A.Raif ÖZTÜRK

A.Raif ÖZTÜRK

Mail: araifozturk@hotmail.com

İsrail-Filistin Meselesinin ARKA PLÂNI -II

>>Önceki yazımızı; … ….2 Kasım 1917’de; Bölgede Siyonist bir Yahudi devletinin kurulması için, Balfour Deklarasyonu imzalanmasıyla, İngiltere Filistin topraklarını da ele geçirmiş oldu. İngiltere, Filistin’lilere büyük bir Emlâk Vergisi koydu. Sonra bunu sinsice artırdı.  >>…. ..satırlarıyla noktalarkan, bu konuyu bir sonraki yazımıza havale etmiştik. Önce o yarım kalan cümlemizi tamamlayalım:

>>..Yani, bir evin fiyatı 1 milyon ise vergisi 5 milyon oldu. Filistinliler bunu hâliyle ödeyemezdi ve ödeyemediler. İngilizler, vergileri ödenemeyen o toprakları Yahudi yerleşimlere zorunlu olarak satmaya başladılar.“Filistin’liler Sattılar” dedikleri olay budur. (TRT-1, Gündem Ötesi/Pelin Çift Prog.)

Arazilere el konulması da 1948’e kadar sürdü. İsrail devletinin el koyduğu topraklar Filistin topraklarının yüzde 6’sıydı. Peki geri kalan topraklara ne oldu?

Cevap: İsrail 30 Mart 1976’da binlerce dönüm Filistin toprağına el koydu. 1976'dan beri bu durum “Toprak Günü” olarak anılıyor. Filistin Toprak Günü'nün geçmişi "Nekbe" olarak bilinen 1948'de İsrail'in kurulması ve sonrasındaki olaylar zincirine kadar uzanıyor. Sınırları içinde kalan Filistinli Arapları yerlerinden çıkarmak için “yıldırma politikaları” uygulamaya devam eden İsrail hükûmeti, 30 Mart 1976'da bu kişilere ait binlerce dönüm araziye el koydu. Filistin halkı, işgali protesto etmek için genel grev düzenledi. İsrail güçlerinin, Dir Hana beldesinde grevle birlikte protesto gösterileri düzenleyen Filistinlilere ateş açması sonucu, 6 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. 1976 olayları, İsrailli yetkililerle Filistinli kitleler arasında ilk çatışma olması sebebiyle büyük önem kazandı. (Anadolu Ajansı. 30 Mart 2016. Ula Ataullah)

Yani “Filistinliler topraklarını sattı” yaygarası kasıtlı bir yalandır.

DOĞRUSU: Yukarıda belgelerle izah edildiği gibi, Filistinlilerin topraklarının yüzde 85’i İsrail’liler tarafından zorla ellerinden alındı. %15’i de zorunlu bırakıldı…

  • Peki, İSRAİL YÖNETİCİLERİNİN İÇİNDE, HİÇ Mİ VİCDAN SAHİBİ YOK?

CEVAP: Kismî vicdanlı bir Başbakan İzak Rabin 1994 yılında, Filistin lideri Yaser Arafat ile BARIŞ imzaladıktan kısa bir süre sonra, dünya fanatik yahudilerinin teşvikiyle, Yigal Amir katili tarafından suikast ile öldürtüldü. Bu nedenle de diğer kısmen vicdanlılar, sindirildi…

Bunları niçin anlattım?

Çünkü, kasıtlı olarak çıkarılan bu yalan, dünya gayrimüslim medyasında “gerçekmiş gibi” yayılınca, benim cami cemaatim içinde bile, bu günkü İŞGÂL girişimleri için “ohh olsun, zamanında topraklarınızı sattınız, şimdi çekin cezanızı” diyenleri duydum ve çok üzüldüm. Hiç olmazsa bundan sonra bu gerçeklerin öğrenilmesini ve hem İFTİRA, hem de GIYBET vebâllerine girilmesini önlemek istedim.

Üstelik de, bugünkü Filistinlilerin günahı ne?..

       KUDÜS ve MESCİDİ AKSA TOPRAKLARININ RESMÎ BELGESİ: (ÇOK ÖNEMLİDİR.)

Uluslararası Komisyon son toplantısını 28 Kasım-01 Aralık 1930 tarihleri arasında, Paris'te gerçekleştirdi ve aşağıdaki (özet) karar oybirliğiyle alındı.

“Ağlama Duvarı'nın mülkiyeti yalnızca Müslümanlara aittir ve vakıf mülkünün bir parçası olan Mescid-i Aksa alanının ayrılmaz bir parçasını oluşturduğundan, gerçek hak sahibi yalnızca Müslümanlardır. Burak (Ağlama) duvarının mülkiyeti de Müslümanlara aittir.

Ağlama Duvarının önünde ve duvarın karşısında Mağaribe Mahallesi olarak bilinen bölgenin önünde bulunmakta olan kaldırım da Müslümanların mülküdür. Çünkü burası İslam hukukunun hükümlerine göre, hayır için kullanılması gereken bir vakıftır.” …

  • Bu karara dayanarak İngiliz Kralı da bir kraliyet fermanı yayınladı.

“O dönemde yayınlanmış olan 1931 tarihli Ağlama Duvarı Kararnamesi” Filistin Resmi Gazetesinde de yayınlandı. {Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu 16/10/2023}

ÖNEMLİ BİR NOT:

Bu konudaki araştırmalarımı tâ MÖ.63 yıllarına kadar götürmüştüm.

İsrail Yahudilerinin çeşitli tarihlerde birçok sürgünler yaşadığını, her seferinde de birkaç yüzyılda bir, tekrar bu bölgede toplandıklarını incelerken, benliğimde fırtınalar koparan bir başka GERÇEĞİ yakaladım. Şöyle ki:

2086 sene önce bu topraklar için mücadele eden Yahudilerden sonra, tam 21 YÜZYIL geçmiş. Çok şeyler değişmiş, nesiller değişmiş, sınırlar değişmiş, fakat "Her bir şehri yüzlerce defa mezaristana boşaltan ölüm”, hiç değişmemiş.

Bu 2086 sene zarfında TÜM İNSANLIĞI, 21 defa mezaristana boşaltmış.

Bu zorunlu sevkiyâtın, elbette “hayattan ziyâde bir istediği ve GÂYESİ var."

Bu gâye ve isteği, Kâinatın Yüce Yaratıcısı Olan Allah cc, bütün Peygamberleri ve Son Peygamber Hz. Muhammed (SAV) vasıtalarıyla bizlere bildirmiş. İşte bizler kendimizi bu asrın boğuşmalarına kaptırıp, bu gerçeği ve bu sevkiyatta bizlerden istenenleri ASLA ıskalamamamız gerektiğini de anladım.

Öyle yâ, en fazla 100 senelik ömrümüzle meşgul olurken, BİNLERCE yıllık BERZAH yolculuklarımızda bizlere ışık, yoldaş, burak ve navigasyon olacak görevlerimizi de asla ihmal etmeyelim. En önemlisi de EBEDİ ÂHİRET âlemlerinde, bizlere Ebedî Cennetleri kazandıracak olan gâye ve görevlerimizden de asla taviz vermeyelim…

Siz değerli dostlarımla da paylaşmak istedim. Vesselâm…

 

 

Facebook Yorum

Yorum Yazın