Mehmet Akif Ersoy'u Rahmetle Anıyoruz
Bilindiği üzere, 12 Mart 2020 günü, İstiklâl Marşı'mızın kabulünün 99 ncu yıl dönümüdür. Millî Marşımızın yazarı Mehmed Akif Ersoy'u ve Milli Marşımızın kabulünde emeği geçen tüm devlet büyüklerini rahmetle anıyorum.
İstiklâl Marşımızı; bir kere değil, günlük hayatta sürekli okumalıyız!.. Okudukça coşmalı, bu millete, millet evlatlarına heyecan vermelidir.
Ve akabinde, Mehmet Akif kimdir, ne yapmıştır, şiirleriyle Türk tarihine nasıl imza atmış olduğunu yakinen bilmeli ve tanımalıyız. Çünkü,
Mehmet Akif üstadın, hayatında, millete hizmet aşkı, insanımızı uyandırma, milli ruh, milli heyecan verme azmi yatmaktadır. Akif; günümüz dünyasında, sokaklarda sallapati dolaşan, müridan, şeyh, Feto, Mesih geçinenler, Mehdi artıkları gibi değil, İslam'n ve Kur'an'ın gür sadası olarak ömrünü tamamlamış, ahiret yolculuğuna çıkmıştır. Ruhu şad, makamı cennet olsun!..
Onun şiirlerinin tamamında, bir volkan, bir çağlayan, kıt'alar aşma, milleti uyandırma keyfiyeti yatmaktadır. Tembelliği kabul etmemiş, yanlış tevekkülü kınamış, körü körüne yaşanan kader inancını reddetmiş, kalkınmayı, çalışmayı, medeniyeti baş tacı etmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kur'an'ın tefsirinin yapılması için, allame Muhammed Hamdi Yazır'ı, Meal için Akif'i , Sahih-i Buhari'nin Türkçeleştirilmesi için Babanzade Ahmet Naim'i görevlendirirken, maalesef, Akif; meal çalışmasını tamamlayamamış, her nedense Mısır ülkesine hicret etmek zorunda kalmış veya bırakılmıştır.
" Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım."
....
Ne müthiş sözler, deyim ve kelimeler.. Merhum Âkif, bu şiiri yazarken, ülkemiz bir karanlığın, işgalin, düşman taarruzunun altında idi!.. Yunan İt'leri: kudurmuşcasına Anadolu'ya akın akın gelmişler. Akdeniz bölgemiz Fransızlar tarafından adım adım tepelenmiş, Doğu Anadolu Ermeni ve Ruslar tarafından taş taş üstünde bırakılmayarak işgal edilmişti..
İşte, böylesi karanlık, zulüm ve zor günlerde, Âkif; " Kahraman Ordumuza" diye başlık açarak, Ankara Taceddin Dergahında bu müthiş şiiri destanlaştırmıştır.
724 şiirin içerisinden birinci seçilen İstiklal Marşımız, o gündür, bu gündür, aşkla, heyecanla, arzu ile, severek, saygı ile her alanda okunmaktadır.
Her Müslüman Türk evladı bu marşı okurken, dinler iken, kendini tutamaz, göz yaşları boşanır, kalp ritmleri alabildiğince artması çoğalır. Niçin ve neden? Çünkü, İstiklal Marşında İslâm, Kur'an, Peygamber, İslam Tarihi, Türk tarihi, cihad azmi, şehidlik arzusu çokça vurgulandığı içindir.
Millet olamayanlar, milli birliklerini koruyamayan yanı başımızdaki İslam ülkelerini görmekte ve şahit olmaktayız.. Hemen güneyimizde bulunan Suriye halkı, söz konusu yiğitliği gösteremedikleri için, bu gün mazlumları, mağdurları yaşamaktadırlar.
Yunan'ın sınır kapılarında pejmürdelik , ezilmişlik, dipçik, gaz bombaları, vurma, kırma, öldürme hışımlarını yaşamaktadırlar. Onun içindir ki, bizler, milletimizle ne kadar medarı iftihar etsek az olacaktır!.. Milletimizi, uyandıran, imanlarını galeyana getiren Akif gibi üstadları unutmamız abesle iştigal olacaktır.
Akif merhum, Çanakkale savaşında, Suudi çöllerinde görevli idi.. Gecenin bir vaktinde, Boğaz'da kaçışın başladığı, bozguna uğradıkları kendisine duyurulunca, o gece hiç uyumamış, seccadesinin başında, ağlayarak, sıcak kumlara göz yaşı dökerek " Çanakkale" şirini kaleme almıştır. Onun içindir ki,
Bu aziz millet evlatlarının Akif'i iyi anlaması, onun bir mezhepçi, tefrikacı, bölücü, ayırımcı, gerici olmadığını bilmesi lazımdır. Çünkü, bu millet nice şair bozuntusu görmüş, şiirlerine şahit olmuştur ki, kimi bu topraklarda Rus hayranı olmuş, kimi Din ve Kur'an'ı " Çöl bedevisi, çöl kitabı" diyerek tavsif etmiştir..
Sonuç yerine;
İstiklal Marşı'mızın kabulünün 99' ncu kabul yıl dönümünde, bu marşımızı çok çok okumalı, içeriğine vakıf olmalıyız. Olmalıyız ki, din, İslam, Resul, vatan, millet, özgürlük, esaretin çirkinliği, kalkınma, medeniyet nedir, ne değildir tanımaya çalışalım.
Akif; asrın dertlisi bir şairdir. Dertli olması sebebiyle, genç denecek yaşta hayattan göçmüş, fakirliğin, garipliğin vermiş olduğu ızdırapla hayata gözlerini yummuştur. Bir taraftan fakrü zaruret ile yaşar iken bir taraftan da, dini, Kur'anî, fikri zorluklar, bu idealleri yaşama da çekmiş olduğu tahakküm, baskılar, o büyük ruha hayatı boyunca çile çektirmiştir.
Yememiş, giyinmemiş, hayatı doya doya yaşamamış, sürekli çilenin, ızdırabın mahkumu olmuştur. Hiç durmaksızın beyin egzersizi yapmış, düşünmüş, düşünmüş, vatan, millet, bayrak diyerek ebedî aleme göç etmiştir. Dolayısıyla,
O büyük ruhu, bir kere daha selamlar, İstiklâl marşımızını 99 ncu yılını saygı ile kutlar, ebediyen milletimizce okunmasını niyaz ederim. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın