Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

MİLLETÇE ÂKİF' İ, NE KADAR ANLAYABİLDİK?..

     Yazımız başlığındaki soru ilginçtir ve ilginç kalmaya devam edecektir. Hamdü sena olsun ki, Akif'in;  milli hassasiyetle, milli şuurla, imanla yazmış olduğu İstiklal Marşı, aşkla, şevkle ve heyecanla milletimiz tarafından coşku ile haykırılmaktadır.  

      Ama görmüş oluyor, takip ediyoruz ki, İstiklal Marşıımızı yazan merhum Akif'i bu millet yeterince tanımamış ve tanımak istememektedir. 

     Malum olduğu üzere,. Akif; her şeyden önce, şairliğinden öte, şiirlerinin zevkle, heyecanla okunmasından beri olarak, Âkif merhum, bir Kur'an insanı, bir İslam adamıdır. 

      Bakmayın,  siz öylesine İstiklal Marşı her defasında okunduğu zaman süklüm büklüm ayağa kalkanlar, hizaya duranlar, Âkif'ten korkmakta, çekinmekte, düşüncesinden, İslam ve Kur'an anlayışından korkmaktadırlar.

     Merhum Âkif hoca, bir Kur'an insanı olarak, hurafeye, bid'atlara karşı çıkmış, yanlış Kader anlayışını reddetmiş, Kur'an'ın ölüler için nazil olmadığını beyan etmiş, diriler için, yaşayanları ayağa kaldırmak için vahyedildiğini coşku ile söylemiş ve  haykırmıştır.

     Âkif merhumun o  Çanakkale ölüm-kalım günlerinde Necid çöllerinde yazmış olduğu " Çanakkale şiirinin" bir benzeri daha yazılamamış, oradaki heyecan fırtınası, neslimizin imanını coşturmuş, bundan sonraki  yıllarda da coşturmaya, heyecanlandırmaya devam edecektir. 

      İstiklal Marşımız, sıradan, basit bir şiir olmayıp, baştan başa bizi galeyana getiren, bizi coşturan, kalbimizde, gönlümüzde fırtınalar estiren bir şiirdir, Milli Marşımızdır. Yazandan, Mecliste marş olması için oylayan kutlu ellerden Allah razı olsun.  

      Âkif'in, Safahat isimli eserine bir dalınız. Bir şiirini değil, tüm şiirlerini gözden geçirmeye çalışınız!.. Ne göreceksiniz biliyor musunuz? 

      Safahatta, iman anlayışı, İslam anlayışı, Kur'an şuuru ve milletimiz tarafından öze inmeden, şuuruna ermeden okunan Kur'an hatimleri, Yasin'ler, cin kovalamak için okunan sureler, bid'atlar, hurafecilik, yanlış kader ve tevekkül anlayışnın, geriliğin, geri kalmanın, üfürüğün, üfürükçülüğün nefretle kınandığı anlatılmaktadır. 

     Bir iki gün önce idi.. Eski Diyanet İşleri Başkanı Dr. Tayyar beyin, camilerimizde, Müezzinler tarafından çektirilen 33 Defa Sübhanallah, 33 defa Elhamdulillah ve 33 defa söylenen Allahü Ekber tesbihini, acele edildiğinden dolayı çekilemediğinden bahsetmişti. 

      Ben dahil, kimileri bu durumu hafif, basit bir anlayış gibi  görür iken, bir kısım teshibatçılarda alkışlamış oldular. Bu sebeple, sanki hiç bir iş kalmamış, İslam'ın  derdi bu imiş gibi, İslam iyi bir şekilde milletimiz tarafından biliniyor, yaşanıyor gibi bu mes'eleye odaklanması tuhafımıza gitmiştir. 

     Oysa, merhum Elmalılı Hamdi Yazır hocanın tavsiyesi ile, aziz Kur'an'ın Meal çalışmasının yapılması için Âkif ikna edilmiş olur. Halbu ki, Meal, Kur'an'ın aslı olmadığı halde, yerini tutamayacağı halde, Türkçe Kur'an olmaz, ama Kur'an'ın Türkçe Meali olur düşüncesine pek sıcak bakmamış, Türkçe Kur'an Meal çalışması tamamlanmamıştır. 

     Keşke!.. Merhum Âkif'in meal çalışması bu gün milletimizin eline geçmiş olsaydı. Ondan doya doya müstefid olur, neslimiz din adına ortalarda dolaşan hurafeden, bid'atten uzak kalmış olurdu. 

      Âkif merhum, yanlış tevekkülün, kör kaderciliğin hasmı idi!.. Kur'an'ın; bir mezarlık kitabı olmadığını haykırmış, falcılara, düğümcülere, suya üfleyenlere ateş püskürmüştür. Cin kovalayanlara meydan okumuş, tembel tembel çalışmamayı, üretememeyi lanetlemiş, Kur'an'ın " ölü kitabı" olmadığını haykırmıştır. 

     Merhum Âkif; bir istiklal sevdalısı, özgürlük aşıkı,  vatan ve millet dertlisi bir şairdi. İşte, bunun içindir ki, zaman zaman II. A. Hamid'in icraatlarına karşı çıkmış, bu sebeple, zaman zaman tenkit edilmiştir. Ve halende, orada, burada, okuyan kesim arasında, bilhassa gelenekçi Müslümanlar arasında " Osmanlı düşmanı" diye ona dil uzatanlar eksik değildir. Çünkü,

     Kos koca imparatorluk, hak ile yeksan edilmiş, Rus emperyalistleri taa Yeşilköy'e kadar gelebilmiştir. Âkif; bu şartlar muvacehesinde İstanbul'u bırakıp Anadolu'ya geçmiş, milleti uyarmak, düşmana karşı yek vücud olmak  hesabıyla büyük selatin camilerde gök gürler gibi gürlemiştir. 

     Ama, ne hazindir ki, Âkif; herkes tarafından anlaşılmamış, Devleti kuran irade bile, onun konuşmalarından, şiirlerinden rahatsız olmuştur. Bu rahatsızlık üzerine, Mısır'a hicret etmiş, 1936 yılına kadar memleketten ayrı  kalmış " vatan cüda" olarak yaşamıştır. 

     1936 yılında vefat ettiğinde, cenazesi millete bile duyurulmamış, fakrü zaruret içerisinde yaşarak, dâr-ı bekaya yürümüştür. Makamı cennet olsun. 

     Netice olarak;

     Bilindiği üzere, İstiklal Marşımız;  istiklali için, özgürlüğü için, vatanı için şehid olanların, devletini, bayrağını sevenlerin marşıdır. Oysa ki, 

     Milletimiz arasında, sol firaksiyonlarda, Batıcı engerek yılanları da İstiklal Marşını okumaktalar ama, Âkif'i severek okunmayıp, başka çareleri, başka gidecek yerleri olmadığı için okumaktadırlar. Dolayısıyla,

    Bizler, Âkif merhumu camii cemaatlerine, dindarlara anlatamamışken, yabancı hayranları nereden ve nasıl anlayacaklardır. Yukarı satırlarda da arzetmiş olduğum gibi, Tayyar hocamız, halen tesbihatla uğraşmakta, Müezzinleri suçlamaktadır. Bunda;

     Bin bir türlü mes'elenin, sorunun yaşandığı milletin Kur'an'ı anlayarak okumadığını, Türkçesini bilmediğini, öğretmeyenleri suçluyor ve kınıyorum. Varsın, namazdan sonra çekilen tesbihat nasıl olsa bir şekil çekilecektir. Ama, millet tarihimizde insanımız hurafelerle , ilkel şeylerle, muskacılıkla vakit kaybetmektedir. Bende, görevini ihmal edenleri suçluyorum. 

     Ülkemizde, Hamdi Yazır hocanın tefsirinin fevkinde başka bir tefsir çalışması olmamıştır. Olmuşsa da, ana kaynak eser " Hak Dini Kur'an Dili" isimli dünyaca meşhur eser olmuştur. Onun içindir ki,

     Âkif'i rahmetle anıyorum. İstiklal Marşımızın 102 nci yılını aşkla, şevkle ayakta okuyar, başta hoca Âkif'i rahmetlle, dua ile anıyorum. Sonrasında ise, Âkif'in yakın arkadaşlarına rahmet diliyorum. Eşref Edip'e, Hasan Basri Çantay ve diğer hocalara dua ediyorum. Rabbimiz, tümünün makamını cennet eylesin!. Rasulullah'a ve sahabe-i kirama komşu eylesin!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın