KUR'AN-I KERİM'İ, SIRLAR KİTABI GİBİ OKUMAK!..
" O, gökten su indir de vadiler kendi hacimlerince sel olup akar. Bu sel, üste çıkan bir köpüğü yüklenip ' götürür). Süs veya eşya yapmak için ateşte yakıp erittikleri şeylerden de buna benzer köpük olur. İşte Allah gerçekle batıla böyle örnek vermektedir. Köpük atılıp gider, İnsanlara yarar sağlayan şeye gelince o, yeryüzünde kalır. İşte Allah böyle örnekler vermektedir." ( Ra'd sûresi, âyet 17 )
Zikredilen bu ayeti kerime mealinde geçici, gereksiz şeylerle kalıcı, yararlı şeylerin kıyaslamasına yer verilmektedir. Gerçek, kalıcı olandır ve insanlara fayda verendir; batıl ise yararsız ve geçici olandır.
Maalesef, aziz Kur'an'ı, sırlar, esrarengiz bir kitab gibi okumak, dün olduğu gibi bu günde aynen okunmaya devam edilmektedir.
Günümüz dünyasında, yetişen gençlik, böylesi bir hava içesinde Kur'an okumakta, Kur'an'a yaklaşmakta, anlamakta ve dünyaya meydan okutma yerine, sır, esrar, büyü, batini bir veche vererek okumakta, hayatlarına böylece yansımasını sağlamaktadır.
" Hayatın/tarihin içerisinde bir irade oluşturmayı başaramayan Müslümanlar, konformizm yönünde, egemen davranış ve tercihler yönünde, yeni konumlar ediniyor.
Kendi inançlarını, kavram ve kurumlarını meşrulaştırma yetisine sahip olmayan ya da bu yetilerini kaybeden bireyler ve toplumlar, düşünsel, kültürel, entelektüel uyuşukluk içerisine girerek mücadele alanını terkediyor.
Konformizmi seçen " hoş görülü" akımlar bütün totaliter yapılarla ittifak kurabiliyor. Bu ittifaklar ahlaki ve manevi yozlaşma/ yabancılaşma pahasına gerçekleştiriliyor. Totaliter yapılarla iş birliği yapıldığında , ahlaki, vicdani ve entelektüel tükeniş başlıyor.
İslami düşüncelerimiz, bizim haayatımıza, anlam ve amaç bilinci kazandırmıyorsa; sorumluluğa ilkeli olmaya ve eyleme yönlendirmiyorsa; bu düşünceler hiç biir işe yaramazlar.
Düşüncelerimizin ve inançlarımızın , hayatın ve tarihin içerisinde, insan'a, topluma neler kazandırdığını sık sık gözden geçirmeliyiz. Bizleri, inanç ve düşüncelerimiz yönetmiyorsa eğer, bu inanç ve düşünceleri yeniden değerlendirmeliyiz.
Sömürgeci modernliğin himayesi altında gelişen aklın sınırsız egemenliği, bilimin putlaştırılması, bütün anlam egemenliği , bilimin putlaştırılması , bütün anlam sistemlerini/ yapılarını yok etti...." ( İktibas, Eylül 2008, say. 18-19. A. Müftüoğlu)
Günümüz dünyasında, ülkemizde yaşanan sıkıntı da zaten buradan kaynaklanmaktadır. Aziz Kur'an'ı sırlar, efsunlar, hurafeler kitabı gibi anlamak, okumak, yaşamak ve kendi çömezlerini de bu yönde yetiştirmektir.
Örneğin, ülkemizde meydana gelen 15 Temmuz kalkışması, devlete baş kaldırı harekatı da bu tür kişileri ve liderlerini öne çıkarmaktan dolayı meydana gelmiştir.
Farklı inanç anlayışıları, mehdi, mesih anlayışları birilerini büyütmüş, hem de önleri alınamayacak şekilde büyümüşlerdir. Böylesi sahte yükselişlerini önü alınamamış, değil Türkiye, sair İslam ülkelerini de beğenmeyip ABD'ye şeyhini uçurmuştur.
Söz konusu sahte şeyh, bir kısım tılsımlı, sihri, efsun dolu sözleriyle, kavil ve mesajları ile, müridlerini ayakta tutmaya çalışmakta, hatta cennet ve cehennem yolu bile gösterilerek onlara kurtuluş muştusu vermektedir.
Zaten, dün ve bu gündür, tüm esrar içerikli liderler, kendi bağlılarını uyutmak, kendi etrafından kopmamaları için müjde üstüne müjde, içerik üstüne içerik sunmuşlardır.
Netice olarak;
Aziz Kur'an'ı, esrarengiz, hurafe içerikli atmosfere sokanlar yeni bir atılımın öne çıkması değildir. Bunlar, bu örgütlerin liderleri, örneğin, ABD'yi vatanlaştırır iken, İsrail ülkesini medhü sena ederken, mazlum Müslümanları da tu-kaka yapmaktadırlar.
Sırlar dünyasının kurbanı olmuş, müridanlar, hali hazır, muştuyu, kurtuluşu, felahı, cannete girmeyi bir ümmi kişiden bekleyecek kadar biçare, beyin tutulmasına maruz kalmış insanlardır.
Selçuklular zamanında yaşamış, Haşhaşi lideri de aynı metodu takip etmiş, kendine bağlı olanlara cennet yolunu işaret ederken, onları ölümüne ölümüne sürüklemiş, kan, kıtal; terör işlerinde kullanmıştır.
Örneğin, yalancı peygamber Müseylime bile bu yolu takip etmiş, uydurduğu düzmece kitabına etrafındaki insanları inandırmayı başarmış, sonuçta Hz. Hamza (ra)'ı şehid etmiş Vahşi isimli, sonradan Müslüman olan zatı muhterem tarafından öldürülmüştür.
Demek ki, aziz Kur'an'ın emirlerini saptıranlar, batini, esrarengiz şekle sokanlar, onu sırlar kitabı gibi okuyanlar, değerlendirenler, bu yolu , metobu kendilerine rehber edinenler, İslam'a fayda yerine zarar vermekte, İslami anlayışın önüne sed çekmektedirler.
Rabbimiz!.. Kur'an yolunda yürüyen Müslümanlara yardımını esirgemesin!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın