Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

IŞIKLAR YANIYOR !

Bu günkü konuma, K. Maraş bölgesinin meşhur şairi, Abdurrahim Karakoç'un bir şiiri ile başlamak istiyorum. Ruhu şad, mekan ve makamı cennet olsun! 

                                                           " Gölgelikte uyuklayan miskin at,
                                                              Arpa dolu torba görür rüyada,
                                                             İtibarı sıfırlamış bir gavat,
                                                             Yatar kalkar torba görür rüyada!" 
                                                                                                                         (Abdurrahim Karakoç)
     Ne acı ki, içimizden bir kısım okumuş, tahsil yapmış, belli yerlere kadar yükselmiş insanlar, demokrasi dıışı, darbe, kalkışma, ihtilal serüvenlerinden ders ve ibret almamış olarak, halen sahnede gözükmekte, zaman zaman " ışıklar yanıyor" gibi rüyalara, hayallere dalmakta, görmüş olduğu rüya ve hayali düşüncelerden istimdat beklemektedir. 

      Oysa, azıcık beyinlerini çalıştırmış olsalardı, görmüş olacaklardı ki, kelepçe, zincir, dayak, falaka, baskı, tehdit, gözetim altı, bir hiç uğruna idam sehpalarına gitme gibi çarpık icraatlarla karşılaşmayacak, toplum bünyesinde de " netekim" zihniyetli biçareler ortalıkta görünmüş olmayacaktı. 

      Bu millet, darbelerden çok çekmiş, çok şeyler kaybetmiş bir millettir. Bir kere, kalkınmayı, medeniyeti, tekniği, teknolojiyi, insanlığı  kaybetmiş bir millettir. 

     Darbelere, mazlum, suçsuz ve günahsız bir Başbakan feda etmiş, o başbakan ki, sürüklenerek, zorlanarak bir hiç uğruna dar ağacına yürütülürken, sadece tarihe not düşmüş bir millettir. 

     Savunma, söz hakkı, iddialara  cevap verme, masumiyetini izhar etme gibi bir eylem elinden alınmış, bin bir türlü eza, cefa, dipçikle idam sehpasına tu-kaka götürülerek, milletin ve tüm insanlığın huzurunda, ıssız bir adada, insanlar değil, sair hayvanların, kuşların acaip acaip ses çkarmaları yanında şehit edilmiştir. Makamı cennet olsun. 

      Akabinde 12 Mart muhtırası nüksetmiş, bu nüksediş, bir parlama bu aziz milleti, 12 Eylül faciasına kadar taşımıştır. 12 Eylülde, ezildik, dövüldük, söz hakkımız elimizden alındı, suçsuz, savunmasız bir kısım  gençler " bir sağdan, bir soldan" saçma iddiasıyla genç yaşlarda idam sehpalarını boylamışlardır. 

      12 Eylül kepazeliği, bu aziz milleti 50 yıl geri bırakmıştır. " Netekim" cenahı, her dala uzanmış, her alanda boy göstermiştir. Dini konularda bile fetva vermiş, adliyede hakim, maliyede ekonomist, maarifte profesör, orduda Atatürkçü, ama, milletin gelmiş olduğu nokta tam tamamına sıfır olmuştur. 

      Onun içindir ki, darbeciler, 28 Şubat'a adım atmışlar, Tanklar yürütülmüş Sincan'a, tehditler savrulmuş milli birliğimize ve bütünlüğümüze. İmam-Hatip Liselerine el atılmış, yetişen aydın din adamından çekince duyulmuştur.  Ve sonra!..

      28 Şubatta palazlanan, filizlenen Fetö manyağı, 15 Temmuz gecesi,  dini kimlikle, sahte iman hüviyetiyle, bu milleti arkadan hançerlemiş, ışıklar yanmış, akabinde milletin çocukları heder edilmiştir. 

      Yüzbinler, kodesleri boylar iken, toplanan, cer edilen milyarlar ABD'ye uçurulmuştur. İşte, bu sebepledir ki, yine " ışıklar yanıyor" hülyası ile, rüyası ile yatıp kalkanlar bulunmaktadır. 

      Halbu ki, ülkemizde, darbe adına ne ışık yanmakta, nede millet darbelerden himmet beklemektedir. Şayet, birileri darbelerden medet, himmet, yardım bekliyorsa, " sür eşeği Niğde'ye, geçti Bor'un pazarı" hesabı ile hareket edilmeli, aksi halde, yine böyle bir haydutluk, blöf, kalkışma eylemine kalkışılırsa, vallahi, billahi bu aziz millet evlatları, tüm darbecileri bir avuç suda boğacak, onları normal kabristanlara bile gömmeyecektir. 

     Netice olarak;

      Yeter artık diyoruz!.. Millet uyanmış, öylesi kuru gürültülere " Işıklar yanıyor" rezil ,aba altından sopa göstermelere pabuç bırakmayacaktır. 

      Herkes, haddini bilmeli, haddini bilmeyen hödüklere, öylesi bir had bildirilir ki, sahip oldukları makam, mevki, masada ellerinden alınır da, sonra ser sefil bir halde, ABD'den saç teli beklenir duruma düşerler. 

      Bu gün binlerce gafil insan, aldatılmış biçare, zavallı insan, bir hiç uğruna, rüyaya dayalı, Fetönün saç kıllarından medet bekleyecek kadar akıl, mantık ve iradesini kaybetmiş bir halde, hala o şarlatandan medet beklemekte, içeride ve dışarıda bylock oyunları ile, rezilce bir ömür tüketmektedirler. 

        Rabbimizden niyazımız!.. ABD'de ömür tüketen sefilin orada, doğmuş olduğu topraklara hasret kalarak gebermesidir. İsterseniz, onun cibilliyetini araştırın, sonucunda o soytarının bir Türk, bir Kürt bile olmadığı anlaşılacaktır. 

      Onun içindir ki, hiç bir kişi, boş heves ve hülyalara aldanıpta, yok " ışıklar yanıyor" yok ışıklar sönmedi, kuruntularına kapılmasınlar!.. Her şey yerli yerince çalışmakta, tıkır tıkır mekanizma yürümektedir.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın