KERBELA ŞEHİDİ HAZRETİ HÜSEYİN (RA)!..
Hazreti Hüseyin efendimiz, Rasulullah (sav)'in sevgili kızı Hz. Fatıma ile kahraman sahabi Hz. Ali'nin ikinci evlatlarıydı. Hz. Hasan'dan bir yıl sonra, hicretin dördüncü yılı Şaban ayında dünyaya gelmişti.
Onun kulağına ezanını dedesi Rasulullah (sav) okudu ve bu kıymetli yavruya güzellik anlamlarını taşıyan Hüseyin ismini de o verdi . Aziz peygamberimiz (sav) onun için akika olarak iki tane koç kurban etti ve kızı Hz. Fatıma'ya da onun saçlarını kesip ağırlığınca gümüş tasadduk etmesini tavsiye etti.
Hz. Hasan , Hz. Hüseyin , çocuk sevgisi ve sevdası üzerine birer şahikalaşmış mübareklerdir. Onların başlarına gelecek akibeti görürcesine, bizzat yaşarcasına bağrına basmış, zaman zaman hüzünlenmiş, kahırlanmış ve idrakini zorlayan halden hale geçmiştir.
Malumdur ki, aziz Kuran'da geçen el-Kevser " Çok hayır" anlamına gelen camid bir isimdir. Kural gereği camid isimler müsemmasından başkasına delalet etmezler. Şu halde bu kelimenin karşılığı İbn Abbas ve onu izleyenlerin de dediği gibi, Hz, Peygamber'e tahsis edilen nimetlerdir.
Hz. Enes'den gelen " havuz" hadisi kelimenin delâletiyle değil, yorumuyla alâkalı olarak anlaşılmalıdır. Kevser'i , " Hz. Peygamber'in nesli, sahabesi, ümmeti , ümmetinin ümmetinin alimleri , cennette bir ırmak, tevhid, İslâm, " övülmüş makam" şeriatının sadeliği, Kur'an'ın kolay anlaşılması, ona has bir nûr" olarak yorumlayanlar da olmuştur. ( Kur'an-Meal-Tefsir)
Malumdur ki, Raslulullah (sav) torunu Hazreti Hüseyin'i çok severdi. Onu mübarek kucağına alıp severken sakalıyla oynayan torununa tebessüm eder, " Allah'ım ben onu seviyorum, sen de sev!" diye dua ederdi. Rasululuh (sav)'in vefatında henüz altı yaşındaydı.
Rasulullah (sav) ile hep güzel , sevgi dolu hatıraları olan Hüseyin efendimizin , tıpkı onun gibi güzel ahlak timsali olmuş, yaşamı boyunca inançlı ve ilkeli bir duruş, yaşayış sergilemiştir. Rasulullah'tan yıllar sonra feci, elim, ızdıraplı bir halde şehit edilmesi, ümmetin bağrında bu güne kadar kanayan hem de bitmeyecek bir kanama olan yara açılmıştır.
Bir kısım saf dil insanlar" Niçin azıcık bir grup insan kendilerini ateşe, tehlikeye attılar?" diye safça soru sorabilirler. Halbu ki, böylesi şehadetler en güzel şehadetler olup, şerefsizce yaşamaktan daha şerefli olup, zalim Emevilerin, İslam'ı baştan aşağı istismar eden, tahrip eden güruhun esareti altında yüzlerce yıl yaşamaktan daha şerefli ve medhü sena edilecek bir ölümdür.
Çünkü, Emevi zorbalığı her mes'eleye el atmış tağyir ve tahrif etmiş, kader ve kaza meselesinden tutunda, kadınların camiye gitmelerinin yasaklanması, kendi evlerinin en gizli odalarının mescid haline getirmeleri salık verilmiştir.
Devlet idaresine saltanatın sokulması, babadan oğula verasetin intikali, Yunan sapıklığının baş tacı edilerek, aziz Kur'an'ın rafa kaldırılması, onun yerine mevlid türü ilahilerin yerleştirilmesi hep baş tacı edilmiştir. Günümüzde bile yaşanmakta olan İslam bu değil miidir?
Netice olarak;
İşte, Hz. Hüseyin (ra)'ın karşı çıkması bunlara idi. Uyduruk, icad edilmiş şeylere idi. Hem, Hz. Hüseyin (ra) kendiliğinden ser sefil yollara düşmüş değildir. Onurlu bir şekilde, şerefi ile, namı ile, edebi ile, yüzü ak, alnı pak bir şekilde, İslam'ın izzetini Emeviyyeden korumak ve kurtarmak için Kufeli'lerin davetine icabet etmiştir.
Onun içindir ki, günümüz dünyasında bile yaşanmakta olan İslam; Emeviye'nin kalıntısı İslam'dır. Babadan oğula saltanat, kardeşin kardeşi katli,hatta tarikat içerisindeki saltanat kavgaları bile bu işin uzantısıdır.
Örnek veriyorum!.. Menzil denilen ucube yer yakınında müftülük yapmak kolay mıdır? Veraset, alım-satım, gelir-gider sebebiyle saltanat ikiye, üçe bölünmüş, saf, akılsız insanları sömürmek için, cennete götürürüm fikriyatı ile Mercedes otoların lastikleri öpülmekte, şeyhin gölgesine bile secde edilip tapılmaktadır. Bu mudur İslam, yoksa bunlar Emeviyye zihniyetinin patlak vermesi midir, yoksa İstanbul sokaklarında kılla, çulla yürüyüş yapmak mıdır?
Rabbimiz!.. Ümmete, milletimize basiret, Kur'an şuuru, Muhammedî uyanma, HüseyNî aydınlık günler bahşet eylesin!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın