KAPİTALİZMİN YENİ KURBANI ‘ANNELER’
Kapitalizmin Yeni Kurbanı ‘Anneler
Yaşadığımız şu modern çağda sanırım en zor şey “anne olmak”…
Kendi başına apayrı bir konu ve kavram…
Kadın olmak, eş olmak ve anne olmak…
Başkalarının istediği gibi değil kendine özgü bir anne olmak…
Kusursuz olma çabaları içinde bocalamadan ve zaman kaybetmeden, artı ve eksileriyle birlikte anne olmak…
Ve her şeyden öte “Müslüman bir anne olmak”…
Hayatından bir türlü lezzet almayan, onca sahip oldukları karşısında bir türlü tatmin olup gözü doymayan, bitmek bilmeyen arzu ve isteklerinin altında ezilen ve bu ağır travmanın altında bunalıp intihar edenlerin olduğu bu toplumda, insanlığa yepyeni bir nesil kazandırmak en önemli ve en zor görevlerimizden biri olsa gerek.
Bu alanda yazılan binlerce kitap, yapılan yüzlerce seminer, verilen toplu eğitimler biz annelerin sorununa çare olamamıştır. Daha da ötesi bu sorun çözüme ulaşmamakla birlikte, artarak devam etmektedir.
Kadınlara toplumda daha fazla söz hakkı verilmesi, temel hak ve hüriyetlerinin kapitalizm tarafından garantiye alınması, erkeklere oranla istihdam alanlarının daha fazla artması ise kadınları asıl sorumluluklarından uzaklaştırmış ve işleri sarpa sardırmıştır. Kendi ayakları üzerinde durmak, çalışıp kocasına muhtaç olmamak, kadın için eşsiz bir başarı(!) haline gelmişken elbette en zor şey “Müslüman bir anne olmaktır”.
Bir teflon tava alabilmek için böbreğini satabilecek, sınava yetişemediği için gözünü kırpmadan canına kıyabilecek kadar gelecekten ümitsiz, sürekli üzgün ve mutsuz, yarınları zifiri karanlık genç bir nesille karşı karşıyayız. Bu büyük sorun ile boğuşurken, anne karnında eroinman olarak doğan yüzlerce bebek haberi ise acımıza acı katmıştır. İşte tüm bu çaresizlik sarmalı biz kadınlara bir nebze olsun anne olmayı hatırlatmıştır.
Evet, kaybettiğimiz onlarca değerin ardından bir kayıp daha…
Biricik evladını bütün kötülüklerden korumaya çalışan, onu ilk kucağına aldığı anda üzerine titreyen, onu en küçük bir zarardan korumak için sarıp sarmalayan bir anne olmak…
Evladımız gibi sarmalayıp kokusunu içimize çektiğimiz, insanlık dışı ve fıtrata muvafık olmayan bir hayatı öngören, her şart ve zeminde sınırsız hak ve hürriyetler sunan, özgürlük anlayışıyla her şeye ve her değere dünya ve para endeksli bir bakışla baktıran, sonunda fıtrattan gelen annelik duygularımızı da kaybettiren Kapitalizm…
Evet, kapitalizmin kurbanı olduk!
Öyle ki zinadan doğan çocukları çöpe atacak kadar zalim ve acımasız olduk…
Ve gün geldi normalleşen birçok şey gibi bu yaşananlar da normalleşmişti. Kapitalizmin madde ve menfaate dayalı sistemi karşısında İslamî akideden uzak yetişen insanlık, efsunlanmış ve kendini kaybetmiştir…
İnsanlık, şahsi çıkarları haricinde hiçbir şey düşünemez, fark edemez ve göremez olmuştur…
Ne yazık ki sonunda ümmet, kapitalizmin zaferiyle yenik düşmüştür. Kapitalizm bizi, bize ait olan bütün değerlerden uzaklaştırıp akidemiz kaynaklı yaşam tarzımıza saldırmış ve yıkmayı başarmıştır. Sonunda onun istediği gibi düşünüp istediği gibi bir hayat sürmeye başladık.
Velhasıl bu durumdan bütün annelerin muzdarip olduğunu bilmekteyiz. Bu yüzden de istisnasız bütün annelere seslenerek diyoruz ki: bu sorunun asıl kaynağı, yaklaşık yüz yıldır Batılı kâfirlerin kendi elleri ve yerli ham maddeleriyle üretmiş oldukları kapitalist ideolojidir. Dolayısıyla bu kaba ideolojinin türlü tuzaklar ve sinsi oyunlarla, âlem-i İslam’a zorla dikte ettirilmesidir. Yoksa şanlı tarihimizin hiçbir döneminde toplumda böylesi bir ahlaki çöküntü yaşanmamıştır.
Öyle ise çocuklarımızı Müslüman şahsiyetler olarak topluma kazand
ırıp daha önceden olduğu gibi yeniden genç ve altın bir nesil yetiştirmek istiyorsak, süt kokulu çocuklarımızı dinî eğitim veren kreşlere teslim etmek yerine, önce kendimizi eğitelim… Unutmayalım ki çocuğun gelişimindeki ilk öğretmen bizleriz. Bunun için kusursuz bir anne olma çabası içine girerek vakit kaybetmeyelim. Zira aciz olarak yaratılan bizler ne kadar çabalasak ta eşsiz ve mükemmel olamayız.
İnsan olarak farkındalıklarımıza rağmen aciz yaratılmışız. Bu yüzden çocuklarımızın da aciz olduklarını göz ardı etmeden, onlardan mükemmel olmalarını beklemeden, model anne olmaya çalışmalıyız. Bu çaba, sorunun büyük bir kısmını çözmüş olacaktır. Eğitim sırasında sorumluluğun çoğu biz annelere düştüğü için, babalarla sonuçsuz didişmelere girmekten vazgeçmeliyiz! (Bu konuda çoğunuzun yüz ifadesini görür gibiyim, ancak bu bir hakikat.)
Diğer yandan toplumu bu hale getiren kapitalizmden berî olmamızın yolu, İslam akidesiyle yeniden kalkınmak için nübüvvet metodu üzere Râşidî Hilâfet Devleti için çalışmaktır. Ancak o zaman kapitalist sistemin boyunduruğu altında ezilmekten kurtulup kaybettiğimiz izzetli ve şerefli bir topluma kavuşabiliriz.
İşte çalışan anneler bunun için çalışsınlar…
Songül Toprak
Facebook Yorum
Yorum Yazın