KUR'AN'DA TÜRBECİLİK VAR MIDIR?.. -2-
" Şu bir gerçek ki, SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN. Dahası, bu daveti sırtını dönüp uzaklaşan sağırlara da işittiremezsin." ( Neml sûresi, âyet 80)
Bu günkü konumuz, " Kabirde hayat var mıdır?" sorusundan ziyade, " Kur'an'da türbecilik var mıdır?" olarak gündeme taşıdım ve izah etmeye çalışacağım!.. Rabbimiz!.. Türbecilik, yatırcılık rezilliğinden bizleri halas eylesin!..
Üzülerek, teessürle arzetmeliyim ki, ülkemiz, baştan başa bir türbeler, türbecilik ülkesidir. Böyle olmakla kalmayıp, adeta türbelerin etrafında kümelenen binlerce insanların ne tür batılla haşir neşir oldukları, şirke kapı aralarcasına günaha giriftar olunduğu herkes tarafından müşahade edilmektedir.
Ülkemizde, her alanda, her İlçe'de, her İl'de bir, bir kaç tane türbe, yatır bulunduğu kesindir. Türbe veya yatır bulunmakla beraber, Kur'an okumamış, onu anlamamış, hayatlarına geçirmemiş kadın-erkek her insanımız bu türbelerin, yatırların etraflarında pervane misali dönmektedirler. Şu alıntı yazıma dikkatinizi arzedeceğim:
" Özellikle ibadetler konusunda kıyasa yer yokken, insanlar bu amelleriyle ibadetlere mantıklarını karıştırmaya başlayarak dinin özünden gelen ibadetleri ve sünnetleri bulandırdılar. Namaz, oruç, dua, zikir, kabirler ve türbeler ile ilgili bir çok hurafenin ve bid'atın kökünde, bu bid'atçı mantık görülür.
Allah'ın Rasulü (sav); kabirlerin üzerine bina yapmayı, o binaların ( ki buna türbe veya darîh denilir) içerisini çinilerle süslemeyi, içlerini aydınlatmak için avizeler ve kandiller asıp mum yakmayı, kabirleri yükselterek üzerlerine sanduka koymayı, onları ipekli kumaşlarla süslemeyi haram kılmıştır.
Buna rağmen, bir çok türbenin içerisinde namaz kılınması için mihraplar yapılmıştır. Hacı Bayram Veli türbesi ve padişahların hemen hepsinin kabirleri böyledir.
Celaleddin-i Rumî'nin Konya'daki türbesi, İslâm dininin hangi emriyle uyuşmaktadır. Kabirleri saraylar gibi ziynetlendirme fikri; Mecusî, Budist, Helen , Roma, Yunan ve Mısır dinî kültürlerinin bir kalıntısıdır.
Kabirlerin dış görünüşüne bu kadar ta'zim gösteren bir çok insan, neredeyse kabirdekilere ibadet edecek hale gelmiştir. Hacı Bayram'daki minarenin kapısının anahtarının ne işler gördüğünü (!) hâlâ bilmeyen var mı?
Horasan'dan gelen bir ailenin kabirlerinin, insanlara şifa ocağıdır (!) diye, bir ticaret kaynağı ve sömürme aracı kılındığını bizzat kendi gözlerimizle gördük. ( Bu kabirlerin bazısı Ankara'nın Yenimahalle ilçesine bağlı Memlik Köyü'ndedir. Buraya her türden müzmin hastalar getirilip haftalık seanslar karşılığında türbedarına para verilerek, oradaki ölülerden şifa vermeleri beklenir. )
İnsanlar şifayı Allah'tan dileyip sonra sebeplere yapışıp Allah'a öylece tevekkül edecekleri yerde, ölülerin kabirlerinden meded ummaktadırlar.
İşte bu bid'atlar, dua edebiyle ilgili itikadımızın bozulmasından sonra ortaya çıkmıştır. Ölüleri ve onlara ait şeyleri vesile edinmek şirk'in başlangıcıdır. Ne acıdır ki insanların çoğu bunu bilmez." ( Kandil Geceleri ve bin yıllık yanılgı, M. E. Akın, sayfa 64)
Ülke insanımızın, bu tür bid'atlardan, hurafi eylemlerden etkilenmeyenleri çok çok azdır. Bendeniz, türbeli bir camide görev yapmış olduğum için, bu tür rezaletleri, türbeye tavuk, horoz kurban edilme perişanlığını bizzat yaşamışımdır.
Netice ve sonuç yerine;
Aziz Kur'an'ın Neml sûresi, 80 nci ayeti kerimesinde " Şüphesiz sen ölülere eişittiremezsin". buyurulduğu halde, ölülerin, makberde yatanların, yatır sahiplerinin diriden, dua bekleyecekleri, umdukları yerde, dirilerin, yaşayanların mezarlara koşmasına ne denmelidir?
Nice nice beylerin, hanım efendilerin, oğlunun, kızının üniversite sınavlarında, meslek seçimi imtihanlarında başarılı olmaları için, ellerinde tuttukları " Cevşen"lere ne demeli, türbeden imdat istemelerine nasıl bir izah getirmeliyiz?
Öğrencinin işi tamamen, öncelikle başarıya, çalışmaya, bilgiye dayalı olduğu halde; türbenin yanı başında " Aman efendim, geldik kapına, oğlumu kazandır, kızımı evlendir" (!), diye dua etmemizin, hıçkırıklara boğulmamızın Kur'an'la, İslam'la bir ilintisi olabilir mi?
Millet olarak, aydınlık yarınlara koşa bilmemiz için aziz Kur'an'a sarılmalı, onu okumalı, anlamalı ve emirlerini yaşamalıyız. Belki de, denilecektir ki, " türbe ziyareti yasak mıdır?" Hayır!.. Türbe ziyaretleri, yatır ziyaretleri yasak değildir ama, onların ruhlarına dua okumak, Fatiha göndermek şartıyla!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın