KUR'AN'IN ÜSLUP ÖZELLİĞİ!..
" Allah'ın vurduğu boya... Kim Allah'tan daha güzel boya vurabilir ki? İşte biz, ( bunun için) yalnızca O'na kulluk ederiz." ( Bakara sûresi, âyet 138)
Âyeti kerimenin yorumu:
" Boyaların hası Allah'ın boyasıdır; Allah'ın boyası " fıtrat", yani insanın doğasıdır. Fıtrat, insanın doğasına Allah'ın döşediği muhteşem altyapıdır. İnsanın doğal boyası budur; onun üzerine sürülen tüm boyalar estetiktir.
Zımnen: Müslüman olmak bir başka boyayla boyanmak değil, sentetik boyaları atıp kendi öz boyasına dönmektir.. Bu yüzden İslâm'a dönüş öze dönüş, kendine geliştir." ( Kur'an Meal-Tefsir)
Hamdü sena olsun ki, aziz Kur'an, nazil olmaya başladığı Hira'dan bu yana okunmakta, ezberlenmekte ve aşk ile, şevk ile gürül gürül okunup, anlaşılıp emirleri yaşanmaktadır.
Kur'an'ın üslup özelliği!..
" Kur'an üslubu, okuyucuyu zihnen hep uyanık ve dingin, coşkulu, heyecanlı, düşünen ve sorgulayan bir dünya içinde tutmayı amaçlar. Bu sebeple de Kur'an, teorik bilgiyle pratiğin örneklerini yan yana zikretmiştir.
Kıssalar ile peygamber-ümmet ilişkilerinden hemen sonra imana vurgu yaparak ahlaki ilkeler sunmuş, Müminlerin mutlu sonlarının anlatımının peşinden, gevşemeyi önleyip motivasyonu yüksek tutmak için inançsızlığın ölümcül ve yıkıcı sonuçlarını sergilemiş, ilahî cemal sıfatlarının odak terimleri olan rahmet ve mağfiretin hemen peşinden , ilahî izzet ve intikamla ilgili sıfatları getirmiştir. Kısaca, zıtlıkları harikulade bir biçimde telif etmiştir. Bu, Kur'an'ın teşhisiyle, ilahî bir üslup ve aşkınlığın fırça darbeleridir.
" Allah'ın boyasından daha güzel boyası olan var mı ki?" ( Bakara sûresi, âyet 138)
Kur'an böylece, her konuyu belli bir bölümde sunmak gibi monoton bir yola girmemiştir. İnsanı, süregelen bir zaman içinde, imanın ve ahlakın teorisi yanında pratiği, aktüel var oluşun yanı sıra, tarihin uzak ve derin çağıltısı ve felsefesi , içkin olan yaşamın ( el-âcile) yanında, metafizik olan hakikatin ( el-âhire), bütün var oluş ve var olanlar ufkunu titreten ve ritmine cezbeden kuşatıcılığı ile iç içe bulundurmuş , emsali görülmeyen bir bütüncüllük ( bolizm) sergilemiştir.
Kur'an'ı yüksek bir var oluş bilinciyle okuyan bir kimse, muayyen bir zaman dilimi içinde âdeta bütün zaman boyutlarını kendi hususi tarihiliği içinde bütün tarihilikleri yaşar İnsanı kendi cazibe alanına çekerek değiştiren, giderek dönüştürüp onu yeniden inşa eden bu ruh ve var oluş ateşi, işte Kur'an'a özgü bu nazım ve söz düzeninden kaynaklanır. " ( İs. Giriş, say. 23-24)
Bazan, güzel sesle okunan Kur'an karşısında heyecanlanır, taa bidayetine, Hira mağarasına giden, o hali, o muhteşem kudsiyeti tahayyül ederim.
Ülkemiz hafızları baştan başa mükemmel okuyan, seslendiren, kalplere dokunan insanlardır. Kim, unutur Hafız İsmail Biçer'in yine İsmail Coşar'ın okumuş oldukları aziz Kur'an'ı? Tamamı, hepsi, mükemmel insanlardır. Abdurrahman Gürses hocamızın okuyuşu, Tayyar hocanın kalplere, gönüllere dokunduğu Kur'an anları!.
Antakya ( Hatay) karileri Kur'an'ı daha değişik şiveyle okumuşlar, bizlere Kahire hafızlarının okumuş oldukarı Kur'an savt ve sedasını yaşatmışlardır. Habibi Neccar Camii imam-hatibi merhum Fuat Şenses'in Kehf suresini okuması, unutulacak bir okuyuş değildir.
Afşin İlçesinini medarı iftiharı Hafız Hasan Polat hocanın Kur'an'a vermiş olduğu emek unutulacak, kaybedilecek bir zaman dilimi değildir. Allah uzun ömürler ihsan buyursun!..
" Her şeyden önce Kur'an ayetleri , son derece özlü ifadelerdir.Sözün ve mananın yardımıyla anlaşılacak lafızlar zikredilmemiş ( hazf, ihmâl), buna karşın vurgu yapmak veya dikkat çekmek amacıyla kimi ifadeler bağlam sebebiyle zikredilmiş ( itnâb), seci' ve şiirde olduğu üzere ölçü ve ahenk hiçbir kelime ya da harf zikredilmemiştir.
( Tatvîl), Yüksek edebî Arapça için söz konusu olan bütün sanatları ( teşbîh, mecâz, temsîl vd.) içeriyor olmasına karşılık , Kur'an, hepsinin toplamından yüce bir kelamdır. Bunu vurgulamak amacıyla olsa gerek Tâhâ Hüseyin " Kur'an ne şiirdir, ne nesir; O KUR'AN'DIR!" demiştir..( a.g.e.)
Netice olarak,
Dünyanın en güzel edebi, mükemmel şiirlerini, bestelerini dinleyebilir ve bir kaç defa dinledikten sonra, onları bir daha dinlemez, görmek istemezsiniz.
Ya Kur'an?
İşte, aziz Kur'an'ı dinlemek öyle değildir. Dinledikçe dinler, okundukça okunmasını istersiniz, usanmazsınız, içiniz açılır, kalbinize bir yumuşaklık gelir, kendinizi taa ötelere götürürsünüz.
Yıllar önce idi.. Arafat vakfesi anında merhum İsmail Coşar'ın Kur'an okuması beni heyecanlandırdı, kendi görev yerimi terkederek merhum hafızın bulunduğu yerde kendisini tebrik etmeye gitmem olmuştur. Allah rahmet eylesin!.. Aramızdan erken yaşta ayrıldı..
Onun içindir ki, aziz Kur'an'ı okunmasıyla kendimize gelir, imani bir hale girmiş oluruz. Tabii ki, Kur'an'ı usanmadan, bıkmadan okuyalım. Ama, onunu eşsis, engin, muhteşem anlamını da içtenlikle takip edelim. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın