Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Koronavirüs En Çok Hurafi Amelleri Bitirdi

     " Onlar Allah'ın ( hidayet) nurunu üfürükleriyle söndürmek istiyorlar. Allah ise, nurunu tamamlamak dışındaki bir seçeneğe asla izin vermeyecektir, tabi ki inkâr edenler istemese de..." ( Tevbe sûresi, âyet 32 )

     " O'dur dinin tümünü kendisine bildirmek için Elçisi'ni doğru yol bilgisiyle ve hak din ile gönderen; tabi ki şirke gömülüp gidenler hoşlanmasa da..." ( Tevbe sûresi, âyet 33 ) 

     Toplum hayatımızda, virüsten önce,  kitle kitle cenaze namazları kılıyor, definlerini yapıyorduk.  Cenazeler için, araba konvoyları oluşuyor, kabirsitanlarda arabaları park edecek yer bulamıyorduk. 

      Akabinde, üç gün taziye için çadırlar kuruluyor, vakitli, vakitsiz yemekler yeniliyor, hoca efendinin nameli nameli okumuş olduğu Kur'an tilavetlerini dinliyor, kimimiz de bu arada sohbet ediyor, ölenimize Fatiha'lar gönderiyorduk. 

     Oysa, hiç birimizin aklının ucundan geçmiyordu, bu hoca efendi ne okudu, neyi kıraat eyledi? diye... Hoca efendi, ezberinde ne varsa onu tilavet ediyor. ister miras ayeti olsun, ister nikah emirleri!.. 

     Hiç bir kimse demiyordu ki, " Hoca efendi, burası cenaze evidir, dua ayetlerini okusan da, ölmüşümüze dualar etsek!"  demiyordu. Çünkü, Kur'an'dan, kopmuş, sadece hocanın nameli Kur'an ritmini anlayan, dinleyen bir toplumdan ne beklene bilirdi ki?

     Ama, ne zaman ki, Corona virüs denilen marazi illet ortamı kasıp kavurmaya başlayınca, işte o zaman ipler koptu, yukarıda sayılan tüm eylemler sona ermiş oldu. Tabii ki, bu arada, 

     Din adına uydurulmuş ölü için mevlid törenleri, üç gün süreyle taziye çadırlarında gelen misafirlere sunulan hurafi yemekler, kabir başlarında  " ölüye telkin vermeler", ölünün 7'si, 21 nci günü, kırkıncı ve elli ikinci biçarelikleri de bitmiş, sona ermiş oldu.

       Hani, cenaze ortada iken, okunan 70 bin Tevhid adına tesbih çekmeler, tesbihin yetmediği yerde nohut, fasulye ve benzeri şeyleri sayma işlemleri de zevale erdi. Çünkü,

      İnsan, insandan kaçıyor... Virüs, ortamı kasıp kavurmakta, genç, ihtiyar. kadın, erkek demeden alıp götürüyor!.. Can derdine düşmüş kitleler, nereden düşünecekti cenaze evlerini, verilen pide ikramlarını, lahmacun dilimlerini?..  Hasılı,

     Asılsız sözler bitmiş, kuru sıkı atışlar miadını doldurmuş vaziyettedir. Ne kitle kitle cenaze namazları, ölüsüne imam bile bulamayan insanların ağıtları dikkatimizden kaçmamaktadır. 

      İşte, tam bu ortamda, hurafi şeylerin sorgulanması, neler oldukları kitlelerin bilinç altlarına yerleştirilmesi gerekir. Çünkü, her ibretamiz hadise, bize bir akıl vermekte, hedef göstermekte, neyin yanlış, neyin hakikat olduğunu biizlere bildirmektedir. 

      Bilhassa, bu kriz döneminde sevgili ve sayın din adamlarımıza büyük görevler düşmektedir. Vahyi emirleri, hurafi uyduruk şeylerden ayırt etme işlevleri!.. Hatta, kitleleri etkileyen Corona virüs mikrobunu da dini yönden irdelemeleri, öneri sunmaları, aydınlmatıcı bilgi üretmeleri dini, vahyi bir sorumluluktur. 

     Çünkü, din adamlarımız, zor zamanların insanlarıdır. Temizlik, maske ve mesafe hususlarını bir bekçiden, bir polisten daha çok din adamları dillendirecek, dile getirecek, insanlarımız böylelikle corona virüs belasından kurtulmuş olacağız!..  

     Sonuç yerine;

     Vahyi emirlerin yaşanması, anlaşılması, kitlelere doya doya duyurulması zamanıdır. Her aksülamel bir olay, bizlere çok şeyler öğretmiş, yön göstermiş, bir daha bir kısım çirkinliklerin yaşanmaması için bir sunumda bulunmuştur.

      Yukarı satırlarda da değinildiği gibi, artık vahyin anlaşılması için, tevhidin zihinlerde yerini alması için, tüm hurafi zevzekliklerin sona ermesi,. bir daha kenarına köşesine yaklaşılmaması dini bir zorunluluktur. 

         Yüce Allah'ın " yapınız", dediği emirleri yapmalı, aziz Resul'un uygulamadığı, hatta kenarından köşesinden geçmediği hurafi eylemleride kesinlikle ve kat'iyyen tatbik etmemeliyiz. 

       Mevlid okuma, okutma , dinleme, dinletme bir anı olarak belleklerde kalmalı, ölü evlerinde de  verilen yemekler bir daha tekrar edilmemelidir. Şayet, cenaze sahiplerine bir ikramda bulunulacaksa, akrabaların, tanışların ve komşuların bunu ameli bir " sünnet" olarak icra etmeleri lazımdır. 

      Yoksa, özel çadırlar içerisinde, özel çaycılar tutarak, her vakit yemekler sunarak, üçüncü günde, ölü evinin final yapması için, ödünç para bulması, faizli para alması çirkin işine bir son verdirmeliyiz.. 

     Rabbimiz!.. Ümmete, milletimize vahyi bilgileri duyursun ve doyursun!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın