat ve medreseler bir kefeye konulup, iftira kampanyaları başlatılıyor. Her kurum ve müesseselerde iyiler de var kötüler de… Olumsuz örnekler sadece, müesseselere karşı güven sorunu oluşturur. İnsanların bakış açılarının değişmesine sebebiyet verir.
Unutmayalım! Bu tasavvuf hizmeti veren müesseseler şu an önemli bir yer teşkil ediyorlar. Toplumda büyük bir denge oluşturuyorlar. Eğer onların itibarını zedeleyecek paylaşımlarda bulunursak bu işin sonunu alamayız. Zira bu açığı kapatacak hiçbir devlet kurumu yoktur. Bu iş merdiven altına iner ki zaten en büyük tehlike burada yatmaktadır. Buraların itibarını korumak başta devletin görevidir. Sonra da duyarlı biz Müslümanların! Toplum yapısını iyi analiz etmek gerekiyor.
Sonuç itibarıyla, dinimizi, inançlarımızı, saf duygularımızı suistimal eden kişi veya kişileri ortaya çıkarıp, bunları toplumdan temizleyecek olan devletin ta kendisidir.
İşini düzgün yapan müesseselerin toplum nezdindeki itibar kaybı kimseye fayda sağlamayacaktır. Bumerang gibi döner dalaşır gene bizi vurur!
Bizden söylemesi!
Facebook Yorum
Yorum Yazın