KADINI DEĞERİNDEN KOPARANLAR !..
" Kötü kadınlar kötü erkeklerin, kötü erkekler de kötü kadınların dengidir; tııpkı iyi kadınlar iyi erkeklerin, iyi erkekler de iyi kadınların dengi olduğu ( gibi): işte onlar, ( bu dünyada) iftiracıların dillerine doladıkları şeylerden uzaktır, ( âhirette ise) onları sonsuz bir bağış ve tarifsiz güzellikte bir rızık beklemektedir." ( Nûr sûresi, âyet 26 )
Evlerin süsü, çocukların annesi, namusun, ırzın ve iffetin bekçisi hanım efendiler, iki tehlike arasında sıkışmış, baskı altında yaşamaya mecbur edilmiş kitlelerdir.
Bilhassa, Hülefa-i Raşidin döneminden sonra, kadın; evine hapsedilmiş, söz, konuşma, ibadet, cuma, bayram, cenaze namazı kılma gibi hakları elinden alınarak, kadın, evinin bir izbe, karanlık odasına hapsedilmiştir.
Bir diğer yönüyle yine kadın, " beden benim istediğimi yaparım" sapkın, muzır düşüncesiyle sokağa gönderilmiş, soyulmuş tesettürden olmuş, haya ve iffetini kaybetmiştir.
" Beden senindir iistediğin gibi kullan"önerisinde bulunan boyalı basın, yıllardan beri kadını kullanmış, her türlü çıkarı için kadının ipini koparmıştır.
Şu günlerde yaşandığı, İstanbul Boğaziçi Üniversitesinin önünde, yetişmiş kız çocuklarının ellerine tutuşturulan paçavralarla, dinimize, imanımıza, İslam inancımıza, milli değerlerimize, bayrağımıza, vatanımıza " yuh yuh!" diyerek halay çektirmektedirler, salya, sülmük bağırarak, çağırarak bu aziz milletin manevi değerlerine küfür ettirilmektedir.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, hanım efendi, tesettürlü kesimler, inançlı insanlar, camiden, cumadan, bayramdan yoksun ve mahrum olarak yaşamaktadırlar. Ne vaiz dinleyebilmekte, nede camii sevabı alınmakta, nede en yakınlarının bile cenaze namazında hazır bulunmalarına rıza gösterilmektedir.
Hakikaten kadın değerinden koparılmıştır!..
Ellerde fosur fosur sigaralar, üryani kıyafetler, ayak ayak üstüne atarak sanki erkeklere meydan okurcasına, her hal ve tavırlarıyla kendilerini deşifre etmeleri çok çirkin, çok ayıp, çok utanılacak hal ve durumdur.
Kadın; pastanelerde, postanelerde, birahanelerde, üryan şekilde köşede ve bucakta ne yaptıklarını bilmez, kimseyi dinlemez bir halde bir o yana, bir bu yana seğirtmektedirler.
" Mü'min kadınlara söyle; baş örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerini koysunlar" âyeti kerimesinin anlamı bunun için bizleri uyarmakta, hanımlarımızın tedbirli, temkinli, akıllı davranmalarını, yaşamalarını emri ferman buyurmaktadır.
Diğer yandan " Kendiliğinden görünenlerin" tavanı, yüz, eller ve ayaklardır. Bu organların örtülüp örtülmemesi nassın değil örfün ve tercihin konusudur. Rasulullah (sav)'in, Esma'ya bizzat göstererek yaptığı tarif de bunu teyid eder. Sözün burasında, Diyanet İşleri Başkanlığımıza , Müftülüklerimize, hoca efendilere, hanımlar irşad için ; cami, cemaat, cuma, bayram ve cenaze duaları hususunda büyük görevler, sorumluluklar düşmektedir. Aksi halde,
Hanım kardeşlerimiz, bilgilendirilmezse, bilgilerini, din ve diyanetlerini mazbut, sağlam kaynaklardan öğrenmezlerse, Allah korusun!.. Kos koca bu kitleyi kaybetmiş olacağız!..
Kadınlarımızın kimileri sosyalist olacak, kimileri anadan üryan kıyafetlerle ortamda belirecek, kimileri internet, telefon ağlarının etkisiyle, kendilerini bu kötü ortama kaptırıp, " çocuk sevme köpek sev" furyasıyla alanları dolduracaklardır. Tabii ki, bundan da evlerimiz, hanelerimiz, yavrularımız zarar görecektir.
Sonuç yerine;
Dinli, imanlı, inançlı, vatan ve millet sever insanlarımıza büyük görevler düşmektedir. Annelerimizi, kız kardeşlerimizi, hanımlarımızı böylesi kaotik durumdan kurtarıp, tesettürlü, iffetli, namuslarına halel getirmeden yaşamaalrı için, mahkeme kapılarında " boşanma" eylemlerinden kurtulmak için hep birlikte elimizi taşın altına koymalıyız!..
Koymalıyız ki, çocuklar anneden ayrı, babadan ayrı, orada, burada ser sefil bir şekilde yaşamasınlar! Mahkeme salonları kadın-erkek ayrılıklarına merkez görevi yapmasınlar!..Dolayısıyla,
" Kadının açılmasına " moda", soyunmasına " sanat", nikahsız birlikteliğine " özgürlük", İslam'sız bir hayat yaşamasına " çağdaşlık", Allah'ın emrine uyup örtünmesine ise " yobazlık", diyen erkeklerden daha onursuz kadın istismarcıları var mıdır?" Sokaklarda, Lezbiyenlik reklamı, icrai faaliyeti yapanlar utansınlar!.. Boğaz içi okulunda , hiç de öğrencilikle alakalı olmayan militanlara fırsat verenler, kendilerini bir güzelce sorgulamalıdır.
Fuhuş sektörünün, dinsizliğin, imansızlığın, yabancı ideolojilerin yayılmasını, yaşamasını isteyen , arzu eden insanlar utanmalıdır. Bunların, yani İstanbul sokaklarında vaveyla koparanların, millet sevdasından, insan sevgisinden bihaber yaşadıklarını bilmekteyiz. Bunlara, milletçe fırsat verilmemelidir.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın