Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KUR'AN-I ÇOK OKUMAK DEĞİL, ANLAYARAK OKUMAK!

Konumuz başlığı Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı sayın Doç. Dr. Burhan İşleyen hoca efendiye aittir.. Kendisini tebrik ediyor., bu müthiş sözünden dolayı kutluyorum.

"O'dur rüzgarları rahmetinin önüne katıp müjdeci olarak gönderen; nihayet bunlar yağmur yüklü bulutları taşıyınca, onu ölü toprağa doğru sevkedip bu yolla su indiririz ve böylece her türlü ürünün yeşerip boy vermesini sağlarız. Ölüleri de işte böyle dirilteceğiz: belki düşünür de ibret alırsınız." ( A'râf sûresi, âyet 57)

" Ekalle, " kaldırılan şeyin hafifliğinden değil kaldıranın güçlü olmasından dolayı yükü kolayca kaldırma" ( Râğıb)

Buradaki " ölü toprak" ile bir sonraki âyetteki " bereketli toprak" birbirinin mukabilidir. Ölü toprağın rahmet yağmuruyla nasıl canlandığını tasvir eden bu ve bundan sonraki âyetle, ta yürekten alçak gönüllü olarak, kaygıyla umut arasında duadan söz eden 55-56, âyetler arasındaki ilişki dikkat çekicidir." ( Kur'an-Meal-Tefsir)

" İnkar da ısrar eden o kimseler görmezler mi ki; gökler ve yer başlangıçta bitişikken Biz onları ayırdık ve ( hareket edebilen) her canlıyı sudan var ettik! Buna rağmen hâlâ inanmayacaklar mı?" ( Enbiya sûresi, âyet 30)

" Buradaki ratk ile âlemin varoluş öncesi potansiyeli hali, fetk ile de bunun fiili varlık olarak ortaya çıkma hali kastedilmiş olabilir. Yoktan yaratılıştan bir sonraki aşamayı ifade ettiğini söyleyebiliriz.

Başkan Yardımcısı hocamızın mevzusuna yeniden vurgu yapacak olursak, nerede, nasıl yanlış yapmış olduğumuz apaçık kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Böylesi bir hata da zaten kendiliğinden tezahür edecektir. Akletmediğimiz, aklı geri plana atmamızdan dolayı meydana gelmiş bulunan yanlışlardır.

Aklı çalıştırmadığımız, kullanmadığımız nedeniyle bedbin ve perişanız. Batı ülkeleri, ABD. ve sair Hristiyan ülkeleri rahat ve konforlu yaşarken, alemi İslam'ın hali pür melali dikkat çekmiyor mu?

Tüm bunların sebebi şudur:

" Kur'an, akletmeyenlere vahyin bir fayda sağlamayacağını açıkça dile getiriyordu. " Şayet akletmiyorlarsa, seni dinlemelerine rağmen, sağırlara sen mi işittireceksin." ( Yunus 42)

Yine böylelerini " Canlıların en zararlısı" ilan ediyordu. "İyi bilin ki, Allah katında canlıların en zararlısı, akletmeyen ( gerçek) sağır ve dilsizlerdir" ( Enfal 22)

Ve Kur'an, sadece " Şirk" için kullandığı " iğrenç" ifadesini, akletmeyen kimseler için de kullanmakta bir sakınca görmüyordu: " Allah akletmeyenleri iğrençliğe mahkum eder." ( Yunus 100)

Yüzlerce kez muhatabını tezekküre, tedebbüre, taakkule, tefekküre, tefakkuha davet eden vahiy, sahih nakille selim aklı aynı gayeye hizmet edip, aynı kaynaktan beslenen araçlar olarak görüyordu. Cehennemde son bulmuş bir hayatın sahipleri kendilerine sorulan bir soru üzerine şu itirafı yapacaklardı:

" Onlar " Eğer biz" diyecekler, " ( vahye) kulak vermiş olsaydık ya da aklımızı kullansaydık şimdi bu can yakıcı ateşe layık olanlar arasında olmayacaktık!" ( Mülk 10) ( Aklın yeniden inşası, M. İslamoğlu, sayfa 109)

Hakikaten, ümmet olarak bizleri ayak altı edenler,. ettirenler, Kur'an'dan uzaklaştıranlaar utanmalıdır. Çünkü, ümmet olarak yaşadığımız felaketlerin temeli Kur'ansız yaşadığımızdan ötürüdür.

Bu hususta, Başkanlıkta sınıfta kalmıştır. Maşallah!.. Camilerimizde zaman zaman mihrabiye olarak Kur'an tilaveti yapılmaktadır. Ne acı ki, okuyanın sesi güzelse okunan Kur'an dinlenip, başlar sallanıyor. Sormuş olsak, " Okunan Kur'an'dan ne anladın?" desek " Ben ne bileyim" cevabını almış oluruz.

Üç beş dakika okunan aziz Kur'an'ın anlamı da verilmiş olsaydı, kısa kısa ayetlerin nüzül sebepleri hakkında cemaatler bilgi sahibi edilmiş olsaydı, insanlar heveslenecek, herkes surelerin, ayetlerin iniş sebebine yönelecek, bu yöneliş gün geçtikçe hız kazanacak, Müslümanlar Kur'an'dan bilgi sahibi olmuş olacaklardı.

Sayın Burhan hocamız bu hususta yetkili mercidedir. Genelgeler çıkarılmış olsa, tıpkı bir dönem camilerimizde "Zühr-i ahir" isimli sonradan uydurulmuş namazın kılınmaması uğrunda talimat verildiği gibi, Kur'an'ın; okunması, anlaşılması ve yaşanması içinde talimatlar verilebilir.

Bendeniz, uzun yıllar görev yapmış olduğum camide, " Zühr-i ahir"in kılınmaması için teklifte bulunduğumda, genelde insanlar " din elden gidiyor" zannetmişlerdi. Şimdi bakıyorum da, beş bin kişilik camide bir ümmi vatandaş oturduğu yerde " Zühr-i ahir" denilen uyduruk namazı kılmaya çalışmaktadır.

Netice olarak;

Yukarı satırlarda da arzetmeye çalıştığım gibi, aziz Kur'an'ın camilerimizde okunması, anlaşılması ve emirlerinin yaşanması için gerekli hassasiyet, gayret, gerekli talimatlar insanlara sunulmalıdır.

Böylelikle, İnşallah!.. Camilerimiz lebalep dolacak cemaat bilgi sahibi kılınacaktır. Aksi halde, camilerimiz " doldur boşalt" merasiminden kurtulamayacaktır.Hatta,şu hususu da iddia edebilirim. Cemaatle kılınan yirmi beş derecelik cemaat sevabı da kendiliğinden kazanılmış olacaktır.

Yoksa. başların sallanmasından, ah uhh edilmesinden, mevlid tilavetinden yirmi beş derecelik fark kazanılmamış olacaktır. Burhan hocamızdan beklentimiz bu husustadır. Aziz Kur'an'ın okunması, anlaşılması ve emirlerinin yaşanmasıdır..

Rabbimiz!.. Bu aziz millete, Kur'an'ı anlaşılır , emirlerini yaşanır eylesin!.. Selam ve dua ile...

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın