İslamcılar ‘fikren’ kısırlaşıyor…
Türkiye’de sol, fikir kısırlığı yaşıyor yıllardır. Çünkü 1980’li yıllara kadar, 50 yıl süren ideolojik kadrolaşmanın bedelini, 40 yıldan fazla bir zamandır ödüyor. Ehliyet merkezli değil, ideolojik kadrolaşmayı öne alan her fikir, kısırlaşamaya mahkumdur.
1950 yılına kadar tek başına, 1980’li yıllara kadar düşe kalka devlete hakim olan sol ideoloji, her yere sadece kendi fikrinde olan insanları yerleştirdi. Somut örnekle anlatmam gerekirse, Prof. Erdal İnönü buna en güzel örnek olur. Milli Şef İsmet İnönü’nün oğlu Erdal İnönü akademik çalışma yaparken kendisini yetiştirmek veya ispat etmek zorunda kalmamıştır asla. Nasıl olsa sene tekrar etme zorunluluğu asla olmamıştır. Üniversitede ki hocaları yaptığı çalışmaları eleştirecek veya iade edecek cesarete sahip değildirler. Böylece Erdal İnönü hem Profesör oldu hem parti genel başkanı (SHP) hem Başbakan Yardımcısı.
Akademik kariyer için solcu olmak yeterliydi yıllarca. Bürokrasi’de yükselmek için solcu olmak yeterliydi. Belediye Başkanı, Kaymakam veya Vali olmak için solcu olmanız yeterliydi. Bir makama gelen, kendisini alkışlayan ve o makamda kalmasına destek olacak olan insanlarla etrafını güçlendiriyordu. Erdal İnönü örneğinde olduğu gibi, Türkiye’nin her yerinde sol zihniyet hakim oldu. Ama kalite ve başarı hakim olamadı. Sonuçta sol kısırlaştı.
Eski solcular eski günlerini anlatarak emeklilik günlerini geçiriyorlar.
Şu Bizimkiler
1980’li yıllardan sonra dindar insanlar devlet kadrolarında görev almaya başladılar. Özellikle Ak Parti iktidarı ile birlikte devletin her kademesine yerleşildi. Ancak solun yıllarca yaptığı hatayı, bizimkilerde yapmaya başladı. Ehliyet ve liyakati unutup ideolojik kadrolaşma yapan her fikrin akıbeti aynıdır ve zaman içerisinde kısırlaşmaya mahkumdur.
Üniversitelerde üst düzey görev alan kişiler, ilmi liyakat ve ilmi disiplin yerine, ideolojik kadrolarla etraflarını doldurarak kendi koltuklarını sağlamlaştırmak için çalıştılar. Farklı fikrilere yer vermediler. Farklılıkların, itirazların olmadığı yerlerde fikir üretilemez. Fikir ile değil itaat ile yükselenler, itaat edenlere yol açmaya devam ettiler. Bu kısır döngü fikrileri de kısırlaştırdı.
Akademik olarak büyük unvan sahibi olanlar, Milletvekili olamadıysa danışmanı oldu. Belediye başkanı olamadıysa Başkan danışmanlığı yaptı. Kalite olmayınca, hangi makama gelirse gelsin katkısı olmuyor.
Sadece üniversite, bürokrasi veya yönetici makamları değil, maalesef proje okulları olarak planlanan bazı liselerde bile, aynı sığ bakış açısına sahip yöneticilerin olduğunu dinledim. Proje İmam Hatip Lisesine müdür olan şahıs, okulunda derse girecek olan öğretmenin kalitesinden daha çok kendi cemaatine sadakatini önemsiyor.
Farklılık nimettir
Eski günlerini anlatarak emeklilik günlerini geçiren solcular gibi olmak istemiyorsak, ideolojik kadrolaşmaların önüne geçip, ehliyet ve liyakat merkezli kadrolaşmaya önem vermek zorundayız. Farklı fikirlerden ve eleştirilerden korkanlar ya kendi fikirlerine güvenmiyorlar veya hak etmediklerini bildikleri makamlarını kaybetmekten korkuyorlar.
Makam sahibi olmak kolay, fikir sahibi olmak zordur. Yeni fikirler, farklı fikirlerin çarpışmasıyla ortaya çıkar. Farklılıklardan korkmayın, fikren kısırlaşmaktan korkun. ‘Eleştirinin olmadığı yerde putçuluk başlar’ diyor Ali Şeriati. Fikir putlarını yıkmak, taştan yapılan putları yıkmaktan zordur. Fikir putlarının oluşmasını engellemenin tek yolu, ehliyet ve liyakat ile hareket edip, farklılıklardan beslenmektir.
Zararın neresinden dönülse kardır…
Facebook Yorum
Yorum Yazın