KÜLTÜRÜMÜZDE MEVLİDİN YERİ!..
'" işte böylece , içinizden size âyetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size ilâhi mesajı ve hikmeti öğretecek ve ayrıca bilmediklerinizi size bildirecek bir elçi gönderdik." ( Bakara sûresi, âyet 151)
Mevlid, Osmanlı imamlarından Süleyman Çelebi'nin kaleme aldığı Osmanlıca şiirlerinden sevilmiş, tutulmuş. odalarda, toplantılarda okunur olmuş bir edebiyat türüdür.
Bu alışkanlık o tarihten bu yana terkedilmeden, hatta ölülere, dirilere, sünnet merasimlerine, düğünlere ve benzeri yerlere süs katan bir edebi şiir kitabıdır.
Bizim milletimiz, odalarda şiir okutmaya, okumaya meraklı bir millettir. Muhammediye, Ahmediye, Kan kalesi, Battal Gazi gibi askeri öven, cenklerde yenilmezliğini ifade eden kültürel değerlerdir.
Tabii ki, her milletin öne çıkarmış olduğu, dillendirdiği bir edebiyat türü şiiri bulunmaktadır. Şii Fatimiler de başlatılan mevlid okuma geleneği, İran'da, Türkmenlerde dur durak demeden okunmaya, son zamanlarda cemaatlerin ilgisi azalsada, okuyanların yanık sesine meftun cemaatlar, insanlar okutmaya, dinlemeye devam etmektedirler.
Hatta, mes'ele o kadar şirazesinden çıkartılmış ki, ölülerin yedinci günleri, kırkıncı günleri, elli ikinci günleri , ölüm yıl dönümleri mevlid okutularak kutlanır olmuştur.
Vesiletün Necat isimli bu meşhur eseri, severek okuyalım. Okuyalım da bu şiiri ölü ruhlarına okumayalım. Çünkü, mevlit törenlerinde dikkatimizi çeken husus, aziz Kur'an'ın bu şiire destek mahiyetinde okunup, ağırlığın bu şiire verilmesidir.
Bu sebeple, mevlid unutulsun, bir tarafa atılsın demiyorum. Hiç bir sevabi tarafı olmayan bu gidişatın yerine mihrablarda, kürsülerde hançeresi yırtılırcasına bağıran hoca efendiler mevlit yerine bu milletin evlatlarına Kur'an talimi yaptırsalar, KuR'an'ın anlamını , emirlerini öğretmiş olsalar, daha muteber, daha faydalı olmaz mıdır?
Hülasa,mevlidi ibadet niyetiyle okumaya, terennüm etmeye hiç gerek yoktur. Çünkü, asırlardan beri okunan, okutulan mevlidden bu aziz millet evlatları ne öğrendi, ne talim etmiştir? Hoca efendinin tatlı sesi, sayhası, mevlid şiirinin yaşatılmasıdır!..
Tüm bu ifadelerden şu gerçeği çıkarmamız mümkündür!.. Hoca efendilerden istirhamım, neslimizi Kur'an'la buluşturmak için bu hayırlı eyleme yönelmeleridir. Anlamı ile milleti bilinç sahibi yapmaktır.
Maalesef, bin yıldan bu yana bu aziz millet anlamadan, bir tek harfini bile çözmeden Kur'an okumuştur. Her gün beş vakit namazda " Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım dileriz" muazzez ayetin mealini bile bilmeden okumaktadır. Hal böyle iken, içler acısı iken, mevlidi ayetin fevkine çıkarmak abesle iştigal değil midir?
Diğer taraftan, bendeniz mevlid okunmasın, terkedilsin demiyorum. Çünkü bu aziz millet şairi, şiiri seven bir millettir. Süleyman Çelebi merhumu sevdiğimiz gibi, merhum Akif'i, Yahya Kemal Beyatlı'yı, Necip Fazıl'ı ve benzeri şairleri seven birisiyim. Bilhassa, Akif denince tüylerim diken diken olmaktadır. Onun inkilapçılığı, İslam'a hizmeti, Kur'an'a aşinalığı unutulmayacak hizmetlerdir. Zaten, Cumhuriyet döneminde ülkesini terkedip Mısır'a gitmesi de bunun için olmuştur. Nur olsun, makamı cennet olsun!..
Netice olarak;
Mevlid okumak, bir kültür işidir. Bu tür eylemleri ibadet haline getirmek, ölülerin ruhlarına hediye etmek akıl kârı değildir. Kur'anî bir emir değildir.
Bu aziz millet evladları, gusül yapmayı Kur'anî bir şekilde bilmez iken, Teyemmüm nedir, hangi hallerde tatbik ediliri bilmez iken, bizim bunların talimini terkedip., Mevlidi ölülerin ruhlarına okumamız bana göre saçma bir haldir.
Diğer taraftan, aziz Kur'an'ın emirleri ölülerimizi mutlu etmek için nazil olmamış, onların ruhaniyetlerine tevdi etmek için gönderilmemiş bilakis hayatta olanları kurtarmak, devlete yön ve yöntem sunmak için nazil olmuştur.
Günümüz dünyasında faiz milleti kasıp kavurur iken, fuhuş el'an kol gezerken, anarşizm milletin başına bela olmuş ikin, bizler nasıl olurda Kur'anî emirleri ölülere hediye edebiliriz? Bu ameli başta Rasulullah (sav) ifa etmiş midir? Sahabe-i kiram uygulamış mıdır?
Son sözler olarak diyorum ki, mevlid kültürünü sevelim, bunu Süleyman Çelebi merhumun ne tür bir aşkla yazdığını bilelim ve okuyalım, amma dinleştirmeyelim!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın