Müslümanlar Uyutanları Öpüyorlar
MÜSLÜMANLAR; BU GÜN UYUTANLARI ÖPÜYORLAR, UYANDIRANLARI DEĞİL!..
" ... İşte ( kullar da farklılıkta) böyledir. Ve Allah'a kulları içinde yalnızca ( bunun hikmetini ve amacını) bilenler hakkıyla saygı duyarlar. Çünkü Allah çok üstün ve yücedir, tarifsiz bir bağışlayıcıdır." ( Fâtır sûresi, âyet 28)
Garip bir toplum ve garip bir Müslüman ülkesi, aydınları, din bilginleri, yazarları, çizerleri, okumuşları, okumamışları, tarikatlısı, tarikatsızı, müridi, mürid olmayanı olduk!..
Kimse, kimseyi dinlemiyor, kimse kimsenin burnundan kıl aldırmıyor hesabı, bir inatlaşma, bir cedelleşme, bir niza, bir münazara almış başını gitmektedir!..
Bu sebepledir ki, ülkemiz, insanlarımız ve milletimiz, genç, ihtiyar bu tür fuzuli, Kur'an dışı hallerin zararını uğramış, halende uğraşmaya, zaman kaybetmeye devam etmektedir.
Tüm bunlar niçin ve neden olmakta, zuhur etmekte ve meydana gelmektedir?
Başta, din bilginleri, insanların önünde bulunan zatlar, alimler bir noktada anlaşmış, karara varmış, birleşmiş, ittifak etmiş değiller.
Maalesef, tarikat önderleri başka bir alem içerisinde, birbirlerine hasım, husumet beslemekte, hatta, birlerini " din dışı" yaşayış içerisinde olmakla suçlamakta, ne Menzil sofileri, Cübbeli'yi anlamakta, nede nede diğerleri Süleymancılara kulak asmaktadırlar!..
Zaten 15 Temmuz safsatası, ülkemizi bir kaosa sürüklemiş, serapa baştan başa felaketin eşiğine taşıyarak, binlerce insanın göz yaşının akmasına, mağdur olmalarına sebep olmuştur. Niçin ve neden?
Çünkü, yazı başlığında da ifade edildiği gibi" Müsülümanlar, bu gün uyutanları öpüyorlar, uyandıranları değil." fehvasınca, uyandıranları, ikaz edenleri, dikkat çekenleri kınamakta, onlara öfkelenmekte, bu kesimleri din dışı faaliyet içerisinde bulunmakla suçlamaktayız.
" Rasulullah'ı en iyi tanıyan isimlerin başında gelen çok sevdiği eşi Hz. Aişe'den Mesruk b.el- Ecda şunu aktarıyordu.
" Bir gün Aişe'nin yanında oturuyordum. Aişe dedi ki: " Ey Aişe'nin babası ( Mesruk)! Üç şey var ki, kim bunlardan birini söylerse, Allah'a iftiraların en büyüğünü yapmış olur." Ben " Nedir onlar?" dedim. O cevap verdi.
" Kim Muhammed Rabbini gördü derse, o kimse Allah'a en büyük iftirayı etmiş olur." Ben yaslandığım yerden doğrulu verdim ve dedim mi; " Ey müminlerin annesi! Dur bakalım, öyle acele etme; Allah " Ve onu apaçık ufukta görmüşti" ( 81/23). " Ve onu bir kez daha gördü" ( 53.13) buyurmuyor mu?" O dedi ki: " Bu soruuyu, ümmetin içerisinde Rasulullah'a ilk defa soran benim. Rasulullah ise; " Gördüğüm sadece Cebrail'di; onu yaratılmış olduğu asli suretinde bu ikisi dışında görmedim. Onu, muhteşem yapısıyla, gökle yer arasını bütünüyle kaplamış hâlde gökten iniyor gördüm" diye cevap verdi.
Hem, sen Allah'ın şöyle buyurduğunu duymadın mı: " Hiç bir beşerî görüş ve tasavvur O'nu kuşatamaz, fakat O, her türlü beşerî görüş ve tasavvuru çepeçevre kuşatır; yalnızca O'dur her şeye nüfuz eden , her şeyden haberdar olun." ( 6.103)
Ve yine sen, Allah'ın şu kelâmını işitmedin mi: " Allah bir beşerle başka bir yolla değil, ancak vahiyle ya da bir perde arkasından, ya da elçi göndererek konuuşur ve dilediği kimselere izniyle vahyeder. Çünkü o çok yücedir , hikmet sahibidir."
( Aişe devam etti:) Kim Rasulullah'ın Allah'ın kitabından bir şeyi gizlediğini zannederse, o da Allah'a en büyük iftirayı atmış olur. Zira Allah şöyle buyurdu: " Ey Peygamber! Rabbinden sana indirilen hakikatı tebliğ et. Eğer bunu ( tam) yapmazsan, O'nun mesajını ( hiç) tebliğ etmemiş olursun." ( 5.67)
( Yine o dedi ki: ) " Kim Muhammed yarın ne olacağını bilir sanıyorsa, şüphesiz o, Allah'a en büyük bir iftirada bulunmuş olur. Çünkü Allah şöyle buyurmuştur: " De ki: Göklerde ve yeerde olan hiç bir kimse gaybı bilemez; yalnızca Allah bilir." ( 27.65)
Bu haberde geçen özellikle Hz. Aişe'nin " Kim Muhammed yarın ne olacağını bilir sanıyorsa, şüphesiz o, Allah'aa büyük iftirada bulunmuş olur." ( Üç Muhammed, M. İslamoğlu, sayfa 67-68)
Sonuç yerine;
21 ci çağın Müslüman kitleleri uyanması, uyumaması lazımdır. Bir kuruluşa, bir cemaate, bir yere bilmeden, tanımadan, içeriğine vakıf olmadan girmesi, acı neticeler, çirkin sonuçlar doğurmaktadır.
Her birey, Allah'ın Kur'an'ını okumalı, anlamaya çalışmalı, Nebevi haberleri yani Sünneti hayatına hakim kılmalıdır. Akabinde, Kur'an ve Sünnete bağlı , cemaat, tarikat, Fetö aidiyeti olmayan ilim adamlarını takip etmeli, onların eserlerini güvenerek, rahatlıkla okumalıdır.
Bunları yapmış olduğumuz zaman ne olacaktır? Bu gün ülkemizde, Müslümanların sağlığından, bilgisizliğinden yararlanan kesimler, gruplar,. cemaatler, hizipler, fırkalar hükümferma olamayacak, istedikleri gibi atlarını oynatamayacaklardır.
Dolayısıyla, ne 15 Temmuz çıkmazı olacak, ne " abilik", nede " ablalık" çıkmazı bulunmayacaktır. Maalesef, kodese düşmüş, çıkmış insanlarla zaman zaman karşılaştığım olmaktadır. İddiaları yudur:
" Biizler, cemaat üyeleri olarak, hoca efendiye yan çizersek, kafa kaldırırsak, ihanet edersek, onun hışmına uğrar, perişan oluruz" düşüncesiyle, aidiyetlerini devam ettirmektedirler. Ben derim ki: Vallahi!.. Billahi!.. O menfur adam hiç bir kimseye bir yapamaz, o duasını, okumasını; üfürmesini kendisine yapsın" derim.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın