İslam İnkılabının En Büyük Fatihi Kur'an
" Ey insan!.. Biz bu ilâhi hitabı sana zorluk çekip mutsuz olasın diye indirmedik. Yalnızca Allah'ın sevgisini yitirmekten korkan kimselere bir uyarı olsun için indirdik! Yeri ve yüce gökleri yaratan Zat tarafından indirilmedir bu !" ( Tâhâ sûresi, âyetler 1, 2, 3, 4)
Aziz Kur'an; on beş asırdır, bütün beşeri düşüncelere, ideolojilere, söz dizelerine, edebi tasvirlere, kelime yığınlarına, süslü püslü, tumturaklı, ahenkli telaffuzlara meydan okumuş ve okumaya devam eden bir İlâhi kelamdır.
Tarihi süreçte, aziz Kur'an'ın karşısında hiç bir kelime oyunu tutunamamış, laf ustaları, şiir yazanlar, kaside, na't üretenler dayanamıyp kaçmak, firar etmek zorunda kalmışlardır.
Tabii ki, Kur'an'dan nasibini alanlar almış, almayanlarda mutsuz ve huzursuz olarak hem bu dünyada, hem de uhrevi alemde rezil ve rüsvay olmuşlardır. Örneğin,
"Kur'an'ın kızı Fatıma değirmen çekmekten kabarıp su toplamış avuçlarını kocası Ali'ye gösteriyor. Müşfik koca " Babana müracaat etmenin tam sırası" diyor. " Hayber'den gelenler arasından belki bir yardımcı da sana düşer!" " Babasının anası" derhal âlemlere rahmet olanın kapısına varıyor ve hâlini arz ediyor. Aldığı cevap, ancak kelimelerin kadrini, kendisi kadar kimsenin bilemeyeceği birinin ağzından dökülecek cinsten: " Kızım, ben onları Suffe ehli için ayırdım, veremem. Fakat size ondan daha hayırlısını vereyim. Şu şu vakitlerde deyiniz ki: Sübhanalallah, elhamdülillah, allahu ekber...." Babasının anası, can paresi " Söz karın mı doyurur" demiyor. Aksine sevinerek dönüyor. Kelimelerin gücüne inanıyor. Hz. Ali diyor ki: " O kelimeleri ömrüm boyu terk etmedim". Oradaki biri ölüm-kalım gününe işaret ederek " Sıffin gününde de mi ?" diyor. Aldığı cevap kelimelerin kadrini bilen birinin cevabı: " Vallahi sıffin gününde de terk etmedim!" Kelimelerin gücüne inanmadan insan şehadet kelimesini getirebilir mi? " Ben şehadet ederim ki Allah tapılmaya layık tek ilahtır" diyebilir mi? İnsanoğlu kelimelere kavuştuğunda " ben" diyebildi, " ben" diyebildiğinde insan olabildi. Kelimelerin gücüne inanmayan insanlık tarihinin en büyük iman hamlelerinden biri olan Kur'an inkılâbını anlayabilir mi? Bu inkilâbın en büyük fâtihi Kur'an'dı. Evet. Kur'an orduların fethedemediğini fetheden muzaffer bir " fatih" idi. En azılı Kur'an muhaliflerinden Velid b. Muğire'nin, Kur'an'ın insanı dönüştürücü gücü karşısında nutku tutulmuştu. Söyleyecek söz bulamamış, en sonunda " Bu dinleyeni büyüleyen sihirli bir söz" demiş ve kendince şöyle bir de gerekçe bulmuştu. " Zira kişiyi evladından, babasından , anasından, eşinden, kavminden ayırıyor" Ömer hışımla yürürken " Onu öldürüp Kureyş'in arasından bu ikiliği kaldıracağım" diye söyleniyordu. Durumu fark eden gizli bir mü'min, Nebi üzerinden belayı def etmek için din kardeşlerini içi sızlayarak ihbar edecekti: " Sen git önce eniştenle kız kardeşinin hesabını gör." Ömer kapıya geldiğinde içerde okunan Tâhâ sûresine kulak misafiri olacaktı. Kur'an Ömer'in yüreğini fethetmişti, tıpkı Ömer'den önce onlarcasının yüreğini fethettiği gibi. " ( Kelimeler, M. İslamoğlu, sayfa 10-11)
Ne yazık ki, Kur'an'ın; asli şekliyle okunmasından,ezanın gönülleri huşu ile doldurmasından rahatsız olan budalalar, sefihler çağımızda az değildir. Bir Belediye başkanı, kendi işini, gücünü bırakmış, Mevlana yortusunda " Türkçe ezan, Türkçe ibadet" sloganı ile, bu sayede prim toplamaya çalışıyor, böylelikle popülaritesini yükseltmek niyetindedir. (!)
Netice olarak;
Aziz Kur'an, asırlardan beri eşsizliğini, tek mucize kitap oluşunu korumakta, etrafında dolaşanları da mahvı perişan etmektedir. Varsın, Kur'an'ın etrafında dolaşanlar dolaşsınlar. Ne yapacaklardır aziz Kur'an'a?..
Daha önceki dönemlerde, asırlarda yaşamış zındıklar, mücrimler, münafıklar, müşrikler, mülhidler ne yapabildi ise bunlarda onu yapacaklardır!..
Örneğin, yalancı peygamber Müseylimet'ül-Kezzap, sahte peygamberliğini ilan etmişti de ne oldu? Kur'an'a, nazire cinsinden benzer bir kitap uydurdu da nereye varmış oldu?
Hz. Hamza (ra) ı şehid etmiş bulunan Vahşi isimli sahabe , pas tutmuş mızrağını yalancı peygambere fırlatarak, bir tarafından girdirmiş, bir tarafından çıkarmıştır. Ve böylelikle, Müseylime, "cehenneme zümera" olmuştur.
Günümüz dünyasında, varlık göstermeye çalışan bu aziz kitabı düşmanları da, onu tahrif etmeye çalışanlar da tıpkı ataları Müseylime gibi, Muğire gibi, Ebu Cehil gibi, Kur'an'dan kaçacaklar, her nereye de kaçmış olsalar da, cehennemin "gayya" çukuruna düşmüş olacaklardır!...Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın