A.Raif ÖZTÜRK

A.Raif ÖZTÜRK

Mail: araifozturk@hotmail.com

MEVLİD-İ NEBÎ haftasına Hürmet, NİÇİN?..

Öncelikle, nice sevdiklerimiz kavuşamamışken, bizleri bu seneki MEVLİD-İ NEBÎ (Hz. Muhammed’in doğumu) haftasına kavuşturan, Yüce Rabbimize sonsuz ŞÜKÜRLER ediyoruz.

Mâlumunuz, 16 Eylül-15 Ekim arası, Rabiülevvel ayıdır ve âlemlere Rahmet olan Efendimizin doğumu da Rabiülevvel ayının 12. gecesidir. Bu mübarek haftayı ve geceyi huşû içinde İHYÂ (yaşatma) adına, ilginç ve ibretlik bir kıssayı takdim etmek istiyorum.

Zamanın birinde bir hanım bütün sene boyunca hazırlıklar yapar, Rebi-ül Evvel ayı geldiğinde "bu ay Peygamber(sav) Efendimiz'in doğduğu aydır" diyerek, bu ayda mevlitler okutur, Kur'an'lar okutur ve ziyâfetler verirmiş.

Onun da Yahudi komşusu merak ettiği için, Yahudi eşine soruyor:

“Bu Hanım her sene NİÇİN bu ayda böyle ikramlar veriyor?” Deyince, eşi kültürlü ve bilgili olduğu için, şöyle cevap vermiş:  

-“Onların inandıkları Peygamberlerinin doğduğu aydır bu ay!.. Bu aya hürmeten, bu ayda Kur'an'lar okutur, ziyâfetler verir”. Bu cevap hanımın çok hoşuna gitmiş.

-"Ay ne kadar güzel bir âdet" diye geçirmiş içinden.

Yahudi Hanım o gece rüyâsında, komşusunun o ziyâfetine gittiğini görür ve kapıdan girer. Bakar ki içeride Kur'an'lar okunuyor, yemekler yeniyor. Bu ulvî manzara Yahudi hanımın çok hoşuna gider. Hayran hayran bakarken, o anda içeriye yüzü Güneş gibi parlayan, arkasında da yüzleri ay gibi parlayan bir takım insanlar girer.

Onlara şaşkınlıkla ve hayranlıkla bakarken, en arkadan gidenin koluna yapışır.

-"Siz kimsiniz?" diye sorar.

O zât, şöyle cevap verir:

-“Önden giden âhir zaman Nebîsi Hz. Muhammed Mustafa'dır (sav). Bizler de onun sahâbeleriyiz.” Yahudi kadın merakla tekrar sorar:

-“Burada ne işiniz var”, diye sorunca cevap:

-“Bu Hanım her sene Rasûlullâh'ın doğduğu aydır diye hürmet ederek, bu ayda Kur'an'lar okutup, ziyâfetler verdiği için, Peygamber Efendimiz'de her sene memnuniyetinden dolayı, bizi de alır bu evi ziyârete geliriz" deyince Yahudi Hanım'ın çok hoşuna gider.

Ve tekrar sorar:

-"Ben de böyle ziyâfetler versem, bana da gelir misiniz?”

Cevap: 

-"Bunu ben bilmem, en öndeki Râsûlullah'a (SAV) sor" der.

O Hanım koşarak ön tarafa gider ve heyecanla sorar:

-“Yâ Muhammed!.. Ben de böyle ziyâfetler versem, bana da gelir misiniz?"

Efendimiz Hz. Muhammed, "Evet, fakat BİR ŞARTLA" buyurur. Kadın:

-"Nedir efendim şartınız?" deyince:

-"Müslüman olmalısınız" buyurunca, Yahudi hanımı orada Kelime-i şehâdet  getirerek Müslüman olur.

O heyecanla kadın uyanıverir. Bakar ki evinin içi Nur içerisinde kalmıştır. O ana kadar hiç önemsemediği sabah ezanını, gözyaşları içerisinde dinler.

Günün ilk saatlerinde:

-"Şu Bey evden bir an önce çıkıp gitse de ben de bir an önce ziyâfet hazırlıklarına başlasam" diye düşünürken, eşi çıkmaya hazırlanmış, tam kapıdan çıkacakken geriye döner:

-"Hanım hanım, yarın akşam vereceğin ziyâfet için ne lâzımsa söyle de alayım" der.

Hanımı şaşkınlıkla bakar ve hayretler içinde; "Ââaa, sende mi?" diye bağırır.

-"Evet hanımım, ben de senin gece gördüğün rüyanın aynısını gördüm. Ben de Müslüman oldum...

..Evet dostlarım, meşhur bir kıssa olduğu için detayına girmiyorum…

  • Şimdi biz düşünelim:

Sadece; “Rabiülevvel ayında Hz. Muhammed hatırına yemek yedirene, evine misafirler davet edip ikramlarda bulunana özenerek, AY NE KADAR GÜZEL BİR ÂDET” cümlesi bile, öyle bir ailenin önce Rasûlullah Efendimiz'i rüyada görmelerine, sonra Müslüman olmalarına, neticede de evlerinin Rasûlullah Efendimiz ve Ashâbı tarafından ziyâret edilmesine vesîle oluyor. Demek ki bu ay, bu kadar çok önemlidir.

Gerçi Yahudi ailede doğdukları için, onların bir nevi fetret avantajları var.

  • Fakat bizler de; ümmeti olma şerefine nâil olduğumuz Hz. Muhammed’e hürmeten, bu ayda elimizden geldiği kadar hayır ve hasenâtlarla, Kur’ânlarla zikirler yaparak, ikramlar ve infâklarda bulunmalıyız.

Tâ ki Yüce peygamberimiz, ashabıyla beraber bizim de evlerimizi TEŞRİF eylesin…

  • Hiç olmazsa, O’nun SAV Ümmeti olduğumuzu te’yid ve ispat edelim… Vesselâm.

Facebook Yorum

Yorum Yazın