KIYAMET ALAMETİ OLARAK MEHDİ'NİN GELMESİ!.. -5-
Mehdi'nin gelmesi fikri ve düşüncesi, Kur'anî ve Nebevi bir düşünce değildir. Araştırmalarımıza, tüm araştırıcıların çalışmalarına binaen, anlıyoruz ve biliyoruz ki, Hristiyanlıktaki Mesih-Deccal mücadelesi aynen Mehdi-Deccal mücadelesi şeklinde hadis formatıyla İslam'a geçivermiştir.
Bu tür rivayetlerin menşei, ehl-i kitaba dayanmaktadır. Yani, daha önceleri ehl-i kitap iken, sonradan Müslüman olan Vehb b. Münebbih ve Ka'bû'l- Ahbâr tarafından aziz İslam'a sokulmuş, o gündür bu gündür aziz İslam'ın tertemiz anlayışı istismar edilmektedir.
Mehdi'nin kelime anlamı: ' hiidayete erdirilmiş, kendisine doğru yol gösterilmiş kişi' demektir. Mehdi düşüncesi, yeni bir düşünce ve anlayış olmayıp, taa Sümer'lerde, Mısır'lılarda, Hinduizm'de ve özellikle de Yahudilik ve Hristiyanlıkta bulunmaktadır.
Bu düşünce, insanlık dara düştüğü zaman, ezilme, horlanma, maddi, manevi sıkıntılardan kurtulmak için, düşmanlarını yenmek için, ezilen, sömürülen toplumları kurtarmak için insanlar böylesi bir fikre ve düşünceye sarılır olmuşlardır.
Yahudiler, Babil esaretinde iken yüzlerce yıl Mehdi ve Mesih beklemişlerdir. Mehdi ve Mesihlerinin Davud peygamberin soyundan geleceğine, günah işlemeyeceğine, Kudüs ve çevresini tüm putperestlerden temizleyerek dağılmış İsrail oğullarına mülk olarak vereceğine, tüm insanları hükümranlığı altına alıp, vergiye bağlayacağına ve bütün dini emirleri eksiksiz tam olarak tatbik edeceğine inandıkları bir Mehdi-Mesih fikri tarih boyunca hep beklenir olmuştur.
Böylesi bir düşünce, yani Mehdi ve Mesih fikri, yukarıda sözü edilen ve sonradan Müslüman olan kişiler tarafından İslam'a ve Şia taraftarlarına girmiştir. Bilhassa, Hz. Ali ve evladlarının iktidar mücadelesindeki yenilgileri Mehdi ve Mesih inancının Müslümanlar arasında yaygınlaşmasına, yerleşmesine sebep olmuştur.
" Mehdi ile ilgili Buharî , Müslim ve İmam Malik'te hadis bile yoktur. İmam-ı Azam, el-Eş'arî, el- Maturidi gibi erken dönem kelam âlimleri mehdiden hiç bahsetmez. Söz konusu rivayetlere gelince; dünyanın ömrüne bir gün bile kalsa Allah o günü uzatır, bir Mehdi gönderir, Hz. Hasan ve Hüseyin'in soyundan olan bir kurtarıcının adı ' Muhammed b. Abdullah' olacaktır.
Sünnetleri ihya edecek, bidatleri kaldıracak, Cebrail ve Mikail başta olmak üzere meleklerden oluşan orduların da desteği ile dünyanın tamamına hâkim olacak, adaleti tesis edecek , herkes zenginleşecektir. Yedi yıllık iktidarından sonra İsa gökten inecek, Deccal'ı birlikte öldürüp yönetimi ona bırakacaktır vs.
Mehdi kelimesi ,Mesih kelimesinin Arapçaya tercümesinden başka bir şey değildir. Hatta " Mehdi, İsa'dan başkası değildir" rivayeti bunu desteklemektedir.
Mehdi konusu tamamen siyaset ile iç içedir. Şiiler Mehdi düşüncesini ortaya atınca Abbasiler halifelerine ' Mehdi' ismini vermede gecikmediler. Hatta Emeviler bile mehdiye muadil ' Süfyanî' adını verdikleri kendi mehdilerini icad etmişlerdi.
Yani, Şiiler iktidar mücadelesi için bunu bir manivela olarak kullanmışlardır. Onlara göre; Mehdi gelince ' EHl-i Beyt' düşmanlarından intikam alacaktır. Dini, imanı siyaset üzerine kurulan Şia'da mehdi inancı çok merkezi bir yer işgal eder.
İmamiyye'ye göre M. 874 yılından bu yana 1200 senedir gizlenen Muhammed b. Hasan el-Mehdi ölmemiş, ' Mehdi el-Muntazar/Beklenen Mehdi' olarak geleceğine inanılmakta ve hala dört gözle beklenmektedir. Şiilerin bu gaybet ve ric'at inancı da tamamen ehl-i kitaptan bunlara geçmiştir. Hristiyanların " Kurtarıcı Mesih"i, Dünyayı ehli beyt düşmanlarından kurtaracak " Mehdi"ye dönüşmüştür." ( https://mehmetselvi.wordpress.com)
Hal böyle iken, son zamanlarda bizim içimizden çıkmış, milletimizi arkadan hançerleyip ABD'ye kaçmış bulunan Feto'da en sonunda kendisini bir kurtarıcı, bir Mehdi, bir Mesih olarak lanse eder olmuştur.
Çünkü etrafına toplamış olduğu avaneleri, biçare, beyinsiz, kafalarını kullanmayan zavallılar bu sahte anlayışa inanıp, Mehdi- Mesih olarak Feto'nun kendilerini kurtaracağına inanır olmuşlardır.
Günümüzde, binlerce müridan kodeslerde sürünür iken, bu fikirlerini, bu sapkın düşüncelerini elden bırakmamaktadılar. Hatta, Feto denilen akıbeti, gelmişi, geleceği meçhul sapığın müridanına saç teli göndermesiyle, bu saç telleri sayesinde kurtulacaklarına inanmaktadırlar.
Diğer taraftan ülkemizi bir ağ gibi saran tarikatlar, tarikat başkanları da, kendilerini Mehdi-Mesih ilan ederek, müridanlarını, hem bu dünyada, hem de ahirette kurtaracaklarını vaad etmektedirler. Yani,
Menzil'deki Gavs hasretleri (!) mi dersiniz, İstanbul'daki 'Efendi hazretleri' bağlıları mı dersiniz, tamamı, kendilerini Mehdi-Mesih ilan etmişler, müritlerini bu yolla söğüşlemekte, onları kul, köle olarak kullanıp maddi çıkar elde etmektedirler.
Örneğin, Cübbeli hazretleri (!), Avrupa'da yaşayan taraftarlarına talimat vererek, para toplatmakta, çürümez kefen sattırmakta, peygamber nalini ticareti yaparak, Tv. kanalları aaçarak, akşam-sabah İlahiyatçı din adamlarına küfretmektedir.
Netice olarak;
Mehdi beklemek çalışmayı, okumayı, ilim tahsilini, alın terini, zengin olmayı, ileri medeniyete ulaşmayı terk etmektir. Çünkü,
Bu zevata göre, dünyanın sonu gelmiş, İsa gökten inmek üzere, çalışmanın, alın terinin bir kıymeti harbiyesi kalmamıştır. O halde, bunlara ne yapılacaktır?
Şeyh hazretlerini, Feto teresinin, gavs'ın, Mehdi'nin, Mesih'in gölgesinde toplanıp, kıyametin dehşet dolu saatlerini görmek telaşı içendedirler.
Hatta, almış olduğumuz duyumlara göre, bir kısım devlet ricalinin, hatta Bakanlık koltuğunda oturan ve oturmuş olan zevatın bile, Menzil'deki Gavs'ın elini öptüğü, onun önünde diz çöktüğü, çorbasını içtiği bilinmektedir. Böylesi bir durum çok ayıp, çok yanlış ve hem de çok ayıptır.
Çünkü, her akıllı Müslüman bilmektedir ki, Hz. Peygamber'den, Hz. Kur'an'dan sonra, bir kurtarıcı gelmeyecek, ne İsa, ne Mesih, ne de Mehdi zuhur etmeyecektir. Ümmetin, tek yapacağı şey, Kur'anî emirlere sarılmak, onun emirlerini hayata hakim kılmaktır.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın