İnkarcı Tipin Hastalıklı İç Dünyası!
" Doğrusu Biz, görünen görünmeyen iradeli varlıklar içinden akleden kalpleri olup da kavramayan, gözleri olup da görmeyen, kulakları olup da işitmeyen bir çoklarını cehennem için ortaya çıkarmışızdır. Hayvan gibidir onlar, belki daha da şaşkın! Onlar gaflete gömülmüş olan zavallılardır." ( A'râf sûresi, âyet 179 )
Ayeti kerime de zikredilen, Cinler ve insanlardan kasıt, kalpleri, gözleri ve kulakları olan varlıklar, yaratılmışlar olduğu dile getiriliyor. Buradaki zikredilen " kalb"in iman ve inkâr mahalli, göz ve kulağın ise görme ve işitme duyusundan dolayı olarak mecaz olması mümkündür.
Ancak iman ve inkârda, bilgiyi akıl yürütme ya da nakil yoluyla almada birbirine eşit olan Cinler ve insanlardan bu üç fonksiyonu kullanmayanların basbayağı görünen, yaşayan, ot yiyen, yemlenen fiziki varlıklar olan " hayvan sürüsü" ne benzetilmesi de üzerinde kafa yorulması, düşünülmesi gereken dikkat çekici bir noktadır.
Aziz Kur'an burada düşünme, tefekkür, aklı çalıştırma faaliyetini kalbe isnat etmiştir. Bilinen bir gerçektir ki, akıl isim olarak Kur'an'da hiç geçmemekte onun yerini kalp almaktadır. Akletme ise kalbin bir faaliyeti olarak dile getirilmektedir.
Kur'an tefekküründe, düşünme alanında kalp aklın arşıdır. Vahiy kalbe iner, akıl kalpten neş'et eder. Bu kalbin kan pompası olmayıp iman ve inkârın makamı olan manevi merkez olduğu açıktır.
Kur'an sistematiğinde akletmenin kalbe nisbeti, düşünme eyleminin entelektüel faaliyetle sınırlanmayıp sezgiyi de içine alacak şekilde geniş olduğunu ifade eder.
" cehennem için ortaya çıkarmışız" fermanı hakikaten düşünen, akleden, fehmeden insanları korkutmaktadır. Zaten, bunun dışında bir insan, bu emri fermandan korkmuyorsa, " Hayvan gibi" anlamını çıkarmak mümkündür. Çünkü;
Hayvanlar aleminin günlük hayatlarını tetkik ettiğimiz vakit, görmüş oluruz ki, yeme, içme, çiftleşme ve batınlarını boşaltıp ikinci günde de aynı minval üzere hayatlarını devam ettirmedir. Neden ve niçin/ Çünkü, onların hayatlarında, davranışlarında ahlâk ve değer kaygısı taşımamak, yani " mükerrem" varlık olan insani organizmaya rast gelinmezdir.
" Hayvandan da aşağı olmak"
Hayvandan daha aşağı olmak demek, insan organizmasını bozarak, yaratılışını, fıtratını, varlığını değiştirerek yapay bir mekanizmaya indirgemek. Günümüz dünyasında genetik teknolojisinin insan, hayvan ve bitkilere yaptığı genetik müdahale, buna dehşet verici bir örnektir. Böylesi bir durumda, kişinin kendisine yabancılaşması, daha doğrusu hayvanlaşması anlamını çıkarmak mümkündür. Ayeti kerimeye dikkat edelim:
" Sen insan fıtratına uygun olan yolu tut, iyi olanı emret ve haddini bilmezlere aldırma!" ( A'râf sûresi, âyet 199)
Cahil, cehalette ısrar edenler. Burada söz konusu olan cahillerden maksat düz anlamıyla " bilmeyenler" olamaz. Zaten Resulullah (sav), bilmeyenlere bildirmek için bir bildiriyle , yani Kur'an'la gönderilmiş bir bildirici (Nebi)'dir.
Resulullah (sav)'in her şeye rağmen tebliğ etmesi, korkmadan, ürkmeden mes'elenin üzerine üzerine yürümesi, ısrarla " tebliğ etmesi", " işine bakması", " yapılanlara aldırmaması" nı emreden ayeti kerimelerle birlikte düşündüğümüzde bu ayette ilişiğin kesilmesi emredilen kişilerin tipik özelliği ortaya çıkar.
Haddini veya kendini bilmezler!..
İnkarcı cahil bir tiptir. Çünkü, inkarcı kişi, yaratılışına yabancılaşmış çalışanları da kapsar. İnkarcı tiplerden birisi olan Amr B. Hişam'a, EBU CEHİL ( cehaletin babası) denilmesi de bu yaklaşımın bir sonucudur.
Dolalıyısıyla, inkarcı tipler, dün yaşamakta, küfrünü açıktan açığa dışa vururlar iken, bu günde aynısının tıpkısı olarak, ateizm, nihilizm, deizm perdesi altında inkar furyalarını devam ettirmektedirler.
Sonuç yerine;
İnkarcı tipler, 21 nci çağın yüz karası, sözde okumuşları, okuduklarının farkına varamayan soytarılarıdır. Bir kere, dünya var olduğundan bu yana, Allah vardır, birdir, Resul'ler haktır ve gerçektir.
Lakin, inkarcı tiplerin işlerine gelmediği için, inkarlarının gereği olarak, dini mübini İslam'a, Kur'an'a, Resulullah'a düşmanlık yapmaktadırlar.
İnkarcı tipler; bunalımlı, bunak, sapkın ve varoluş şekillerini düşünemeyen insanlardır. Bunların ne kendilerine, ne aile bireylerine, nede yakınlarına, nede sair insanlara bir faydaları, bir medeti olması mümkün değildir.
Tarihi süreç içerisinde hep bunlar kötü olmuşlar, her yana kötülük saçmışlardır. Yukarı satırlarda geçtiği üzere, Ebu Cehil misüllü kefereler, Ebu Lehep tiynetli küfür yobazları hayatları sürecince, inananlara düşmanlık beslemişler, günümüz dünyasında onların artıkları olan bunalımcı münkirlerde çevrelerine, toplumlara bizatihi zarar vermekte ve vereceklerdir.
Rabbimiz!.. Ümmeti Muhammed'i. inkarcı tiplerin şerrinden, belasından, verecekleri zarardan muhafaza eylesin!.. Münkirlere de fırsat vermesin!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın