Mustafa SOLMAZ

Mustafa SOLMAZ

Mail: mustafa_solmaz0002@hotmail.com

MANEVİ TİCARET MEVSİMİ, ÜÇ AYLAR

Üç aylar diye tabir ettiğimiz Recep, Şaban ve Ramazan aylarının ilki olan Recep ayına kavuşturan Yüce Rabbimize sonsuz şükürler olsun.

İlk ay olan Recep ayı kıymetini ve değerini Şaban’dan, Şaban ayı değerini Ramazan’dan, Ramazan ayı ise kıymet ve değerini o ayda nazil olan Kuran’dan alır. Aslında biz yaklaşık 90 günlük bu rahmet mevsiminde Kuran’ın doğum günlerini manevi olarak kutluyoruz. Kendimizi Kuran ayına hazırlıyoruz.

Üç aylarda yapmamız gereken belki de bizi gelecek hayatımıza iyi bir kul olma yolunda hazırlanmamıza vesile olabilecek 5 önemli hususu aktarmak istiyorum.

1. Hayatımızın Her Anının İyi ve Ciddi Bir Muhasebesi:

Her kul hata ve günah işleyebilir fakat önemli olan kişinin hatalardan günahlardan Allah’a yönelip af dilemesi ve kendine çeki düzen vermesidir. Bunun yolu geçmişimizi muhasebe etmektir. Bu muhasebenin en büyük vesilesi bu üç aylar olmalıdır. Çünkü bu aylarda manen yenilenmeye ve tamire giriyoruz. Teşhis olmadan tedavi ve yenilenme olmaz. Hatalarımızı teşhis edelim ki tedavi edebilelim. Önce hataların, hastalıkların kaynağını tespit etmemiz gerekir ki muhasebe sadece; Ne yapıyorum? Ne yapmıyorum? değildir. Niye yapmıyorum? Niye yapamıyorum? Beni namazdan, hayırdan, ibadetlerden alıkoyan engelleyen nedir? Sorusuna muhatap olmayı gerektirir muhasebe. Bu sorulara oturup çözüm bulmamız öncelikle işimiz olmalıdır.

2. Farz İbadetlerin İkamesi

Bu başlığı ilk okuduğunuzda aklınıza namazın gelmesi çok doğal hatta bir o kadar da önemli. Elbette farzların başında namaz geliyor fakat bununla birlikte cihat,emri bil maruf nehyi anil münker, zekat, oruç, hac gibi ilahi farzlar başta olmak üzere adalet, akrabaya yardım, doğruluk gibi üzerimize farz sayılabilecek tüm ibadetlerin iyice gözden geçirilmesi , neleri aksatıyorum? Yapmıyorum? Niye yapamıyorum? Sorularının çözüme kavuşturulması gereklidir mutlaka.

3. Nafilelerin Çoğaltılması

Nafile olarak sadece oruç tutmak değil nafile namazlarla, zekât harici akrabaya, fakire, yoksula, yetime, muhtaçlara infak vb. nafilelerin hayatımızda çoğaltılması suretiyle Allah’a yaklaşmaya vesile edinmemiz gerekir.

4. Bedenler, Zihinler ve Mideler Belli Bir Disipline Tabi Tutulmalı

Toplum ve bireysel olarak hatta Müslüman âlemi olarak tembelliğimizin en başta gelen nedeni de bu hususlardır. Akşam saatlerini TV başında saatlerce dizi, programlarla geçirip geç yatmak suretiyle uyku düzensizliğinin meydana gelmesi manevi olarak doldurabileceğimiz saatleri boşa heba etmek demektir.  Bu da ömrün boşa geçmesidir. Yeme içme düzenimizi de sünnet üzere tanzim etmeliyiz ki hem sağlığımızı koruyup hem de kaliteli bir hayata sahip olalım. Kitap okuma alışkanlığı kazanmalıyız ki zihinlerimiz beslensin. Kur'an ile irtibat güçlendirilmeli, meal okuyarak yüce kitabımızı anlamaya çalışmalıyız. Hadisleri okuyarak Hz. Peygamberimizin örnek hayatını hayatımız yapmalıyız.

5. Temsil ve Tebliğ Sorumluluğu

Biz bu dini hem yaşama hem de yaşatmakla sorumluyuz. Netice itibariyle önce kendimizin yaşaması ki biz buna temsil diyoruz, sonra da başkalarını bunlardan nasipler kılmalı, başkalarına ulaştırmalıyız ki buna da tebliğ ediyoruz. Önce kendimiz okumalı, öğrenmeli, yaşamalıyız ki bu dini güzel temsil etmiş olalım. Sonra da başkalarına okutmalı ve öğretmeliyiz. Bu dini yaymanın tek yolu önce temsil sonra tebliğdir.

Bu mübarek üç aylarda zikrettiğim bu 5 hususa dikkat etmeli ve hayatımızı yeniden şekillendirmeliyiz. Bu üç aylarda kazanacağımız güzel hasletleri sonraki hayatımıza taşırsak bu rahmet mevsimini ihya etmiş oluruz ki o zaman rahmet mevsimi de bizi ihya etmiş olur, cennete layık hale getirir. Kişisel, toplumsal ve ümmet olarak bu günlerin kıymetini bilelim, sahip çıkalım. Üç ayları, Allah'a yaklaşmanın bir fırsatına çevirerek geçirelim, Allah da bize bu mevsimdeki nasibimizi ziyadeleştirsin ki bu mevsimden karla çıkalım.

Allah hepimizi böyle bir çizginin sahibi kılsın ve sonuna kadar da bu istikrar ve istikametten ayırmasın. AMİN.

Facebook Yorum

Yorum Yazın