Kurban sadakat ve teslimiyet ifadesidir
Kurban, yüce Allah’a, hakka, hakikate, iyiye, doğruya, güzele, yakın olma arayışıdır. Kurban sevginin, vefanın, sadakatin, fedakârlığın, teslimiyetin simgesidir. Hiç kuşkusuz kestiğimiz kurbanlar bizi Allah’a yaklaştırmakta, sıratı müstakim üzerinde sebat etmemize vesile olmaktadır. Kurban, Müslümanın malını Allah rızası için harcama ve başkalarıyla paylaşma bilincini geliştirmektedir.
Kurban, sadece akrabaları, komşuları ve dostları değil, yakın olsun uzak olsun yeryüzündeki bütün kardeşlerimizi birbirine yakınlaştırmaktadır. Bu yönüyle Kurban, Afrika’dan Asya’ya, Uzak doğudan Güney Amerika’ya, adını bile duymadığımız nice ülkelerde daha önce hiç görmediğimiz ve tanımadığımız kardeşlerimize uzattığımız bir yardım eli olmaktadır.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye Diyanet Vakfı vekâletle kurban kesim organizasyonları düzenleyerek hem yurt içinde hem de yurt dışında mağdur ve mazlum insanlara cömert ve hayırsever milletimizin kurbanlarını ulaştırarak kardeşlik köprülerini sağlamlaştırmaktadır.
Kurban kesmek, akıl sağlığı yerinde, buluğa ermiş (ergen olmuş), dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan her Müslümanın yerine getirmesi gereken malî bir ibadettir.
Kurban, sunma şekilleri ve amaçları bakımından farklılıklar bulunsa da semavi olsun beşeri olsun bütün dinlerde vardır. Hanefî mezhebinde tercih edilen görüş, kurbanın vacip olduğudur. Müslüman toplumların şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak kurban, asırlardan beri İslam coğrafyasının dinî hayatında önemli bir yer tutmaktadır.
Kur’an-ı Kerimde kurbanın önemine işaret eden ayetlerden bazıları şunlardır. “ Gelsinler ki, kendilerine ait bir takım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah'ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hac, 28), “ Her ümmet için, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık. İşte sizin ilahınız bir tek ilahtır. Şu halde yalnız ona teslim olun. Alçak gönüllüleri müjdele! (Hac, 34), “ Kurbanlık büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik. Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız (Allah'a karşı gelmekten sakınmanız, kulluk şuurunuz) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.” (Hac, 36-37)
Hz. Muhammet (s.a.v)’in, kurbanın meşru kılınmasından itibaren vefat edinceye kadar her yıl kurban kestiği bilinmektedir. Sevgili Peygamberimiz kurban bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu belirtmiştir.
Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80.18 gr. altın veya bunun değerinde para/mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Zengin kimsenin Allah'ın kendisine bahşetmiş olduğu nimetlere şükür ifadesi ve Allah yolunda fedakârlığın nişanesi olmak üzere kurban kesmesi gerekir.
Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deve cinsinden hayvanlardan olur. Bunların dışındaki hayvanlar kurban olarak kesilemezler. Söz konusu hayvanların kurban olarak kesilebilmesi için devenin 5, sığır ve mandanın 2, koyun ve keçinin 1 yaşını doldurmuş olması gerekir. Bunun yanında, 6 ayını tamamlayan koyunlar, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olmaları halinde kurban edilebilirler.
Kurban edilecek hayvanın, sağlıklı, azaları tam ve besili olması, hem ibadet açısından, hem de sağlık bakımından önem arz eder. Bu nedenle, kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memelerinin yarısı kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz.
Ancak, hayvanın doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, topal, bir kulağı delik veya yırtılmış olması, memelerinin yarıdan daha azının olmaması, kurban edilmesine engel değildir. Bunun yanında kesileceği yere gidemeyecek derecede topal olan hayvanlar da kurban edilemez.
Kurban kesim vakti, bayram namazı kılınan yerlerde bayram namazı kılındıktan sonra; bayram namazı kılınmayan yerlerde ise, fecirden (sabah namazı vakti girdikten) sonra başlar. Hanefîlere göre bayramın 3. günü akşamına kadar kurban kesilebilir. Bu süre içinde gündüz ve gece kurban kesilebilir. Şafiilere göre ise bayramın 4. günü gün batımına kadar kesilebilir.
Kurban kesilirken “Bismillahi Allahü ekber” denilir ve şu ayetlerden birisi okunabilir:
“De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetim/kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emredildi ve ben Müslümanların ilkiyim.” (En’âm, 6/162-163)
“Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.” (En’âm, 6/79) Bu ayetleri bilmeyen besmele çekerek kurbanı keser.
Kurban kesmek; sadece kan akıtmak değildir. Kurban sadakat ve teslimiyet ifadesidir. Kurbanda akıtılan kanla birlikte beynimizdeki, gönlümüzdeki İslam’a aykırı bütün duygu ve düşüncelerin de kurban için açılan çukura gömülmesi hedeflenmelidir. İslam'da esasen bütün ibadetlerin özünde yüce Allah'a yaklaşma gayesi olduğunu söyleyebiliriz. Kurbanda bu durum daha belirgin bir biçimde ortaya çıkar. Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurulur: “ Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız (Allah'a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır.”
Kurbanlık hayvan alıcı ve satıcılarının kurban edilebilecek hayvanlar ve özellikleri konularında yeterli bilgilere sahip olmaları gerekir. Kurban bayramı yaklaşırken halkımızın sorduğu sorulardan bu konuda ileri derecede bir bilgi eksikliği olduğu anlaşılmaktadır. İşte bunun için önümüzdeki haftadan itibaren iki hafta “ Kurbanla ilgili en fazla sorulan sorular” başlığı altında sizlere bilgi aktarmaya çalışacağım. Her ibadette olduğu gibi bu ibadetin ifasında da bilgi eksikliği olmamalıdır. Müslüman yapacağı ibadetleri bilgili ve bilinçli olarak yapmalı, kulaktan duyma bilgiler mutlaka temel dini kaynaklarımızdan doğrulanmalıdır.
Fahri SAĞLIK
Emekli Müftü
Facebook Yorum
Yorum Yazın