Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

İslamın Doğduğu Topraklara Doğru

İSLAM'IN DOĞDUĞU TOPRAKLARA DOĞRU GİDİYORUZ!..


     Yine düştük yollara!.. Hem de eğri-büğrü yollara!.. Yılanların, çıyanların, ifritlerin, cıfıtların cirit atmış olduğu   yollara!..  Terü taze yiğitlerimiz, daha bıyıkları terlememiş, ağızlarında annelerinin sütü kokan fidanlarımız!.. 

     Bizim için yollara düşmek kara bir sevdadır. Bitmeyen, tükenmeyen, sona ermeyen yolculuk!.. Hele bu yolculuk, Batı'ya değil, Moskova'ya değil, Ortadoğu'ya olursa farklı bir yolculuk olmaktadır. 

     Bir kere bu yolculuk, Güney sınırımız Antakîye' den aşağılar olursa, İdlib, Hama, Humus, Halep  ve Şam diyarları olursa, daha çok koşar, hiç ferman dinlemeden yolları arşınlamış oluruz.

     Çünkü, bu yollar, bu topraklar İslam'ın doğmuş olduğu mukaddes beldelere doğru gitmektedir. Kudüs'e, Mekke'ye, Medine'ye doğru gitmektedir. 

     Biz millet olarak, bu topraklar için 4 asır ter döktük, çaba sarfettik, ağladık, sızladık, Peygamber diyarı dedik, Kur'an'ın vahyedildiği sahalar dedik, binlerce sahabe-i kiramın ayak bastığı kara parçaları dedik. 

     Bir kere, bizler millet olarak, Türk askeri olarak, o beldelere, o diyarlara gitmezsek kimler gidecektir?.. Perişan, zelil, zillet ve gıllet içerisinde yaşayan Suriye'li perişanı kimler koruyacaktır?

      Evet, 34 yiğidimizi kara toprağın kara bağrına vermiş olduk ama, halen o topraklara gitmekte olan askerlerimiz, güle güle gitmekte, haykırmakta, " daha ölmedik" diyerek nara atmaktadır. 

      Bir korku, bir endişe, bir stres bulunmamaktadır. Geride bırakmış olduğu anneleri, babaları, nişanlıları ve eşleri de öyledir. Onlarda, her gelen cenaze başında " düşmanları güldürmemek için ağlamayacağım" diye haykırmaktadır. 

     Ülke içerisindeki, muhalefet, farklı siyasi hizipler, bu duruma sevinebilir, gülebilir, el çırpabilir ama, bu gidişatı, bu yolculuğu, bu harekatı engellemeleri, " Barış kalkanı harekat"nı sekteye uğratmaları, moral bozmaları mümkün olmayacaktır. 

        Millet olarak, tam tamamına 4 asır o toprakları, mukaddes belgeleri koruduk, kolladık ve hiç bir insan azmanının, cibilliyetsizin o topraklara girmesine müsaade etmedik. 

      Kur'an'ın nazil olduğu, ümmete vahyedildiği topraklar, beldeler, Mekke ve Medine dedik. Sevdik o toprakları, saydık o kutsal mahalleri, her yıl, asker göndermedi isek de, bu defada hac ve umre maksadı ile o topraklara akın akın akmış olduk. 

     Onun içindir ki, Mehmet'ler, Ahmet'ler, Ali'ler, Veli'ler İslam'ın doğmuş olduğu topraklara yürüyüşe geçmişler, koşmaktadırlar, bırakınız gitsinler, değmeyin Mehmet'lere o beldelerde çöreklenmiş kalleşleri, Beşşar Esedleri, Prens Selman'ları, Sisi'leri al aşağı etsinler!.. 

      O topraklardan millet olarak çekildiğimizden bu yana, sizler, bu satırları okuyanlar, huzur görüyorlar mı, mutluluk duydular mı? Kaos, kâbus, anarşizm, tedhiş, ölme, öldürme, inkar, mezhepçilik, fırkacılık diz boyu olmuş, halen de olmaya devam etmektedir. 

      83 yıllık Emevi yani beni Ümeyye sülalesi, ne bırakacaktı bu topraklara? Yezid ve sair kralların eserleri ortada halen dolaşmaktadır. İnilti, göz yaşı, hıçkırık, dinde zorluk, camilerin bombalanması!.. 

     Sonuç yerine;

      Bırakın Türk'ün askerini!.. Değmeyin Mehmet'lere, kesmeyin önlerini, yürüsünler, koşsunlar o topraklara!.. Kurtarsınlar Haleb'i, Şam'ı, Hama'yı;Humus'u, Kudüs'ü!..  

      Diriltsinler ve yaşatsınlar yeniden Selahaddin-i Eyyubi'nin ruhaniyyetini, emanetini; Yavuz Selim Han'ın vasiyyetini!..Kanuni'nin mihrabını ve bizlere emanetlerini!.. 

     Vallahi!.. Billahi usandık şu dangalak, dengesiz Beşşar Esed'in densizliğinden, çılgınca hal ve hareketlerinden, insan olmayışından, İslam düşmanlığından!.. 

     Çünkü, bu aziz millet evlatları, o topraklardan çekilirse, ne olacaktır? Bunu her aklı başında, düşünen, tefekkür eden insan bilir, bilmesi lazım?

      Esaret, insan kanı içmek, mazlum insanların üzerine üzerine bombalar savurmak olacaktır!.. Çünkü, vicdanlar kararmış, acıma hisleri ölmüş, beyin ve sinir uçları alınmış, insanlıklarını kaybetmişler, insanlığını kaybeden zavallı ne yapmaz ki değil mi?

     Onun içindir ki, bırakın Mehmet'leri gitsinler gittikleri yere kadar!.. Mekke'ye, Medine'ye Kudüs'e kadar!.. Yine Mehmet'ler, Ecyad kalesine Türk'ün bayrağını diksinler, yıkılsın o mukaddes beldelerde, ABD'nin emperyal yapıları, Zemzem Tower'leri!... Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın