Medine'de Büyük Şair Ali Ulvi Kurucu
Milletimizin algı dünyasında, yanında, ikinci Akif olarak bilinen, büyük alim, büyük şair Ali Ulvi Kurucu'yu ziyaretim, enteresan, unutulmayacak bir anımdır.
Yıl 1983.. Aylardan Eylül ayı!.. Hac görevlisiyim ve haccımızı eda ederek, Medine-yi Münevvere'ye gelmiş bulunuyoruz.
Gençlik ve gençliğin vermiş olduğu azim, irade ve iman kuvvetiyle, halkımız arasında " sünnet" olarak bilinen. tanımlanan " kırk vakit" namazı mümkün mertebe Mescid-i Haram'da eda etmeye çalışıyorum.
Ve bir gün, sabah namazını Mescid'de eda ettikten sonra, kahvaltımızı yaparak, bir ömür boyu saygı duyacağım, ruhuna Fatiha göndereceğim hocamız merhum İsmet Karaokur hocanın teklifi ile:
-İstersen, seninle bir ziyarete gidelim ! dedi.
Ziyaret edeceğimiz muhterem kişinin Ali Ulvi Kurucu olduğunu duyunca memnun oldum, cana minnet bildim ve hemen vakit kaybetmeden, Mescid'e yakın bir mesafede bulunan Arif Hikmet Kütüphanesine yöneldik!..
Çünkü, Ali Ulvi Kurucu bey, o kütüphanenin müdürlüğünü yapıyordu. Yol boyunca, tecrübeli isim, İsmet Karaokur hocamdan, başka ziyaret edeceğimiz isimleri., yerleri, mekanları ve makam sahiplerini öğrenmeye çalıştım.
Hasbelkader; oldu, bitti, küçüklüğümden bu yana, tarihe, tarihi şahsiyetlere, ediplere, edebiyatçılara, şairlere ilgim ve alakam çok fazladır.
Örneğin, M. Akif, Arif Nihat Asya, Hayati Vasfi, Abdürrahim Karakoç ve ülke şairlerinin tümünü sever ve sayarım.
İsmet hoca ile, kalmış olduğumuz otelden ayrılarak, Mescid-i Haram'ın hemen yakınındaki, Arif Hikmet Kütüphanesine doğru yürüdük.. Hem Ali Ulvi beyi ziyaret eder, hem de, öğle namazını mescid de kılmış oluruz düşüncesi planımızdı.
Hem yürüyor, hem de, Medine'de yani Peygamber şehrinde " Türk büyükleri olarak kimler yaşamaktadır?" sorusunu muhterem hocamıza sormadan edemiyordum. Çünkü,
Her İslam ve Kur'an erinin gönlünde yatan düşünce şudur: " Medine'de, vefat etmektir". Bunu bildiğim için, hoca efendi ile bu konuyu teati ediyor, öğrenmeye çalışıyordum. Söz sırasında, Hacı Sami efendiden bahsetmesi, daha çok irkilmeme sebep oldu. " Bir günde ona gidelim" sohbetimizle birlikte, kütüphaneye gelmiş olduk..
Hakikaten heyecanlıydım. O sıralar yaşım genç, Peygamber şehrinin heyecanı, beni stresten strese sokuyordu. Ve kütüphaneye girdik!..
Ali Ulvi bey, bizi hemen kapıda karşıladı. İsmet Karaokur hocamız, Konya'da Müftülük yapmış olduğu için oradan da tanıyordu. İlk sözü;
" Gel bakalım, Konya'nın Erbakan hocası." oldu. Maşallah!.. Tepe gibi insan ve bir o kadar da heybetli ve duruşu müthişdi. Bembayaz elbiseler içerisinde, başında beyaz takkesi ile muhteşem bir görüntü sergiliyordu.
Elini öpmeye çalıştım, ama, tevazuya bakınız ki, bana sarılmakla yetindi. Kendimi tanıttım. Şerafettin! dedim.. Ali Ulvi bey, bu tanıtmamı, bu isim telaffuzumu beğenmemiş olacak ki;
" Gel sen, İncirin şerefi olma, dinimizin şerefi ol, diye ismimi Şerafeddin!.. olarak değiştirmiş oldu. Derken, namaz vaktine kadar sohbet, çay , kahve, Medine içeceği ve arada sunulan ikramlar!..
Söz, döndü, dolaştı, Türkiye'de bir iki ay içerisinde yapılacak olan 1983 seçimlerine getirdi. Merhum Turgut Özal'ı methetti. " Mutlaka bunun desteklenmesi icap ediyor!." sözünü söyledi. Haddimi aşarak, söz arasında, dedim ki.
" Hocam!.. İyi güzel de, Turgut Özal'ın aile yapısı malum!" dedim.. Bu söze karşılık dedi ki: " Şerafeddin'im!.. Kenan Evren'in, kılıcının hem önü kesiyor, hem de arkası kesiyor, Turgut Özal ne yapa bilir ki?" dedi.
Hakikaten, Ali Ulvi bey, iyi bir Erbakan bağlısı idi!.. Dolayısıyla, 15 Temmuz darbesi sırasında, tüm liderleri gözden geçirdik, gördük ki, Feto denilen canavar ruhlu insana herkes inanır iken, sözlerine kanarken, liderler içerisinde bir Erbakan hoca, onu sevmemiş, onun her halini " Muzır" görmüştür..
Ali Ulvi bey, bir kehanette bulunurcasına, daha seçimlere biraz zaman var iken, hatta milletvekili adedi verecek kadar ileri gitti, Turgut Özal'ın ekseriyatla başbakan olacağını söyledi..
Netice olarak;
Merhum İsmet Karaokur hoca efendi ile birlikte, kütüphaneden ayrıldık. Ayrıldık ama, Ali Ulvi Kurucu beyin, cana hitap eden sohbeti, tesirli konuşmaları, beni derinden etkilemişti.
Hac dönüşü, Ali Ulvi beyle aramızda geçen tüm bu konuşmaları, arkadaşlarla Müftülükte değerlendirmiş, teati etmiş olduk.. Derken;
Ekim 1983 genel seçimlerini yaşamış bulunduk. Seçimin hemen ikinci gününde, bendeniz, verilen rakamları, Ali Ulvi Kurucu beyin tahmini ile karşılaştırdım. Hakikaten, neredeyse, tıpa tıp tutturmuştu.. Makamı cennet olsun!
Evet, milletimiz; büyük millettir!.. Akif'leri ile, Ali Ulvi'leri ile, Hasan Basri Çantay'ları ile, Rıdvan hocaları ile, daha ötelere gidecek olursak, Fuzuli ile, Ziya Gökalp ile, Osman Yüksel Serdengeçti'leri ile ve benzeri kahramanlarla büyük bir millettir.
Onlar, gönül dünyamızı süsleyen, bizleri heyecanlandıran, haleti ruhiyemizi değiştiren insanlardır.. Son söz olarak, İsmet Karaokur hocamızı, Ali Ulvi Kurucu üstadı saygı ile, hürmetle anar, makamlarının cennet olmasını niyaz ederim. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın