Hamza Uğurlu

Hamza Uğurlu

Mail: bilgi@hamzaugurlu.com

Ne de olsa fakir

Egemizin incisi (!) şehrimizin bir vakfına ait kursun yataklarının değişmesi hususunda müftülüğümüzün verdiği söz bizi gerçekten çok sevindirdi. Kendilerine teşekkür ediyorum. İnşallah bu sözlerini en kısa zamanda gerçekleştirirler. Böylelikle bu evlatlarımız, onlara reva görülen bu yataklardan kurtulurlar.

Kendi çocuklarına reva görmeyecekleri ortam ve koşullar, neden bu çocuklara reva görülür, onu da bilmem?!

Ne de olsa fakir çocuklar, alışkındırlar (!), olabilir mi?

Onu da bilmem!

Benim bildiğim;

Zulmeden, zulmettiğinin farkında olsa da olmasa da (ki kalpleri en iyi Allah bilir) bunun hesabının Rabbimizin katında elbet sorulacağıdır!

Fakat gene bir kurs düşünün; oyun oynadıkları bahçenin dört tarafı yol geçen hanı gibi. Bir tarafı park. Ki bu park ayyaşların, it uğursuzun uğrak yeri. Keza bunlar yüzünden talebeler birkaç defa tehlikeli durum yaşamışlar. Öte yandan çocukların oyun oynadıkları, hava aldıkları bahçe insanların geçiş güzergahı olmuş.

Şimdi denebilir ki, başlarında kimsecikler yok mu? Olsa ne yazar?! Kimden nasıl koruyacaksınız?! Gücünüz ne kadar ki bu yavruları it uğursuzdan koruyabileceksiniz?!

Esas sorulması gereken sorular şunlar:

1. Bugün hangi okulun bahçesine elinizi kolunuzu sallayarak girebiliyorsunuz?

2. Hangi anne-baba, bahçesi korunaksız olan bir okulda çocuklarının okumasını ister!?

3. Hangi gelişmiş (!) ülkede böyle bir kurs müsade görür?!

4. "Nerede bu devlet, nerede bu millet?"

Hem vakıf yöneticileri hem de müftülük durumun farkında; umursamıyorlar diyemeyeceğim çünkü kalplerini açıp bakmadım. Onu da Rabbimiz biliyor!

Eğer denirse ki okulun fiziki şartları dört tarafı kapatmaya müsait değil o zaman biz de deriz ki;

Taşıyın kardeşim o zaman o kursu başka yere!

Ama ben sizlere olacak olanı söyleyeyim; burada kayıt altında duracak:

(Hiç kimse arzu etmez ama) Allah muhafaza, bir gün birinin başına bir şey geldikten sonra (telaşla !) önlemler alınmaya başlanır. Türkiye'de işler genelde böyle yürümüyor mu? Sorumlular birkaç gün sorguya çekilir, müfettişler gelir gider, takipsizlik kararı verilir...olur biteeeer....

Vay gidene!

Ne de olsa giden fakir (!) Bazen gerçekten fakir çocuğu olmak zor! Ama onlara bu zorluğu reva görenler ise basiretsiz yöneticiler ve duyarsız zenginler!

Yahu! Buradaki sorgudan ne korkuyoruz?! Sen öbür sorguya bak! Günler çabuk geçiyor, bir bakmışız kapımızı çalıvermişler; gidiyoruz diyecekler!

Hadi bakalım kolay gelsin!

Not:

Diyeceksiniz ki neden bu kadar üzerinde duruyorsun. Sen görevini yapmışsın, bırak!

Bir kere öğrendim, Rabbimize ne diyeceğimi bilemediğim için didişip duruyorum. Zaten aklımdan hiç çıkmıyorlar ki! Ara ara dinlemeye çekilip tekrar kapımı çalıyorlar. Hiç boş bırakmıyorlar beni! Şimdi de kitabımı yazarken geldiler önüme dikildiler; resmigeçit yaptılar gözümün önünde ; ne yazdığımı görebildim ne de yerimde oturabildim!...

Rabbimin sorgusunu bana hatırlatıyorlar!

Telaştayım!...

Facebook Yorum

Yorum Yazın