Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

İSTİKLÂL MARŞIMIZ;,MİLLETİN BEKA MES'ELESİDİR!..

Merhum Akif'i, millete hediye etmiş olduğu İstiklal Marşımızdan dolayı, kendisine rahmet diliyor, makamının cennet, arkadaşlarının Rasulullah (sav) ve sahabe-i kiram olmasını diliyorum!..

Her ne zaman ki, Ankara-Ulus Taceddin Dergahı'na uğramış olsam, o büyük ruhu tahayyül eder, Dergah'ın duvarlarında İstiklal Marşı'mızın kazılarak yazılmış olduğunu müşahede ederim.. Düşünmeliyiz ki, İstiklal Marşı yarışmasına tam tamamına 724 şair katılmış, tüm şairler elenmiş, ancak bu gün aşkla ve şevkle okumuş olduğumuz İstiklal Marşımız birinci seçilerek " Kahraman Ordumuza" başlığı ile milletimize hediye edilmiştir.. Tarih 12 Mart 1921..

O gür sesiyle, hitabesi ile bir kaç kez okuyan merhum Hamdullah Suphi Tanrıöver, heyecanlı, hatip edasıyla, gür sesiyle heyecanla gönülleri coşturan vee ayakta dinlenilerek resmileşen Marşımız; dün ve bu gündür iştiyakla okunmakta, ilanihaye de okunmaya devam edilecektir.

" Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak,
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak."

623 yıllık imparatorluk yıkılmış, onun yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.. Kurulmuştur ama, onun Devlet oluşunun simgesi olan bir İstiklal Marşı yoktur.. Hamdullah Suphi beyin, Akif'in gönlünü alarak, bu kutlu marşa iştirakini sağlamasıyla Meb'usların candan ve heyecanlı alkışları arasında Milli Marşımız kabul edilmiştir!.. İman şairimiz vaad edilen 500 TL.lik ödülü kendisi almayarak Dar'ul-Mesaiye verilmesini sağlamıştır.

İşte, iman adamı olmak böyledir!.. Kendisinin sırtında giyecek bir paltosu bile yokken, verilen ödülü almaması, alkışlanacak, takdir ve tebşir edilecek bir durum değil de nedir? Çünkü, merhum Akif, bu devleti, bu milleti candan seviyor, ona meftun dev bir şairdi.. Binaenaleyh, Akif'in şah eseri Safahatı bir okuyunuz, sonrasında ne göreceksiniz biliyor musunuz? İman, aşk ve İslam sevdası ile dop dolu bir heyecan , arzu ve iştiyak!..

" Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet , bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal!."

İslam insanı Akif; zamanımızda tıpkı sahabe-i kiram gibi yaşamış bir dertli şairdir.. Onun derdi, dertlenmesi milletin İslam'ı çağa uygun şekilde anlaması ve aziz Kur'an'ın emirlerine uygun bir şekilde yaşamasıdır.

İstiklal Marşımızın dizeleri arasında isterseniz bir yolculuğa çıkalım!.. " Korkma!" derken hitap millet evlatlarınadır!.. Korkulmaması, endişe duyulmaması, ülke ufuklarında dalgalanan al kırmızılı bayrak varken, korkuya, endişeye, telaşlanmaya hacet var mıdır? Ülke minarelerinde okunan beş vakit ezan, kılınan özgürlük sembolü cuma namazları her türlü endişeyi, korkuyu, vehimi berhava edecektir!..

Ne olur çatma çehreni!.. Lütfen bir gülümse, nedir bu öfkeli, şiddetli hiddetli çehre!.. Bu celal? Upuzun bir mazisi bulunan bu aziz millet evlatlarına bir gülümse, sonrası vahim olacaktır!.. Senin için dökülen kanlarımız, Viyana önlerinde bırakılan canlarımız, Malazgirt'te devleşen yiğitler, Ulubatlı Hasan'lar, Seyyit onbaşılar küsecektir!.. Hakk'a tapııyoruz, hiç bir nesneye el açmadan, Hak yolunda, Rab yolunda ürkmeden, korkmadan yürümeye devam ediyoruz ve devam edeceğiz!..

Merhum Akif'in ruhaniyeti şad olsun, makamı cennet olsun!.. Bu aziz millet evlatlarına sahabe neslini tanıtmış, sahabe gibi yaşayarak cennete uçmuştur!.. Üç günlük dünya için, yaşam için hiç bir kimseye perva etmemiş, el açmamış, eğilmemiş, bükülmemiş aziz Kur'an eri bir baba yiğittir!.. İnkilapçı, ilerici, medeniyetçi bir Kur'an Müslümanıdır!..

Akif merhum son saatlerini yaşamaktadır!.. Yanına gelen arkadaşlarından Tarık Us, söz sırasında şunu söyler!.. " Efendim!.. İstiklal Marşı yeniden yazılsa nasıl olur?" sorusuna üstad Akif derki: " Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!" muhteşem sözü hali hazır belleğimizdedir..

Netice olarak;

Rabbimizden dileğimiz, İstiklal Marşımız ilelebed ve ebediyyen okunsun!.. Ona hiç bir çirkef el dokunmasın, hakkında konuşmasın, ileri, geri atıp tutmasın!.. İstiklal Marşımızın yanı sıra al kırmızılı bayrağımızda gönderi ve gönlümüzü süslemeye devam etsin!..

Bu iki unsur, bu aziz milletin varlık ve beka meselesidir!.. Allah korusun!.. Bu ikili olmazsa, millet olarak yaşamamız inkıta uğrayacak, Allah'a kulluk borcumuzu bile yeterli şekilde yaşayamayacağız!..

İstiklal Marşımız hususunda bu millete yediden yetmiş yediye kadar büyük vazifeler düşmektedir!.. Çocuklarımıza, genç neslimize ve tüm dünyaya bu güzelliği tanıtmak, insanlığı bilgi sahibi etmektir. Etmeliyiz ki, mütegallibe milletler bu ülkeye göz dikmesinler, bu milletin çocukları bundan sonraki hayatlarında bir daha Çanakkale ölüm kalım günlerini yaşamasınlar!..

Emperyal güçler, bir kısım benliğini kaybetmiş insanların ellerine silah vererek, Mehmetçiklerin karşılarına çıkarmasınlar!.. Öbek öbek şehidler vermeyelim!.. Duaları
mız barışa, kardeşliğe yönelik olmalıdır!..

Son sözler olarak, İstiklal Marşımızın 104 ncü yılını kutlar, aziz milletimizin mübarek Kadir gecelerini kutlar, hayırlısıyla Ramazan bayramını tes'id etmelerini Rabbimden niyaz ederim!.. Selam ve dua ile...

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın