Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

MEKKE'DE; GÜRÜLTÜ, KALABALIK NE KADAR ÇOK VE HACI OLAN NE KADAR AZ !..

" Ve Allah yolunda hakkıyla cihad edin. O sizi seçmiş ve babanız İbrahim'in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce, peygamberlerin size şahid olması, sizin de insanlara şahitler olmanız için size Müslüman adını veren odur." ( Hacc Sûresi, âyet 78 )

Konumuz ilginç, ilginç olduğu kadar da, bir gerçeği dile getirmekte, haccın, hacı olmanın ne demek olduğunu, maneviyatını, manevi ağırlığını, hacının, toplum bünyesinde parmakla gösterilecek insan olduğunu izah eden, irdeleyen bir yazıdır.

Hacca gitmek, hacı olmak, sıradan, basit, para ile, madde ile ölçülemeyecek bir eylem değildir. Diyanet hesabını hac ücretini yatırıp, yollara düşmek, Kâbe'nin etrafında yüzeysel dönüşlerle, şavtlarla işi bitirmek hiç değildir.

Elli sene önceki, altmış yıl önceki hacıyı arıyorum. Onlar, elleri öpülecek, görüldüğü zaman ayağa hışımla kalkılacak, muhitindeki vuku bulan döğüşleri, kavgaları bitiren, sulh ve sükunu sağlayan hacıyı özlüyorum.

Yani, bir kanun adamı kadar saygın, bir Vali kadar sözü dinlenir, bir Kaymakam kadar muhitinde etkin hacıları maalesef özler olduk. Çünkü, onlar; hakkıyla hac görevlerin ifa eylemişler, riyasız, müraisiz, gösterişten uzak bir şekilde örnek olarak insanlara iyi yolda rehberlik yaparlardı.

Oysa, şimdilerde, hacı çok, adım başı umreci bulunmaktadır ama, toplum içerisinde bir ağırlığı, maneviyat sahibi oluşu dikkat çekmemektedir. Neden ve niçin? Çünkü, Hac bedelini yatırmış, gitmiş şavtını, taafını da ikmal etmiş, sonra da köyüne, kentine dönerek, şahsi ahvalinde bir değişikliğe uğramadan eski adetlerini, hatta densizliklerini aynen devam ettirmektedir. Onun içindir ki;

" Bu kuşağa demek istiyorum ki: Aydın kardeş ve bacım! Doğrusu senin de alaya alıp dile doladığın hacı (!) gerçekten İbrahim'in Haccı'nı yapan hacı mıdır? Her yıl, her insan kuşağının İbrahim'le ahidleşmesi midir? Ne ahdi? Ne yapacak?

Bu insanların her yıl her kuşak, yapmak için söz verdikleri ve İbrahim'in başlattığı hareket ne hareketidir? İlk basamağında tevhidin gerçekleşmesi ve şirkin yok edilmesi hareketidir.

Demek istiyorum ki, şu anda şirk yoksa, puttan İbrahim kırmışsa niçin hâlâ daha güçlü ve daha çok put var insanoğlunun hayatında?

İbrahim salt tarihe ait bir kişilik değildir. Ondan sonraki peygamberler ve en son benim peygamberim de onun yolunun sürdürücüsüdür. Öyleyse İbrahim'in yolu, yolcuların hâlâ izlemesi gereken bir yoldur. O'nun hareketi, hayatın hareketidir.

İbrahim'in kendisiyle mücadele ettiği şirk, bu gün O'nun çağından daha güçlü bir biçimde dünyaya egemendir. Hem daha da katı, daha da kötü, daha da sinsice... En önemlisi, daha da gizlice...

Hacc büyük bir insanî gösteridir. Her yıl, her kuşaktan insanlar, sosyal hayat ve sisteminden soyunmalı, bağ ve bağlantılarını koparmalı; ırksal, ulusal, ailevî ve sınıfsal tüm renk, alâmet ve elbiselerden sıyrılmalı, hayatın insana yüklediği tüm sınır ve kayıtları kesip atmalı, özgür, renksiz ve eşit bir ortamda kefen giymeli ve o görkemli sahneye çıkmalı!.

Çünkü, o sahnede her birey tarihin muhacir ve mücahidi olan İbrahim'in hareket ve heyecan dolu destanını tekrarlamaktadır. Bu, onda herkesin o ilk gösterinin tekrarlayıcısı olduğu bir sahnedir. Bu devrimci ve görkemli törende birey; tüm hareket tavır ve davranışlarıyla, İbrahim, Hacer ve İsmail'in büyük anısını tazeleyip somutlaştırmaktadır.

Hacc; insanların eşitliği, ulus ve sınıfların birliğidir. Tavaf, aşk ve tevhid'dir. Sa'y, eylem ve cihad, öğrenme ve bilince bir dönüş, ideal ve aşk hedefine yönelme hicretidir. " ( İktibas Dergisi, Aralık 2008, sayfa 41, A. Şeriati)

Hakikaten; haccı şirke karşı mücadele şeklinde, müminle, Müslüman birey arasına giren " kurtarıcı" " Şeyh" " Veli" cinsinden zavallılara karşı bir cihad pozisyonudur. Resulullah (sav) bile, müminlerle Allah arasına girmemişken, " Kul-Nebi" olmuş iken, bunlarda kim oluyor ki, müminlerin imanlarını ipotek altına alıyorlar?

Bilhassa, her an, her daim okumuş olduğumuz " Eûzu'de", Allah'tan korunma isterken, şirkten, aracıdan, riyacıdan, her kim olursa olsun her çeşit şirk artıklarından muhafaza, hıfz dilerken, Kâbe'de, şirke bilenmemek, puta, putçulara karşı onurlu direniş göstermemek ne demektir?

Hacca'da; asırlardan ötesinde, İbrahim (as) ve Resullerin yanı sıra bizim peygamberimiz de, en büyük kavgasını imani direnişde göstermiş, Kâbe'nin içerisindeki ve gönüllerdeki putları, putçuluğu yok etmek için hayatını gözler önüne sermiştir.

Yoksa, " Kurtarıcı" " Aracı" her türlü hegemonyasına devam edecekse, Hübel'le, Lat'la, Menat'la ve benzeri putlarla mücadele etmenin ne anlamı olabilirdi ki? Hal böyle olunca:

" Oysa gidip gördükten sonra hacının ne yaptığını daha iyi farkettim. Hacının aldığı sonuç nedir? Kimler gitmektedir? Çoğunluğu, bütün bir hayatı boyunca özgürce dilediği işi yapmış, sınırsız -bağsız , sorumsuzca yaşamış, ölümün yaklaştığı demlerinde, ölünce Münker-Nekir'e bir haraç (!) verebilmek için gelenlerdir.

Çoğunluk ömrünün sonunda gelir ki, artık yapabileceği bir şey kalmamış olsun ve dönünce dört-gözle ölümü beklesin. Yani " bu farzda tamamlandı! Bu da boynumdan söküp attığım bir borçtu." ( a. g. d. sayfa 42 )

Netice olarak;

Bakıyorum da, Umre seferleri, konu-komşuyu, fakiri, fukarayı, yetimi, dulu, öksüzü, evlenemeyeni, düşünmeden yapılan, alışkanlık haline getirilmiş hallerdir..

Bazan sormadan edemiyorum: Çdkça Ume seferi yapanlara!.. " Niçin her altı bir defa umre'ye gidiyorsun?" diyorum. Almış olduğum cevap: " Kardeşim! Kâbe'ye dayanamıyorum, oraları görmeden rahat edemiyorum" olmaktadır..

Oysa, hemen çevresine bakmış olsaydı, bu vatan için, bu millet için canını vermiş askerlerin çocukları ile, yoksul aileleri ile karşılaşmış olacaktı. Bu karşılama, Umre'cinin hesabına gelmemektedir.

Alışmış oraya gidip, bir tavaf yapmaya, sonrada, çarşı, pazar dolaşarak Çin malı, Kore malı, Tayland malı eşya toplamaya!.. " Oğluna saat" " kızına küpe" " toruunlara oyuncak" birde dizi dizi, topar topar teşbih getirmek!..

Haccı iyi anlamalı, ona göre hac kutsal yolculuğuna çıkmalıyız. Oraya hareket etmeden önce, bilinç sahibi olmalıyız. Oradan dönünce de, ordan almış olduğum ruh bize hareket öncüsü olmalı, her türlü şirke, aracıya, şeyhe, dervişe " eyvallah!" etmemeliyiz. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın