KUR'AN, HAYAT KİTABIDIR, SEVAP MAKİNASI DEĞİLDİR!..
" Hani elçiler onlara önlerinden ve arkalarından gelerek " Allah'tan başkasına kulluk etmeyin!" dedikleri zaman , ( onlar) "Rabbimiz ( peygamber göndermek) isteseydi elbette melekleri gönderirdi. Onun için biz sizinle gönderilen şeyleri inkâr ediyoruz!" demişlerdi. " ( Fussilet sûresi, âyet 14 )
Maalesef, aziz Kur'an, insanları, insanlığı idare etmek için vahyolmuş iken, onu bu hedefinden saptırarak başka yerlere taşıdılar, onu güzel okuma, ses yarışması, teğannili okuma düzenine sokarak, onu anlaşılmaz, okunsa bile bir şey anlaşılmaz hale getirdiler.
Hangi hafız onu, kıraatlı, teğannili bir sesle okuyorsa, Müslümanlar ağladıar, sızladılar, ah, vah ettiler ama, onu , onun emirlerini, insanlığa sunmuş olduğu kutlu mesajları duymak, anlamak istemediler.
Yani sözün özü, bu gün dinin anlaşılması ve yaşanmasında Kur'an yoktur. Kur'an, sadece sevap kazanma ve ses yarışmalarına konu edilen bir kitapdır. Yani, okunan Kur'an'ın, ölüye nasıl bir faydası dokunur, ona nasıl bir sevap, ecir ulaştırır hesabı yapılarak, anlaşılmadan okunan bin bir hatimlere konu edilmiş bir kitap mesabesindedir.
Onun içindir ki, okunan dört bin hatim merasimleri, yarışmalarının yanı sıra, Müslümanlar hızlarını alamamışlar, böylesi okunan hatimleri mezarlara götürerek, dünyadan göçmüşleri kurtarmaya çalışıyoruz.
Halbu ki, başta Rasulullah (sav) böyle bir uygulamayı hayatında yapmamış, sahabe-i kiramı da bu yönde eğitmemiştir.
Ama, dünün insanları ve günümüz insanları, Kur'an'ın devlet olması içinbir sa'yü gayret göstermezlerken, son çare olarak, kalplerin mutmain olduğunu temin etmek amacıyla, okunan Kur'an tilavetlerini mezarlara taşımakta görmüşlerdir.
Bu sözlerim, belki de günün müslümanlarını incitecek, yani mezarlarda Kur'an okumayalım mı?sorusunu soracaklardır. Halbu ki, kardeşim, tabii ki, kabirlerde ayin yapılacak değildir. Kuran okunacaktır. Hem de, dua ayetleri okunmalıdır.
Ama, tutarda, faiz ayetlerini, nikah ayetlerini, zina ayetlerini mezarlarda okumak, tabii ki, pek de hoş bir tutum değildir. Lakin, şeytan, bilindiği üzere, Kur'an okumayın dememiştir. Anlaşılmasını, mealinin okunmasını, emirlerinin hayata geçirilmesini meşru görmemiştir.
Asıl mes'ele, Kur'an'ın hayata hakim olması mes'elesidir. Devlete yürümesi mes'elesidir. Tıpkı, Rasulullah (sav)'in, Medine 'de yapmış olduğu icraatı yapmak, uyguladığı metodu uygulamaktır.
21 nci çağın Müslümanları bunu hesap etmeli, bunun gerçekleşmesi için gecelerde uykuyu bırakıp, hayatımızı Kur'an konuşan gündüzleri nur efşan yapma hali olmalıdır.
Netice olarak;
Yukarıdan beri arzetmiş olduğumuz gibi, Müslümanlar olarak yapmış olduğumuz Kur'anî icraatı hayata geçirmeliyiz.
Helalleri anlamak, haramları bilmek zorundayız. Müslümanlar olarak, her halimiz Kur'an yolunda olmalı, sünneti seniyyeyi bizatihi yaşayarak tatbik etmeliyiz.
Yoksa, sayılı okumalarla, tesbih sayıları ile, cin kaçırma işleriyle meşgul olanları ikaz etmeli, uyarmalı, Kur'anî yolda ve yönde eğitmeliyiz.
Aziz Kur'an'ı, nameli seslerden, anlamsız okumalardan kurtarmalıyız. Tabii ki, güzel sesli kariler bizim için önemlidir. Ama, Kur'an'ın bizlere sunmuş olduğu emirleri bilerek okumalıyız.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın