NEFES ALAMIYORUM!
" Ey insanlık ! Elbet sizi bir erkekle bir dişiden yaratan Biziz; derken sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki tanışabilesiniz, O'na karşı sorumluluk bilinci en güçlü olanınızdır. Şüphe yok ki Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır." ( Hucurat sûresi, âyet 13 )
Hucurat suresinin 10 ncu ayetinde imanda kardeşlik vurgusu yapılır iken, bu ayette ise insanlıkta eşitlik vurgulanıyor ve insanlık ortak paydasına dikkat çekiliyor.
Farklılıklar, insanlık ailesini oluşturan unsurların birbirine tahakküm ve üstünlük gerekçesi değil, " tanışma" gerekçesi olmalıdır.
İslâm'ın evrenselliğini tüm zamanlarda haykıran bir âyet. Dolayısıyla, kimse doğuştan imtiyazlı/ doğuştan mahrum değildir. Kişinin kendi seçmediği şeylerle övünmesi anlamsız ve abesle iştiğaldir. Oysa;
Takvâ, kişilerin kendi akıl ve iradeleriyle yaptıkları bilinçli, doğru olan yolu ifade etmektedir. Ayeti kerime bu anlamı içerir. Ne kadar sorumlu davranırsanız, o kadar üstün olursunuz. Şu ayeti kerime de vurgulandığı gibi:
" Ama doğrusu biz Ademoğluna katkat ikram ederek onu üstün ve şerefli kıldık. Karada ve denizde onlara ulaşım imkanı sağladık. Temiz ve helâl besinlerle onları rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın bir çoğundan üstün tuttuk. " ( İsra sûresi, âyet 70)
Böylesi mühim, önemli ve vurgulu girişten sonra konumuza başlayacak olursak, başta ABD. ve Batı ülkelerinin bir kısmı ırkçılık, darp, vurma, kırma, ezme, eziyet etme sebebiyle zor zamanlar, telafisi mümkün olmayan günler yaşamaktadırlar.
Demek ki, bir ülkenin teknikte, teknolojide, kalkınmada, ileri safhalarda yükselmesi bir anlam ifade etmemektedir. Yani, dünya genelinde yaşandığı gibi, ABD'li bir polisin, siyahi bir vatandaşının rica etmesine, " nefes alamıyorum" demesine rağmen, inadına inadına boynuna basarak öldürmesi, tüm insanlığın nefretini mucip olmuştur.
Akabinde, İngiltere'de, Fransa'da ve sair yerlerde yaşamakta olan siyahi insanlar ve böylesi bir olayı tiksintiyle karşılayan tüm insanlık sokaklara dökülmüş, failin görevden alınmasını, yargılanmasını ve hak etmiş olduğu cezayı almasını istemektedir.
Bu tür olaylar karşısında, elimdeki aziz Kur'an'ı öperek, onun muazzam ve muhteşem emirleri karşısında irkilerek onu baş tacı etmekteyim.
On beş asırlık İslam tarihinde müşahade edilmiştir ki, ırkçılık, kavimcilik şiddetle, ve nefretle kınanmış, böylesi bir hatanın içerisinde bulunanlarda şiddetle kınanmıştır,
İslam tarihine göz attığımız zaman görmüş oluruz ki, siyahi bir köle olan Bilal-i Habeşi'yi Kâbe'nin zirvesinde ezan okutturan, cinslerine, renklerine, milliiyetlerine bakılmaksızın Üsame bin Zeyd gibi kölelikten gelen bir insanı ordunun başına kumandan tayin eden bir Dini nasıl sevmem, nasıl onun peygamberinin eşiğine yüz sürmem ki?
Ordu kumandanı olan Üsame'nin yedeğinde Hz. Ebubekir, Hz. Ömer gibi dahi insanlarda peşinde yürümekte idiler. Onun içindir ki, ABD. böylesi bir vahşiyane hali Irak'ta, Suriye'de, Afgan'da meşru gördüğü, uyguladığı için düşmanları çoğalmış. her taraf binlerce, milyonlarca insan kitleleri aleyhte nümayişler yapar olmuştur.
Demek ki, büyüklük, süper olmak mes'eleyi değiştirmemektedir. Mühim olan İslam'ın ön gördüğü gibi, insanların rengine, diline, dinine, inancına, bakmamak, onları bir bütün bilmek, daha doğrusu bu olsa gerek..
Zulüm, hiç bir zaman baki olmamaktadır. Dün bu gün Suriye insanına reva görülen cevri cefa, Irak halkının tarümar edilmesi, değişik ülkelerinde yapılan, icra edilen kötülükler, tedhişler, insanları birbirilerine düşürme neticesiz kalmamış ve kalmayacaktır.
Bütün inançlarda, yani Hristiyanlıkta, Musevilikte hatta beşiru dinlerde bile insan onuru, yaratılışı, izzeti, varlığı, teni, rengi, milliyeti mukaddes iken, ABD, İngiltere ve Fransa'da bu özellikler önemli değildir.
Sonuç yerine;
Zulüm ile âbâd olmak mümkün değildir. Görülüyor ki, ABD'nin süper devlet olması bir fiskeye bağlı olacak şekilde tezahür ettiği görülmektedir.
" Nefes alamıyorum" diye inleyen, yerde debelenen bir siyahi insana reva görülen zulm, kötülük, elbette ki,onun inleyişini yerde bırakmamış, hatta bay sarı kafalı bile saklanacak, kaçacak delik aramak zorunda bırakılmıştır.
Aziz milletimiz, imparatorluğun yükselme döneminde bile, sultan; askeri imtihana çekmiş, seferde iken, yol üzerinde bir insanın arazisine, bağına, bahçesine zarar verilip verilmediği kontrol edilmiŞTİR. Bu nedenle,
Kos koca imparatorluk, dışarıdan, içeriden tüm hainliklere rağmen 623 yıl yaşayabilmiştir. Örneğin, bu günkü Afrika ülkeleri ve insanları her türlü yokluğu, fukaralığı, terkedilmişliği, yalnızlığı, itilip kakılmayı yaşamaktadır. Halbu ki,
Afrika kıtası, bir zamanlar dünyanın en zengin kıtası idi.. Bu kıtanın her türlü zenginliği ellerinden alınarak, emperyal güçlerin ülkelerine kaçırılmıştır. Şimdilerde, Afrika'nın siyahi insanlarının ne altınları, ne petrolleri, ne ormanları, nede sair madenleri kalmamış, tamamı kaçırılmıştır.
Rabbim!.. İslam ümmetini ırkçılık belasından uzak eylesin. Kendini süper zanneden üllkelere de basiret nasip eylesin.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın