Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KURBAN İBADETİ!..

" De ki : " Benim tüm istek ve arzum, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah'a armağan olsun!" ( En'âm sûresi, âyet 162)

Ayeti kerimenin yorumu:

" Nusuk özelde " kurban" için kullanılsa da genelde tüm ibadetleri ifade eder. Bu ayet, Kur'an'ın mü'minlerine talim ettiği anddır. İnsanı Allah ' en güzel kıvamda' yaratmış, kıvamını bulması için üstün yetilerle donatarak yolun başına bırakmıştır.

Böylece insanı kendi kendisine emanet etmiştir. Eğer insan emanete sadâkat göstermek istiyorsa, kendisini Allah'a adayacaktır. Zira insanın kendini armağan edeceği ve aldanmayacağı tek kapı Allah'ın kapısıdır.

Allah dışındaki bir kapıya adanış bin aldanıştır.Zira insana 'değerini' yalnızca Allah verir. Bu yüzden Allah'a armağan olana fiyat biçilemez. Fiyat biçilenin ise değeri olmaz. Onu alan da çıkar, satan da. Bu ayet muhatabına bu hakikati tebliğ eder." ( Kur'an-Meal-Tefsir)

Bu girişten sonra şu hususu arzetmek istiyorum. Dün ve bu gündür Kurbanın hayvan canavarlığını iddia eden, boş yere kesilme olduğunu iddia eden Batı insanları ve hayranları niçin İspanya sokaklarında keyfi bir şekilde öldürülen, mıızraklanan ve etlerinin hiç bir işe yaramadığı toplumları nazari itibara almazlar, tenkit etmezler ve eleştirmezler acaba?

Halbu ki, Müslümanların kesmiş oldukları kurban ibadetinin hükmü Hanefi mezhebinde vacip derecesinde bir ibadet iken, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinde sünneti seniyye bir ibadettir.

Müslüman insanın kesmiş olduğu kurban ibadetinden hem kendisi, ailesi ve çocukları müstefid olduğu gibi, konu komşuları, fakir fukaralarda yararlanmaktadır.

Diğer taraftan, kurban ibadetinin temeli İbrahim (as)'a dayanmaktadır. İsmail (as)'ın hatırası bulunmaktadır. Son peygamber Rasulullah (sav)'in kesin emri bulunmaktadır.

Kurban ibadetine ters düşenler, karşı çıkanlar bu işin altında Yahudiiliğin fikri, Siyonistçe düşünceler olduğunu bilselerdi Batılısı da alkışlar, ateşperest de sevinir, inkarcıda alkışlamış olurdu.

Maalesef, Hristiyani çevreler, Siyonist taraflar hali hazır Kurban ibadetini İshak (as)'a dayayıp, İsmail peygamberi devre dışı bırakmak isterler. Onun içindir ki;

" Kurban işte bu yakınlaşmanın , biliş, ve 'barış olma'nın sembolik araçlarından biridir. Kurbanın sembolize ettiği bu ruhu göz ardı ederek, onun verdiği soylu dersi ihmal ederek, kurban kesmeyi " zoolojik bakış"la tartışmak, olayı " kedi gözüyle" algılamaktır ki: o zaviyeden bakanın gözüne elbette et, kan, ciğer, kemik ve deri görünecektir. Oysa ki Kur'an enfes üslubuyla, " kurbanın ne kanının ne de etinin Allah'a ulaşacağını , O'na ulaşacak olanın yalnızca takva olduğunu " dile getirmektedir.

Şeytanın gör dediği yerden değil de , Allah'ın gör dediği yerden bakanlar, kurban sembolünün ardında " Halilullah" olan İbrahim'in, " " Hibetullah" olan İsmail'in , hicretin ölümsüz gelini Hacer'in dillere destan teslimiyetlerini görürler.

Önce ateşle can sınavından geçen ve imanın yanmadığını, hiçbir Nemrud'un ateşinin imanı yıkamayacağını isbat eden İbrahim'in, canan sınavından da geçerek Allah'a adananların harcanmayacağını isbat ettiğini görürler. " ( Savaş kesmeyen sözler, M. İslamoğlu, say. 267)

" Ve Biz, her ümmet için kurban kesmeyi bir ibadet kıldık ki, bu vesileyle O'nun kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine Allah'ın ismini ansınlar. Bakın, ilahınız tek bir İlah'tır; o halde yalnız O'na teslim olun! Ve ( sen de ey Peygamber); O'na yürekten boyun eğenleri ( O'nun rızasıyla ) müjdele!" ( Hac sûresi, âyet 34)

Mensek, özelde " hacda kesilen kurban" genelde " hacca özgü ibadetlerden her biri" ya da bunların " yeri ve zamanı" anlamlarına gelir. Bu bağlamda hac ibadetinin bir parçası olan kurban kastedilmektedir.

Cahiliye döneminde hac zamanı putlar için kesilen kurbana el-ıtr( veya atire) adı verilirdi. Kur'an onların yerine mensek ve türevlerini kullanarak yepyeni bir kavramlaştırmaya gitmiş ve bununla cahiliyye kurban kültünden farklı olarak tevhidi bir kurban tasavvuru oluşturmayı amaçlamıştır.

Bir kere, Kurban Bayram günlerinde, mahalle arasında, evlerin önünde, temizliğe dikkat edilerek, kesilen kurbanlara çekilen Tekbirler ortama, kesene, ailelere ve tüm insanlara huzur ve rehavet vermektedir.

Dahası, kesemeyen insanların et yeme problemi ortadan kalkmakta, o günlerde, tekbirler, dualar, birlik ve beraberlik ortama huzur ve yaşam biçimi vermektedir.

Kurban günlerinde, toplu toplu kılınan bayram namazları, hep birlikte söylenen Tekbirler gönüllere neşve, kalplere sekinet vermektedir.

İslam'ın bu muhteşem hayri sistemini sadece kurbana has kılmayıp, hayatın her anında kesilen adak kurbanları, akike kurbanları, hayri maksatla kesilen kurbanları unutmamak lazımdır.

Netice olarak,

Bizler mü'minler olarak ne kadar şükretmek, emre amade olsak az gelecektir.

O gün göklere yükselen Tekbirlerin yanı sıra küskünlüğün bitirilmesi, barışın yaygınlaşması, birlik ve beraberliğin temini bizlere huzur ve güven vermektedir.

Mes'elenin hoş ve mübarek tarafına bakınız ki, hacca giden mü'minler kurbanın kesilmesini beklerken, vatanımızda da Bayram namazını kılarak kurban kesme işlemini başlatıp , eşle dostla birlik ve beraberlik içinde helal taamdan tatmayı severek, dua ederek bitirmekteyiz.

Kırılan kalpler, üzgün gönüller bu huzurla Allah'a dua edilmekte,kırgınlıklar, dargınlıklar bitirilmektedir.

Çünkü, kurban kesmenin hikmeti, " eşyanın insanın emrine amade kılınmasını" vurgulamaktadı. Bir kere bilmeliyiz ki, kurban kesmek, Allah'ın koymuş olduğu sisteme uymak, saygı göstermektir.

Mü'minler, kurban bayramında şunu teyiden söylemekte ve dile getirmektedirler. Allah'ım!.. Senin varlık için koyduğun sıralamayı bozmayacağım, ahde vefa gösterip ömrümce ifa edeceğim!.. demektir..


Rabbmiz!.. Kesilen kurbanlarımızı makbul, yapılan duaları birlik ve tesanüde payanda kılsın İnşaallah!.. Selam ve dua ile...

Şerafettin Özdemir
 

Facebook Yorum

Yorum Yazın