İslam Sadece Geçmişin değil, Geleceğin Dinidir
" Allah katında din İslâm'dır. Daha önce kendilerine mesaj gönderilenler, başka değil, yalnızca kıskançlıktan dolayı, kendilerine gerçeğin işareti geldiği hâlde farklı görüşlere saptılar. Kim Allah'ın mesajlarını inkâr ederse, iyi bilsin ki Allah hesabı en seri biçimde görendir." ( Âl-i imran sûresi, âyet 19)
Yazı başlığı, merhum Muhammed İkbal üstada ait bir sözdür. Kendisini rahmetle anıyor, makamının cennet olmasını diliyorum:
Bilindiği üzere, İslâm, dün bu gündür insanlığı düşünce,amel ve eylem planında kurtarmış, geleceğimizi de kurtarmaya devam edecektir.
İslam'ın karşısında bulunan sahte görüşler, düşünceler, ateizm, deizm tamamen şeytana ait fikir ve görüşlerdir. Zaman geçmesiyle, bunlar palazlanıp insanlığın zihin dünyasını meşgul etmiş olsa da, başarıya ulaşmaları, bir netice elde etmeleri mümkün değildir. İkbal merhum bu hususta şunları söylemektedir:
" İslam Peygamberini eski dünya ile modern dünyanın ortasında durmuş görmekteyiz. Hz. Peygamber (sav) bildirmiş olduğu vahyin kaynağı bakımından eski dünyaya, fakat bildirmiş olduğu vahyin rûhu bakımından eski dünyaya, fakat bildirmiş olduğu vahyin kaynağı bakımından modern dünyaya bağlıdır.
Onun gelişi ile hayat, aldığı yeni istikametten uygun yeni kaynaklar keşfetmiştir. " ( İsl. düşüncesinde sünnet, M. H. Kırbaşoğlu, say. 138 )
Onun teşrifi ile, dünya, insanlık bir veche kazanmış, olumlu, müsbet fikirler, düşünceler, gelişmeler yaşanırken, bunun aksi her türlü iğrençlik içeren yapılar, put, putçuluk, eşyaya perejtiş gittikçe tarihe karışmıştır.
Nebevi ideallerin önünde duran her türlü engerek yılanı, biçarelikler, zavallılıklar, sapkınlıklar yok olmuş, olmayada mahkumdur. Diğer taraftan,
Her ilkellik, ibtidailik, cehalet, kültürsüzlük, bilgisizlik, insanlık dışı oluşumlar yok edilmiş, halende bu tür zillet, illet içeren mes'elelerle mü'minler uğraşmakta, bitirmeye, yok etmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla;
" Bugün gerek İslam dünyasının, gerek diğer toplumların çözmek durumunda oldukları, insan hakları, çevre problemleri, enflasyon, gelir dağılımındaki eşitsizlikler, bankacılık ( faiz) , işçi hakları, kadın hakları gibi pek çok konunun İslâmî çözümü için Sünnet'in bize ne gibi pek çok konunun İslâmî çözümü için Sünnet'in bize ne gibi ilkeler sunduğunu ortaya koyabilmek için, bu konularla ilgili çağdaş bilim ve kültüre sahip olmak gerektiği gibi;
Organ ve doku nakli, tüp bebek, organ bağışı, genetik mühendisliği vb. tıbbî-ahlâkî ( bio-ethical) problemlerin çözümünde bize yardımcı olmak üzere Sünnet'ten birtakım ilkeler çıkarabilmek için de, tıp ve genetik mühendisliği konusundaki çağdaş birikimden yararlanmak gerekir." ( İsl. Düş. Sünnet, H. Kırbaşoğlu, say.143)
Hamdü sena olsun ki, Müslümanların elinde bulunmaz, eşsiz ve emsalsiz nimetler olan Kur'an ve Sünnet bulunmaktadır. Şayet, akıllarını kullanırlarsa, düşüncelerini bu iki noktaya çevirmiş olurlarsa, üstesinden gelinmez sanılan mes'elelerin üstesinden gelinecek, çözülmez zannedilen problemler çözülecektir.
Ama, bu iki nimetin üzerine yatılırsa, es geçilip, üzerinde ilmi çalışmalar, tefekkür yüklü yorulmalar yapılmaz ise,. " kellim kellim lâ yenfa" olacaktır. Onun içindir ki,
" Kaynaklara dönmek, hayata dönmek, fıışkıran kaynağa dönmek demektir. Yoksa gerçekleştirilmiş, ortaya konmuş, keşfedilmiş olanları tekrarlayıp şerhetmek değildir. İlaçlayıp kefenlemek ve bir kadavra gibi mumyalamak üzere, yeni sorunlara sahip çıkmak hiç değildir.
Kaynaklara dönüş demek, gözler geçmişe dikilip kalmış bir halde, geleceğe, geri geri giderek girmek değildir. Aksine yaşayan Kaynağı ve İslam'ın ilk yüzyıllarının dinamizmini bulmak demektir.
Şeriat, gidilip bulanık ve kokuşmuş su birikintisi değildir. Aksi halde bu, yeni susuzları kandırmak olur. Şeriat, parıldayarak gürül gürül akan ve akarken de etrafına bereket saçan güzelim bir nehirdi. ( a.g..e. Garaudy, say. 144 )
Netice olarak,
İslam'ın aziz peygamberini çağmıza, günümüze taşımak istiyorsak ki istiyoruz. Gelişen, gittikçe farklılık arzeden çağdaş mes'elelere konuşturmak zorundayız.
Tabii, Rasulullah (sav)'in üzerinden 15 asır gelip geçmiştir. Ama, Müslümanlara emanet etmiş olduğu öyle bir hazine bulunmaktadır ki, Müslümanlar olarak bunların kıymetini bilerek, çok çok üzerinde çalışmalı, beyinlerimiz zonklarcasına mes'elelere çare olmalı, çözüm bulmalıyız!.
Onun içindir ki, bizler, böyle bir çalışmalı altı yüz küsur yıl süren imparatorluk döneminde yapamadık. Ükeler fethine çıktık ama, fethedilen ülkere kalıcı şekilde İslam ve Kur'anî müeyyideleri sunamadık.
İkbal merhumunda ifade ettiği gibi, İslam, sadece geçmişin değil, geleceğin de dinidir. Bunu unutmayacağız, bu ilkeler doğrultusunda tüm hızımızla çalışacağız!..
Rabbimiz!.. Bu uğurda, ümmete ve milletimize sa'yü gayret ihsan buyursun!... Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın