MİLLÎ ŞEHİDİMİZ KAYMAKAM
MİLLÎ ŞEHİDİMİZ KAYMAKAM KEMAL BEY!..
" Allah yolunda öldürülenler için " ölü" demeyin! Aksine onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz." ( Bakara sûresi, âyet 154)
Râzî, Kâbî ve Müslim'e atfen " diridirler" ifadesinin " dirilecekler" anlamında kullanıldığını söyler. Bu, cennete girecekler için geçmiş zaman kipinin kullanıldığı âyetlerden kolayca çıkarılabilir. Dolayısıyla;
Allah yolunda ölen veya öldürülen kimse, hayatını ve canını imanına şahit kılmıştır. Ancak böyleleri şehîd olarak adlandırılmayı hak ederler. Veya şu ayeti kerimede ifade buyurulduğu gibi;
" Hakimiyetin tamamı o gün, sadece Allah'a ait olacaktır. O onları yargılayıp aralarında hüküm verecektir. İşte bunun sonucunda iman eden ve o imanla uyumlu davranış sergileyen kimseler, her tür nimetle dolu olan cennetlere yerleşecekler." ( Hac sûresi, âyet 50)
Bu ayeti kerimeler anlamından yola çıkarak, " Millî şehid"imiz. Boğazlıyan Kaymakamı merhum Kemal beyi anlatmak istiyorum. Kabri nur, makamı cennet olsun!..
Her yıl 24 Nisan günlerinde, mazlum ve millî şehidimiz Kaymakam Kemal beyi unutmam mümkün değildir. Diğer taraftan, Zeytun Kumandanı Binbaşı Süleyman beyi, Urfa mutasarrıfı Nusret beyi, Diyarbakır Valisi Mehmet Reşit beyi hayırla ve dualarla yad ederim.
Kaymakam Kemal bey; devletçe kendisine verilen görevi yapmıştır. Hiç bir Ermeni'yi kasıtlı olarak incitmemiş, vurmamış, kırmamış, dövmemiş ve dövdürtmemiştir. Ermenilerin hayatlarını, kendi milletinin hayatı bilmiş, kendi insanına ne kadar merhamet gösteriyorsa, Ermeni insanlarına da onu uygulamıştır.
Ama, ne çare ki, devletin bekası, varoluşu neredeyse inkita uğramış, neredeyse varlıkla yokluk arasında bulunur olmuştur. Bunu fırsat bilen emperyalist ülkeler, İstanbul hükümetini sıkıştırarak, suçsuz, masum, bigünah insanları kodese attırarak mahkemelerde yargılanmalarını sağlamışlardır.
Kemal bey, insan haklarına, kul haklarına riayet eden, koruyan bir devlet adamı idi. Buna rağmen, mahkum edilerek idamla yargılanmış, aleyhinde tutulan yalancı şahitleri reddetmiştir. Savunmasında:
" Hepsi yalandır, uydurmadır. Reis Paşa, ben ne bunların söyledikleri Keller köyüne gittim ne de oradan geçtim Burada vuku bulduğunu iddia ettikleri cinayetlerden de haberim yok.
Hele parmaktan çıkmayan yüzüğü almak için kol kesmek; rica ederim. Bu vahşeti kim yapar? Bu derece şem'i bir işi yapacak bir insan tasavvur edemiyorum. Esasen, birini isbat edemezler. Çünkü,
Hepsi iftiradan ibarettir. Benim haberim olmadan bir şey olmuşsa bilemem. Fakat bu ana kadar bu mevzuda hiç bir şikayetçi gelmemiştir. İlk defa burada Mahkeme huzurunda bu şikayetlerle karşılaşıyorum."
Mahkeme bu haliyle devam ederken, İngilizler ve Ermeniler Kemal Bey'in asılması için Mahkeme Başkanı Hayret Paşa'ya baskı yaptıklarından, Hayret Paşa istifa etmiş yerine " Nemrut" lakabıyla anılan Mustafa Paşa getirilmiştir.
Kaymakam Kemal Bey'in hakkında idamı için fetva verilir, onaylanır ve cezası infaz edilmek üzere Beyazıd Meydanı'na getirilir. Kaymakam Kemal beyin idam edileceğini , asılacağını duyan bütün İstanbul halkı ve bilhassa ülkesini sevenler Beyazıd Meydanı'nda toplanırlar.
Kaymakam Kemal Bey'e idam sehpasının önünde son sözünün ne olduğunda, o toplanan halka şöyle der:
" Sevgili vatandaşlarım, Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bu günde budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet."
Kaymakam Kemal Bey'in idamı, İngilizlerin hiç beklemediği şekilde büyük tepki ile karşılanır. Vasiyyeti üzerine cenazesi, Kadıköy Kuşdili Çayırı'ndaki oğlunun mezarı yanına gömülmesi için, ailesine teslim edilir. Kadıköyde büyük bir merasim yapılır.
Kemal Bey'i tabutu Karaköy İtfaiye Karakolu önünden geçerken, askerler bayrağı yarıya indirerek selam durur. Alışılmısın dışında, tabut eller üzerinde defnedileceği yere kadar götürülür. 10 Nisan 1919.
Gazi Mustafa Kemal'in Kaymakam Kemal Bey'e vefası:
Kemal beyin hakkındaki tüm iddiaları reddederek, ölümünden iki yıl sonra Gazi Mustafa Kemal'in başkanlığında toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından " Milli Şehid" ilan edilir.
Ne yazık ki, devlet, ne zaman ki, zayıflamış, bitkin duruma düşmüş, işte o zaman tüm kararlarını emperyalistlerin isteği doğrultusunda alır olmuştur. Tıpkı, Medine Müdafii General Fahrettin Paşa'nın yine İngilizlere teslim edilmesi gibi.
Sonuç olarak;
Kaymakam Kemal bey, bu aziz millet evlatları tarafından kat'iyyen unutulmayacak, unutturulmayacaktır. Tıpkı, Kaymakam Kemal bey gibi, 15 Temmuz'da, Çukurca'da, Diyarbakır'da vesair yerlerde şehid düşen millet evlatları da unutulmayacaktır.
Örneğin, kim unutur 15 Temmuz şehidi Ömer Halis Bey'i?.. Yüzlerce vatan için can vereni, iki bin küsur sakat, yaralı kalmış gaziyi? Dolayısıyla,
Kemal beyler, bu milletin kalbinde, gönlünde, inancında var olacak, var olmaya devam edecektir. Değil 24 Nisanlar, değil 15 Temmuz'lar, bütün yıllar 24 Nisan olacak, tüm zaman dilimleri 15 Temmuz şeklinde tecelli ederek, milletin kalbinde taht kurmuş olacaktır.
Yeter ki, bu aziz millet evlatları, dostunu, düşmanını unutmasın, vatanına, milletine, din ve imanına, bayrağına göz diken hainleri bilsinler, tanısınlar ve ona göre de adımlarını atmış olsunlar!..
Şehid Kaymakam Kemal beyi bir kere daha selamlar, makamının cennet, komşularının sahabe-i kiram olmasını niyaz ederim. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın