İSLAM'IN GAYESİ, İNSANI GÜZEL AHLAK SAHİBİ YAPMAKTIR!..
" O her şeye yaratılış amacıyla en uyumlu olma ve kemalini bulma ( yeteneğini) bahşetmiştir. Öyle ki, insan türünü yaratmaya ( basir) bir balçıktan başlamıştır." ( Secde sûresi, âyet 7)
" Bir de kalkıp derler ki: " Yani bir toprağın içinde kayıplara karışınca mı? Sahiden de biz yeniden yaratılacak mıyız ? Aslında ( bu tavırlarıyla) onlar, Rablerinin huzuruna çıkıp ( hesap vermeyi) inkar etmektedirler." ( Secde sûresi, âyet 10)
Ayeti kerimelerin yorumu şöyledir:
" Ahsene fiili sadece estetik " güzelliği" değil, aynı zamanda fıtri " amaçlılığı" ve o şeyin " amacıyla uyumluluğunu" da ifade eder. Türkçe'de güzel " göze el veren" den kısaltılmıştır.
Nesnesinin mahiyetinden çok onun göze görünüşüyle alakalıdır ve bu niteliğiyle Arapçada ki zîneti çağrıştırmaktadır. Ayet varlığın en temel yasası olan " amaçlılık" ve "anlamlılığa" atıftır. Hemen devamında verilen insanın yaratılış örneği bunun en çarpıcı misalidir." ( Kur'an Meal-Tefsir) Dolayısıyla,
" Herhangi bir sistemin ahlak anlayışını ortaya koyma teşebbüsü, o sistemin insan anlayışını önceden belirginleştirmeyi gerekli kılar. İslam ahlak anlayışında varlık dünyasıyla birlikte insanı da yaratan Allah'tır.
Yaratılmış varlıklar arasında insanın özel ve şerefli bir yeri vardır. İnsanı diğer varlıklar arasında şerefli kılan birden çok özelliği vardır ki bu özelliklerden en önemlisi ilk yaratılışta Allah'ın ona ilahî ruh üflemesidir. Konuyla ilgili Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur.
" Allaha yarattığı her şeyi en güzel şekilde yarattı. İnsanı başlangıçta çamurdan halk etti. Sonra onun soyunu, bayağı bir suyun özünden var kıldı. Sonra da şekillendirip kendi ruhundan ona ruh üfleedi." ( Secde , 32/7-10)
İnsan, taşıdığı bu ilahî ruh sayesinde,meleklerden daha üstündür ve yeryüzünde ' Allah'ın halifesi' konumundadır. Bu gerçeği dile getiren ayet-i kerime şöyle başlar:
" Rabbin meleklere, ' Yeryüzünde bir halife yaratacağım' dediğinde Melekler, ' Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek olan birini mi yaratacaksın?' dediler..." ( Bakara sûresi, âyet 30)
İnsanın halife olmasının anlamı, Allah'ın istediği ahlak düzenini yeryüzünde gerçekleştirmektir. Kendisine ilahî ruhtan üflenmesi ve yeryüzünde halife olması gibi özellikleri yanında, Kunr'an-ı Kerim'de insan hakkında dikkat çekilen tesepitlerden bazıları şunlardır:
" İnsan en güzel şekilde yaratılmıştır." ( Tîn , 95/4). Ona, " İyiliği kötülükten ayırma gücü verilmiştir." (Şems, 91/8). Kur'an'da tabiat güçlerinin tamamının insanın emrine verildiği şu şekilde belirtilmiştir.
" Yine O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendi katından bir bağış olarak) emrinize âmâde kılmıştır. Elbet bütün bunlarda da düşünen bir toplum için sayısız vardır. " ( Câsiye sûresi, âyet 13)
" Ama doğrusu Biz Âdemoğluna kat kat ikram ederek onu üstün ve şerefli kıldık. Karada ve denizde onlara ulaşım imkanı sağladık. Temiz ve helâl besinlerle onları rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın bir çoğundan üstün tuttuk." İsl. Giriş, say. 70-71)
Yani, ayeti kerimeden anlıyoruz ki, Yeryüzünde halife olarak yaratılan insanın emrine her şey müsahhar kılınmıştır. Buna göre Allah'ın insana ikramı bol olup bitmiş bir ihsan değil, sürekli ve katlanarak artan bir ikramdır.
Bu nedenledir ki ademoğlunun Rabbine yabancılaşması tek kat bir küfür değil, sûrenin 99 ncu âyetlerinde olduğu gibi " kat kat küfürdür" Çünkü küfrün tama karşılığı budur.
İnsanın tüm yaratılmışların en üstünü ve biriciği olduğu tezini zayıflatmaktadır. O, yaratılmışların " bir çoğundan " üstün kılınmıştır." " tümünden" değil."
" Görüldüğü gibi insan, iyilik ile kötülük arasında bir gerilim hâlindedir. İnsanın hem iyilik hem de kötülük hakkında bilgisi vardır. O, bunlardan birini seçebilecek ve uygulayabilecek güce de sahiptir.
İnsan iyiliğe yönelir ve yeteneklerini o yönde geliştirirse güzel ahlaklı, kötülüğü seçer ve kendini o yönde yetiştirirse de kötü ahlaklı diye isimlendirilir.
İslam dininin gayesi, insanı güzel ahlak sahibi kılmaktır. Güzel ahlaklı insanın ayırt edici vasfı, kötülüklerden kaçınıp iyilikleri istemesi ve hayatında uygulamaya geçirmesidir. Ahlakın güzelleşmesi ise bir anda olup bitecek anlık bir iş değildir. Bu, belirli bir süreci gerekli kılar.
İman ile ahlak arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Güzel ahlak .kemal seviyesindeki olgun bir imanın göstergesi durumundadır. Kötü ahlak da imandaki zaafa işaret eder.
Çünkü İslam'da dinamik ve harekete geçirici bir iman anlayışı vardır. İnsanlardan sadece iman etmesi değil, aynı zamanda güzel davranışlarda bulunması da istenir. " ( a.g.e.)
Netice olarak;
Üstün şekilde yaratılmış insanın, kendi kıymet ve üstünlüğünü algılayarak, iyi yolda, hak yolda yürümesi istenmektedir. Bu sebepledir ki, insanoğlu, bunu yapmış olduğu an, görülecektir ki, insanlık bundan huzur bulacak, şeytan adım adım inanandan kaçmış olacaktır.
Çünkü, sair varlıklar bu hususta sorumlu değldir. Sadece insanoğlu donanımlı yaratıılmıştır. Onun içindir ki, Allah'da bu donanımlı insandan kulluk istemektedir
Son sözler olarak, yüce Allah'tan temennimiz, Müslümanları sıratı müstekim yolundan uzak tutmasın ve ayırmaasın!..Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın