Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KUR'AN, ANLAŞILMASI, BİLİNMESİ VE YAŞANILMASI İÇİN GÖNDERİLMİŞTİR!..

" Sana vahyedilene sımsıkı sarıl: çünkü sen dosdoğru bir yol üzeresin." ( Zuhruf sûresi, âyet 43)

" Kuşkusuz bu ( vahiy), senin ve kavmin için bir şeref ve itibar kaynağıdır: fakat gelince hepiniz ( ona karşı aldığınız tutuma göre) hesaba çekileceksiniz." ( Zuhruf sûresi, âyet 44)

Yüce Yaratıcı Allah'ımıza hamdü sena olsun ki, elimizde, gönlümüzde ve kafamızda yaşatmış olduğumuz, her an, her dem onun emirleri ile müheyya olduğumuz bir aziz Kur'an bulunmaktadır.

Bu aziz kitabın ve emirlerinin hayata yansıması, ömrümüzü baştan başa kuşatması için el birliği, gönül birliği yaparak ona sarılmamız, onun emirlerini hayatımıza yaşaatmamız gerekir.

Yoksa, alışık olduğumuz gibi onu hemen okuyup, anlamadan terennüm ederek, yükseklere asmamız, duvarlarda bez torbaların içerisine hapsetmemiz kat'iyyen uygun ve muvafık bir hareket olmayacaktır.

Binaenaleyh, genel gidişata nazar edecek olursak, yaşantımız aynen böyledir. Kuru kuru okumak, emirlerinden müstefid olmamak, ellerimizi yüzümüze sürerek ölülerin ruhaniyetlerine hediye ettikten sonra okumayı sonlandırmaktır.

Mes'eleyi genel anlamda görecek, düşünecek olursak, maalesef, yaşantımız, hal ve gidişatımız Kur'an'a karşı böyledir. Dünyevi bir yarardan ziyade, ölüleri " kurtarma" düşüncesidir. Onun içindir ki;

" ...Kur'an anlaşılması, bilinmesi ve yaşanılması için gönderilmiştir. Bir şeyi yaşamak da ancak yaşarken mümkün olacaktır. Bunun hayata geçirilmesi ise, hayatın problemlerine çareleri onda aramakla ve her şeyden önce Kur'an'a bu gözle bakmakla mümkündür.

İnsanın Dünya ve Ahiret ili ilgili problemlerinin çözümü için, Allah'ın kitabına , Resulünün sünnetine gitmemiz ve çareleri ondan almamız gerekmektedir. Buna olan inancımızdan dolayıdır ki, sizlerden gelen sorunun çözümünde öncelikle Kur'an'a müraacaat ettik, çözümü onda aradık . Konuya taalluk eden ayetleri toparlayarak sunmaya, vardığımız sonucu sizlerle paylaşmaya çalıştık." ( Müsl. Sorunları, H. Bülbül, önsöz)

Mes'eleyi H. Bülbül hocanın yaptığı gibi yapmak, ayetlere baş vurarak, sünneti seniyyeyi baş tacı yaparak, sahabe-i kiram gibi davranmak, Ebu Hanife'nin " Bunlar benim ulaştığım görüşlerimdir. Bana göre doğrudur yanlış olma ihtimaliyle beraber. Dileyen alsın dileyen bıraksın." mübarek ve muazzez sözleri bizler için rehber, öncü fikirler ve düşüncelerdir.

Diğer taraftan, çağın Müslümanları, İmam Malik, İmam Ahmed Bin Hanbel'dende ve İmam Şafi'dende müstefid olmalıdır.

Daha doğrusu " sözü dinleyip güzeline tabi olmak" güzel ilkesini baş tacı etmeliyiz. Etmeliyiz ki, içerisinde boca olduğumuz Kur'an'ı anlamamak kaos ve kabusundan kurtulalım. Şu ayeti kerime meallerini rehber ederek hayat çizgimizi ona göre şekillendirelim:

" Şu halde sana vahyedilene sımsıkı sarıl; çünkü sen dosdoğru bir yol üzeresin." ( Zuhruf sûresi, âyet 43)

" Kuşkusuz bu ( vahyi) senin ve kavmin için bir şeref ve itibar kaynağıdır: fakat zamanı gelince hepiniz ( ona karşı aldığınız tutuma göre) hesaba çekileceksiniz." ( Zuhruf sûresi, âyet 44)

Zuhruf sûresi 44. ayeti kerimesinden anladığımıza göre, " âhirette insanın vahye gösterdiği tavırdan dolayı hesaba çekileceğinden söz etmektedir.

Netice olarak,

Günümüz dünyasında, Müslümanların çekmiş oldukları sıkıntılar, ızdıraplar tamamen Kur'an'ı yaşamamaktan kaynaklanmaktadır.

Örneğin, son aylarda Gazze'de yaşanan felaket dolu haller bu sözümüzü teyid eder mahiyettedir. Onlarca, İslam ülkesi olmasına rağmen, küçücük bir İsrail emperyal güçleri karşısında çaresiz kalmakta, ellerini ve avuçlarını ovalamaktadırlar..

Yani, tam göbek bağından bağlanmış bulunan Suudi ülkesi, sessiz, sesiz kalmayı itiyad haline getirmiş, ABD'nin ekşi suratından hisse kapmakta ve ona göre tarafsız kalmayı, sessiz olmayı tercih etmektedir.

Ne yapsın bir Türkiye ülkesi ve milleti?.. Türkiye'nin içerisinde kabus ve kaotik durumlar kol gezmektedir. Daha dün denecek zamanda, Fatih camii imamının saldırıya maruz kalması, bir yaşlı hanım efendinin başındaki tesettüre el uzatılması neyi nesidir?

Demek ki, ülkemiz ve milletimizin hem içeride, hem de dışarda hadsiz, hesapsız hasımları bulunmaktadır. Halen, yer yüzünde tükenmiş, bitmiş tarihe gömülmüş bulunan emperyal fikir ve düşünceler ülkemizde yaşatılmaya çalışılmaktadır.

Rabbimiz!.. Bu aziz millete acısın ve yar ve yardımcısı olsun!.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın