Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KABİRDE HAYAT VAR MIDIR?

 " ( Kıyamet saati başladığı gün , suçlular bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler." ( 79/42)

     " Allah yolunda öldürülenlere ' ölüler' demeyin, zira onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz." ( Bakara sûresi, âyet 154)

     " Eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki, Allah'ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır." ( 3/157)

     Asırlardan beri, toplum bünyesinde "Kabirde hayat var mıdır?" tartışmaları, çekişmeleri, anlatımları dur durak bilmeden devam ederek gitmektedir. 

     " Öncelikle "kabir"in ne olduğuna açıklık getirmek gerekir. Kabir nedir ve kabir denen yer neresidir? Ölülerimizi gömdüğümüz yere mi denmektedir? Yoksa ölülerin tekrar diriltilecekleri güne kadar bekletildikleri yer mi? 

     Veya bunlardan başka bir yer var mı? Bu konuda Kur'an'da herhangi bir açıklamaya rastlamamaktayız. Kabir'den söz eden Kur'an, bunun nasıl ve neresi olduğu konusunda bilgi vermemektedir.

     Şayet kabir denilen şeyin ölülerin gömüldüğü ve dilimizde mezar olarak bilinen yer olduğunu kastediyorsunuz, burada herhangi bir hayattan söz etmek mümkün değildir. Zira oraya " ölmüş" olanlar gömülmektedir. Ve gömülenler de belli bir süre sonra  çürüyerek toprak olmaktadırlar. 

     Bu konuda Peygamberimize dayandırılan rivayetlerin sahih olması mümkün değildir. Kur'an'ın bildirdiğine göre ölenler tekrar diriltilecekleri güne kadar ölü durumda kalmaktadırlar. 

     Kabirden kastınız başka bir yer ise bu yerin neresi olduğu ve nasıl olduğu konusunda hiç bir bilgi sahibi değiliz. Bildiğimiz ve kesin olduğuna inandığımız bir şey varsa  o da insanların yeniden diriltilecekleri güne kadar hiç bir hayat sahibi olmadıklarıdır ve yeniden diriltilecekleri güne kadar ölü olarak kalacaklarıdır. Ve bu süre içinde de tâbi tutulacakları her hangi bir muamele yoktur." ( Müs. Sor. H. Bülbül. sayfa 144)

      Taa Hz. Adem (as)'dan bu yana vefat etmiş ve toprağa verilmiş insanların cesetlerinden bu gün bahsetmek,  bilmek mümkün müdür? Hatta, yakın tarihimize uzanalım. Köyümüzde, kentimizde, şehrimizde elli sene önce, yüz sene önce ölmüş insanların mezarlarını, taşınan mezarın  halinden bahsetmek mümkün müdür? 

     Veya denizde boğulmuş, kaybolmuş. ateşte yanmış insanların veya başka sebeplerle mezar yüzü görmeyen, toprakla buluşmayan ölülerin hali ne olacaktır?  Şu ayete dikkat çekmek istiyorum:

     " Nede ( manen) dirilerle ölüler bir olurlar. Şu kesin ki Allah, işitmeyi dileyene işittirir; fakat sen mezardakilar ( gibi manen ) ölmüş olanlara asla işittiremezsin." ( Fâtır sûresi, âyet 22 ) 

       Aslında, gelenekçi zihniyet mensuplarının amacı, gayesi aziz Kur'an'ın yaşayanlara karşı uyarısını, emirlerini sekteye uğratıp, işlevsiz kılmaktır. Bunu yaptıkları zaman geriye ne kalmış olacaktır? Tabii Ölülere Kur'an okuma ameliyesi!.. Yani,

     " Kabir azabı var diyenlere şunları sormak gerekir. Şayet kabir azabı varsa, kabre konmayan insanlar bu azaptan kurtulmuş olmayacaklar mı? Örneğin inançları gereği ölülerini yakıp, küllerini dağlara veya sulara serpenlerin ölüleri bu azaptan kurtulmuş mu olacaklar?

     Kabir hayatı denin bir hayat varsa, Kur'an dünya ve ahiret hayatından söz ederken neden kabir hayatına dair tek bir söz bile söylememektedir.? Eğer ölüler kabir aleminde yeniden diriltilecek olsalardı, Allah hesap gününde yeniden diriltmekten söz etmezdi. Ölü için her hangi bir hayattan söz edilemez, çünkü o zaten ölüdür. Ve kıyamet gününden önce de diriltilmeyecektir. 

     Kabir azabı varsa bu binlerce yıl önce ölenle, kıyametin kopmasına çok az bir zaman kala ölen arasında bir haksızlığa neden olmaz mı? Birisi binlerce yıl azap görürken, bir diğeri hiç azap görmeyecek. Bu mümkün mü?" ( a. g. e. sayfa 144-145)

     Sonuç yerine;

       Gelenekçi zihniyetin iddia etmiş oldukları gibi, kabir üzerine telkin, devir yaptıkları gibi bir " Kabir hayatı" yoktur. Böylesi zihniyet mensupları da, sadece ölümden, ölüden veya ölmüşüne hizmet etmek isteyen kişilerden vurgun vurmak, onları söğüşlemek için iddia edilen bir hezeyandır.

      Tabi ki, ölenlerimizi, ölmüşlerimizi unutmayacağız!.. Onların ruhaniyetlerine dua edeceğiz, ruhları için sadaka ve hayri amellerde bulunacağız!

      Ama, bu demek değildir ki, " kabirde hayat vardır" düşüncesiyle değil, ölenin ruhu için yapılacak, mezardaki çürümüş bedeni için değildir. 

      Şehidlerin de durumu aynısıdır. Mecazen, şehidlerin ruhları Allah'ın yanındadır. Onlara, Allah tarafından ayrı bir değer verilmiş, terü taze canlarını, bedenlerini Allah rızası için Hak yoluna vermelerinden dolayı bir yücelik ve üstünlüğe sahip olmuşlardır.. 

     Rabbim!.. Ümmete, bilhassa milletimize  Kur'anî anlayışlar lütfetsin!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın